Sevgili okuyucularım, bilindiği gibi geçtiğimiz hafta başında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir gazetecinin PKK’lılar çekilirken nereye gidecekler? Sorusuna, “Cehennemin dibine kadar gitsinler”demişti. Arınç’ın bu sözüne karşılık, BDP Genel Başkanı S. Demirtaş ise, “Gerillalar yolunuz açık olsun. İnşallah mekânınız cennet olur,” karşılığını verdi. Bu atışmaların doğruluğu ve yanlışlığı üzerinde durmayacağız. Asıl olan İslam inancında Cennet’e kimlerin gireceği ve kimlerin girmeyeceği üzerinden tartışma yapmak anlamsızdır. Çünkü bunun kararını verecek olan Yüce Allah’tır. Nitekim Kuran’ın birçok ayeti ve Sevgili Peygamberimizin hadislerinde, Cennet ve Cehennem’e kimlerin gireceği açık ve net ortaya konmuştur. Kesin olan cennete ancak, Allah’a inanan ve bildirdiği emir ve yasaklara uyanlar girer.
Burada polemik (atışma) konusu olan, Terör örgütü PKK’lıların Cehennem’in dibine mi, yoksa Cennet’e mi gideceğidir. Bu atışma siyaset çerçevesinde yapıldığından, biz siyaseti bir tarafa bırakıp aşağıda meallerini verdiğimiz, Ayet ve Hadisler ışığında öncelikle PKK’nın eylemleri ve inanç yönünden nerede durduğunu görelim ki, doğru karara vara bilelim. “Kim bir mümini suçsuz yere öldürürse, onun cezası içinde devamlı bulunacağı cehennemdir. Allah ona lanet etmiş ve büyük bir azap hazırlamıştır…“Kim bir insanı haksız yere öldürürse, bütün insanları öldürmüş, kimde onun öldürülmesine engel olursa, bütün insanları diriltmiş gibidir.”Sevgili Peygamberimizin, “Allah’ı inkâr ederek ölen kişi ile suçsuz insanları öldüreni Allah bağışlamaz… Allah’a yemin ederim ki, bir Müslüman’ın haksız olarak öldürülmesi günah olarak Allah katında dünyanın yok olmasından daha büyüktür.” (Nisa, 93.Maide, 32. Ebu Davud. Nesai.)
Fazla detaya girmeden öncelikle, PKK’nın kalkışmasının bir hak arama mücadelesi olmadığı ve devlete bir isyan hareketi olduğunun altını çizelim. Bu dünde böyleydi, bu günde öyledir. Nitekim Dünya’nın önde gelen ülkelerinin tamamına yakını tartışmasız PKK’yı ayrılıkçı bir terör örgütü olarak kabul etmektedirler. Yarın ne olur onu bilemeyiz. Terör örgütü silah bırakılacağını iddia etse de, bir işaretle tekrar mücadelelerine dönecekleri hem liderleri, hem de destekçileri tarafından açıkça ifade edilmektedir. Bu durum örgütün şiddet ve kan akıtmaya dayalı yüzünü göstermektedir.
Kendi ifadeleriyle inanç yönünden PKK’nın durumuna bakalım: Ayrılıkçı örgütün başı Öcalan, Marsist ve Leninist çizgide iken Papa II. Jean Paule, yazdığı mektubunda Hıristiyanlık çizgisinde olduğunu ifadeyle, sığınma ve yardım talebinde bulunur. (22 Kasım, 1998) Bir gazeteye gönderdiği yazısıyla, “Öyküm İsa’nın öyküsüne öz ve biçim olarak yakın durmaktadır. Bu durumunda işbirlikçilere sıkı ihtiyacım var,”sözleriyle Hıristiyan Batıdan yardım talep eder. Bir başka yazısında daha da ileri gider,“İslam inancı bir hastalık ve ırkçılıktır. Kürtler İslamlaştıkça Kürtlüklerini unutuyorlar,”sözleri, İslam’ın kavmiyetçi, ırkçı geleneğe bağlı bir din olduğunu anlatmaya çalışmıştır. (11. 9. 2004. Özgür Politika. Mart, 2007)
Kamplarda Örgütte yaşananlar: PKK’dan kaçıp güvenlik güçlerine teslim olan militanların emniyette alınan ifadelerinde, örgüte yeni katılanların önce, İslam dininden uzaklaştırıldığı, inananların baskı altında tutulduğu, kamplarda kendilerine Zerdüşt inancının işlendiği basında yer almıştı. Ayrıca kamplarda yakılan ateş çevresinde secdeye kapanışları, internet sitelerinde de dolaşmıştır. Çok daha dikkat çekici olanı, militanlar arasında yapılan bir ankette en çok sevilen dinsel önder olarak Zerdüşt’ün % 34, Hz. İsa’nın % 34, Hz. Muhammed’in ise % 10 çıkmış olması, PKK’lıların inanç yönünü ortaya koymaktadır.
Bu durumda, “Kim suçsuz yere bir canı öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir,” ayeti ve Peygamberimizin, “Bir Müslüman’ı suçsuz yere öldürmek Allah katında dünya’nın yıkılmasından büyüktür.” Hadisi dikkate alındığında değil bir kişi, ayrımsız binlerce masum insanımızı hunharca katleden, Hıristiyan ve Zerdüştlüğü, İslam’dan üstün gösteren, namazla alay eden kimselere Allah cennete giden yolu kapatmıştır. Bu hassas ortamda teröristler için, “Yolunuz açık, mekânınız cennet olsun” ifadesi, binlerce şehit yakını ve milletimizi tahrikten başka bir şey değildir. Ancak örgüt mensupları, kesin silahı bırakır yaptıklarına pişman olup tövbe eder, yeniden İslam’a sarılır, aldıkları canların yakınlarından helallik alırlarsa, Allah diler onları affeder, dilerse affetmez, tek hüküm sahibi odur. Kısaca olayın aslı budur. Cennet mekan Şehitlerimizin ruhları şad olsun. Allah’a emanet olunuz