Ermeni tuzağı, Ermeni yalanı, Ermeni küstahlığı tarihin tüm meqamlarında "yaşandı". Ancak bu çokbilmişler hep tuzaklarının, "öngörülerinin" badına gitti. Yalanları, şer-iftiraları ayak tutsa da, "yürümüyor". Yarattıkları "zavallı", "mazlum" imgeleri dünya sahnesinde geçici başarı kazandı. Ermenilerin "dost" deyip yarındıqları ülkeler bile zamanla bu toplumun kimliğini anlıyor, yalan ve iftiralarına tuş geldiklerini duyarlar. Sahte tarih yaratmak, yersiz toprak talebi, nerede yerleşimlerin, saylarından olursa olsun orda "cumhuriyet" kurmak Ermenilerin iliğine hopmuş hastalıklarıdır.
Tarih boyunca "su bulandırmakla", ara katmakla meşgul olan daşnaklar sadece arazi davasında, toprak hırsızlığında pergel değil! Nokta düşen gibi başkasına ait ne varsa onu çalmaya, benimsemeye de çok mahirler. Çalgı aletlerimiz, şarkılarımız, şiirlerimiz, atasözlerimiz, mutfağımız, gelenek ve geleneklerimiz, birçok kelimelerimiz bile bu hain "komşularımız" tarafından zaman zaman çalındı,.Kendinin olmayınca komşuya el açmak zorunda. Verdiklerimizin karşılığında onlar bizlere çok nankörlük ettiler. Ermeni'nin kendilerinin itirafı-Qazoros Agayan: "Bedbahtliktan bizim dil çokanlamlı sözler, benzer anlam taşıyan ifadeler acısından kasattır ve bu yüzden iyi bildiğimiz Türk diline müracaat ediyoruz."
Başka bir örnek A. Terteryandan: "Ermeniler iletişim ve konuşma dilinde hep Azerbaycan atasözleri ve konularına müracaat ettiler ..."
Ermeni yazar ve filozofu M. Nalbandyan daha bir itiraf: "... şarkıların çoğunu biz azerbaycanlılardan çaldık. Ben Ermenilerin yaşadığı birçok yerde oldum. Hep Ermenice olan temiz bir şeyler duymak istedim. Ne yazık ki, bu güne kadar ben buna nail olamadım. "
Bugün Ermeniler dünyada dayanaklarını kaybetmektedirler, yalan ve iftiralarının üstü açılır. Yıllardır ki, ABD Başkanı Barack Obama'nın "soykırım" kelimesini kaçınması, en fazla dayandıkları ülkelerin "soykırım" kelimesine soğuk yaklaşımı, Türkiye'nin Yukarı Karabağ meselesinin çözümü edilmeyeceği takdirde sınırları açmayacağını kesin olarak beyan etmesi bu binevaların "siyasi" kursuna büyük darbe vurdu. Hak ve haklarının çiğnendiğini dünyaya car çeken, kendilerini "zavallı", "mazlum", "yardımsız" gibi tanıtmaya çalışan Ermeniler aslında kendileri uluslararası hukuk kurallarına, insanlığa yakışmayan hareketleri ile artık uluslararası alanda da rezil olmaktadırlar. Tarih boyunca tabliğatlarını hiyle, yalan ve iftira üzerine kuran emənilər bu anda "çokbilmişliklerinden" ağlara düştüler. Soydaşlarımıza karşı yaptıkları vahşetler, yaptıkları ağılasığmaz hareketleri galiba bugün onları rahatsız ettiği için gelecekte azerbaycanlılarla bir arada yaşayabilir bilmeyeceklerini dünyaya car çekiyorlar.
Eski kökü, tarihi dövletçiliyi olmayan Ermenilerin bugün topraklarımızı istila edip, orada yerleşimi geçici niteliktedir. Sonda sözümü tanınmış tarihçi, akademisyen K. Patkanovun Ermeni toplumu hakkında söylediği sözlerle bitiriyorum: "Ermeniler beşer tarihinde hiçbir zaman özel rol oynamamışlar. Bu, siyasi terim yok, ayrı ayrı Ermeni meskenlerinin duman haline coğrafi vilayetin adıdır. Ermeniler hep yaşadığı toprakların kötü sahipleri olmuşlar, ancak onlar çok ustalıkla yakınlarını satarak güçlülere hizmet göstermişlerdir ".
Namiq Delidağlı