Diyarbakır’ın Lice İlçesi’nde güvenlik güçleri ile göstericiler arasında çıkan çatışmada 2 kişinin ölmesini bahane eden PKK ve yandaşları Ülke genelinde eylem yapmaya başladı. Diyarbakır, Şırnak, Bitlis bölgelerin yanı sıra İstanbul metropollerde de çeşitli eylemlerle korku ve panik havası yaratmaya çalışıyor.
Çeşitli bahane ve sebeplerle girdikleri yerlerde ortalığı savaş alanına çeviren bölücü örgütlere birçok ilde vatandaşlar tarafından tepki gösteriliyor ve hatta linç girişiminde bulunuyor. Vatandaşlarında yoğun tepkisini çeken eylemler adım adım bir isyanın provası olarak değerlendiriliyor.
BDP’nin de körüklediği olayların Türkiye sathına hızla yayılması, üniversitelerde ve şehrin kalabalık caddelerinde eylemlerin yapılması vatandaşı endişelendiriyor ve hükümetten bir an önce gereken tedbirlerin alınmasını istiyor.
Diyarbakır-lice’de güvenlik kuvvetleriyle çatışmaya giren teröristlerden iki kişinin öldürülmesi bahanesiyle gelişen olaylar neticesinde “bu devlet nerede” dedirtecek vehim manzaralarda bütün çıplaklığıyla ortaya çıkıyor.
Hükümetin uygulamış olduğu çözüm sürecinin getirdiği bu nokta da çözümsüzlüğün getirdiği bir otorite boşluğunu değerlendiren bölücüler, tehditler savurarak, ortalığı yakıp yıkarak, güvenlik güçlerine karşı çeşitli saldırılar gerçekleştirerek göz dağı vermeye çalışıyor.
Bir diğer taraftan çok güvenli olması gereken askeri bir alana girerek Türk Bayrağımızı indirecek kadar şımartılan ve mesahama gösterilen bu bölücüler ayni zamanda Türk Milletine ve devletine hakaret ediyor.
Bütün Ümitler Öcalan’la diyaloglara bağlandı. Çözüm süreci adı altında işin içinden çıkılmaz hale getirildi. Çözüm değil çözümsüzlük ortaya koyuldu; ve bu süreç, her taraftan patlamaya başladı.
“Artık şehitler gelmiyor” diyen bir hükümetin bir takım ajitasyonlarla kendine haklılık payı çıkartması ne kadar komik ve enteresan bir yaklaşım içinde olduğunu gösteriyor.
Olayların olduğu bölgelerde toplu gösteriler ve eylemler yapılırken güvenlik güçlerinin çoğu kez çaresiz kaldıklarını görmekteyiz. Molotoflar, taşlar hatta uzun menzilli silahlarla karşılık veren bölücüler, yol kesiyor, araçları yakıyor, iş makinelerini çalışamaz hale getiriyor. Kendilerinden olmayan ve kendilerine hizmet ve yataklık yapmayan vatandaşlar tehdit ediliyor ve hatta öldürülüyor. Güvenlik güçlerinin yoğun müdahalesine maruz kaldıkları bölgelerde ise dağ ve ormanlara kaçarak izlerini kaybettiriyorlar.
Bu bölgelerde sıkıyönetim ilan edilsin. Gerekirse bütün evler teker teker aransın. Dağa veya ormanlara kaçan bölücüler havadan-karadan takip edilerek görüldükleri yerlerde etkisiz hale getirilsin. Metropollerde kullanılan biber gazının yüzde onu kaçtıkları dağlara hava araçlarıyla bırakılsın yani “İNLERİNE GİRİLSİN”
Türkiye Devleti gerektiğinde ne kadar güçlü olduğunu, üç-beş bölücüye meydanları bırakmayacağını göstersin.