Hukuk neden var? Hukuk Devleti tam olarak ne oluyor?
Cevabı çok basit: Hukuk demokrasi için var. Yani demokrasi için sadece bir araç.
Hukuk Devleti ise: hukuk ile adaletli bir düzen oluşturan -bu düzen genelde anayasa ile sağlanıyor- ve bu düzeni koruyan devletler oluyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu gibi.
Kâğıt üzerine yazmak ya da söylemek, açıklamak çok kolaydır. Hemen hemen herkes açıklayabilir, söyleyebilir.
Mesele uygulamak…
Hukuk kuralları gökten inme kurallar değildir.
Hazırlayanlar insan….
Peki ya zaafları olan biz insanların hazırladıkları kurallar ne kadar objektif oluyor, ne kadarı uygulanıyor orası muamma.
Sorun da tam bu.
Yani hukukun hazırlanması ve uygulanması hukuku hukuk yapıyor..
Prof. Dr. İsmail Tufan’ın da açıkladığı gibi; ‘’Yasalar insanlar için insanlar tarafından yapılır. Yasaları hazırlayan ve adalet sisteminin aktörleri demokrat değil ise, hukuk anlamı olmayan, sadece kendi varlığında gerekçe gören bir sisteme dönüşmektedir.’’
Gelelim bize;
Darbelerle hazırlanmış olan anayasamız - bizim hayatımızdaki çizgileri belirleyen kurallar- ne kadar demokratik hazırlandı veya bu anayasa kabul ettirilirken yapılan referandum ne kadar demokratik oldu?
Dört dörtlük bir anayasa hazırlanmış olsa bile bu sefer de uygulama safhasında zaaflar tekrar devreye giriyor.
Tabi ki her zaman hukuk uygulanmıyor; hukuk işlemiyor diyemeyiz. Bu bahsettiğim durum belli başlı yerlerde ve dönemlerde oluyor. Son zamanlarda olduğu gibi…
Günümüzde yaşanan olaylarda da gördük ki, güvendiğimiz hâkimlerden, savcılardan, polisler ve askerlerden bile vatan haini çıkabiliyor.
Biz böylelerine güvenip sırtımızı yaslayıp ‘benim hâkimim savcım var beni koruyan polisim var’ demişiz.
İnsanoğlu ‘çiğ süt emmiş’ diye boşuna denmiyor.
Nankörlüğün bu kadarına lânet olsun.
Bu topraklarda büyüyen, ekmek yiyen insanlar bu topraklara ihanet ediyor, ekmek yediği tekneye pisliyor.
İhanetin içinde yargı görevlileri yer almış ve yargıyı bu ihanete alet etmişlerdir. Ellerindeki yetkiyi kötüye kullanarak, hakkı, hukuku ve adaleti katlederek nice hayatları karartmışlardır.
Kiminin hakkını yemiş, kimini ise hak etmedikleri yerlere getirmişler.
Böylelerinin bulunduğu yargı adalet dağatabilir mi? Ve ne yazık ki, yıllarca biz onlara güvendik; ailevi sorunlarımızdan, iş hayatımıza kadar her konuda başvurup adalet aradık.
Sonuç hoşumuza gitmese de “adaletin kestiği parmak acımaz” dedik. Şimdi kaçımız diyebilir ya da kaçımız pişman bu cümlesinden?
Sonuç olarak, hukuk insan eliyle hazırlanıyor ve duygusal olan bizlerin elinden çıkan bu kararlar her zaman objektif olmayabiliyor. Ya da bu kuralların uygulanması kısmında yine biz insanlar devreye giriyoruz.
Her şeyin başı insan; karakterli insan, vicdanlı insan. Onun da başı, aile de başlayıp dünya durdukça devam edecek eğitim, doğru eğitim.
Ve
Cemil Meriç’in dediği gibi ‘’Adaletin tarifi: insanın haysiyetine saygıdır.’’…