Son Şâirler Sultanı Necip Fâzıl Kısakürek diyor ki: “Türk, bizim nazarımızda, bellibaşlı bir inanış, bağlanış, düşünüş, seziş, hatırlayış, duyuş, davranış ve bildiriş hususiyetleri içinde, bellibaşlı bir iman, mukaddesat, tefekkür, tahassüs, hayal, hatıra, meşrep, edâ ve lisan birliğinin ördüğü, tek nüshalı ve şahsiyetli bir ruh nescinden ibarettir; mutlak ve müstakil bir vâhit temsil eden bu ruh nescinin zarfı da Anadoludur.
Ya şu boyuna Türk ruhu, Türk ruhu dediğimiz şey nedir ki?..Türk ruhu dediğimiz şey, iki vâhidin mecmuundan ibarettir: Biri, onu kendi dışında olduran, öbürü de bu olan şeyi kendi içinde renklendiren, şekillendiren, seslendiren, kokulandıran, iklimlendiren iki vâhit…Vâhitlerden ilki, Türk’ün duygu ve düşünce mihrakında pırıldayıcı mutlak ve müstakil iman ışığı, ikincisi de bu ışık etrafında, hususi ve mahalli, bütün bir tahassüs ve tefekkür seciyesidir.
Vâhitlerden ilki, ırk ve kavim seviyesinin üstünde, bütün insanlar çapında ve hâkim; öbürü de yalnız ırk ve kavim kadrosunda ve tâbidir. İşte bizim milliyetçiliğimiz; İslâma bağlı Türk ruhunun, bu mutlak kadro içinde Türk duygu ve düşünce hususiyetlerinin milliyetçiliği!..Ve işte cihan ölçüsünde milliyetçilik!...”
(Bknz: Necip Fâzıl, İdeolocya Örgüsü, b.d. yayını, İstanbul 1976, Sy.356-357)
Necip Fâzıl’da Türk, apayrı mânâlarla yüklü engin bir edâ taşır:
“Keyfiyet, zamanın, kemiyet de mekânın ressamı olduğuna göre, ruh ve maddeyi birbiri içinde erginleştiren keyfiyetçiliğimizin, ruh ve madde kutupları arasında attığı büyük âhenk köprüsü, sâf şiir, sâf ilim, sâf fikir ve her şeyde sâf ve hakikîyi gösteren bayraklarla donatılmıştır.
Arap atı, İngiliz kumaşı, İsviçre saati, Alman piyanosu, Acem halısı kendi âleminde neyse; nefâsette Türk tütünü, kıymette Türk parası, nizamda Türk ordusu, güzellikte Türk kadını, sağlamlıkta Türk erkeği, sistemde Türk idâresi, incelikte Türk politikası, usûlde Türk mektebi, gerçeklikte Türk ilmi, derinlikte Türk tefekkürü, sâfiyette Türk sanatı, imanda Türk ruhu ve her şeyde ve her şubede Türk varlığı o olmalıdır. Gaye budur. İşte, ana hedefleriyle, her unsuru tecritlerin en meçhul iklimlerinden avlanıp teşhislerin en malûm yuvalarına oturtulan keyfiyetçilik dâvâmız..”
İşte; “ Türk duygu ve düşünce hususiyetleri, Türk tütünü, Türk parası, Türk ordusu, Türk kadını, Türk erkeği, Türk idâresi, Türk politikası, Türk mektebi, Türk ilmi, Türk tefekkürü, Türk sanatı ve Türk ruhu” dan “ Türk varlığı” nda toplaşan “ millî birlik” ülküsünün anahatları!
Biz devam edelim: Türk bayrağı, Türk edebiyatı, Türk şiiri, Türk kültürü, Türk târihi, Türk mîmârîsi, Türk yurdu, Türk ocağı, Türk müziği, Türk güreşi, Türk dili…
Hepsi; Türk ruhunu ve Türk varlığını meydana getiren unsurlar olarak herkes tarafından ihtimamla korunması ve geliştirilmesi gereken bir ana başlık!