Meşhur bir hikâye anlatılır; azledilen vezir yeni gelen vezire üç mektup bırakır, mektupları başın sıkışınca sıra ile aç der. İlk sıkıntıda birinci mektubu açar, mektupta geçmiş yönetimi kötüle der ve öylede yapar. Bir süre geçer sıkıntılar tekrar eder ve ikinci mektubu açar, mektupta birlikte olduklarını ve seni yanılttıklarını söyle der ve öyle yapar. Belli bir zaman geçer sıkıntılar fazlalaşır ve üçüncü mektup açılır. Mektupta artık kendisinin de üç mektup hazırlaması gerektiğini ve idaredeki zamanının bittiğini ifade eder. Galiba birilerinin de üç mektup hazırlama zamanı geldi.
Oniki yıldır genel ve Samsun Büyükşehir Belediyesinde iktidar aynıdır.
AKP milletin sandıktan çıkan oylarıyla bu görevi üstlenmiştir. Genele bakıldığında gelinen nokta başlangıçtan daha iyi değildir. Mutlaka bu herkesin bakış açısına ve birinci derecede önemsediği konuya göre değişebilir. En çok övünülen ekonomik başarının neticesi ortadadır. 1923-2002 cari açık oranı toplam 44 milyon dolar iken 2003-2013 yılları arası cari açık oranı 408 milyon dolar’dır. Dolayısıyla cari açık pik noktasına ulaşmıştır.
İnsanın refah ve mutluluğunda en önemli şey ekonomidir. Önce insanın refahını ele alırsak bu borçlu durumdan kimsenin memnun olmadığı aşikârdır. Dünyanın en pahalı benzininin alındığı ve en yüksek verginin ödendiği bir Türkiye’deyiz. Kişinin geliri artar veya fiyatlar düşerse refahı artar. Aksi takdirde refah seviyesi düşmüş demektir. 2002 yılında 3676 TL olan kişi kamu borcu 2012 yılında 7104 TL olmuştur. Aileler 2002 yılı gelirlerinin % 5.5 u kadar borçluyken 2013 yılında bu borç % 50 ye ulaşmıştır. Türkiye de bu denklemin pozitif yönü belki iktidara yakın çevreler için geçerli olabilir. Genel halk kitlesinde esnaf, memur, çiftçi ve işçide bu tersine işlemektedir.
Son zamanlarda döviz finansı ile banka faiz artışlarıyla devam eden bu krizin faturası da dış mihraklarca savcıya polise yüklenmiştir.
Sosyal konularda durum daha vahimdir.
Türk olmanın gururunu kırdılar. Türk olmanın şuurunu yüreklerden kazımaya yeltendiler. Türk ismini gördükleri her yerden kaldırabilmek için gerekirse kanunlar çıkardılar. Bir ve beraberlik türküleri söyleyen milletimizin arasına ayrılık tohumları ektiler. Birbirlerine düşman kişilerin veya kutupların meydana getirilmesinde aktörler yaratarak ‘çözüm süreci’ adına insanlarımızı kandırdılar ve birlik beraberliği çözdüler.
Türkiye’nin bir kısmında artık ‘özerklik’ çalışmaları son raddeye gelmiştir.
Türk Milleti bu gidişata dur diyecektir.
30 Mart seçimleri Türk milletinin geleceği için en önemli kırılma noktalarından biridir. Belki de ülkemizin geleceğinin karar mekanizmaları oylanacaktır.
Samsun da MHP Büyükşehir ve ilçe adaylarımız da çalışmaları Allah (c.c)’ın izniyle başarılı bir şekilde tamamlanacaktır. Sonuç zaferle sonuçlanacaktır. Üç zarf hazırlamak zorunda kalacakların tahribatlarını en azına indirmek bu milletin boynunun borcudur. Artık bir dönemin durumu belgesel film olarak tanımlanacaktır. Çünkü seneryo bitmiştir.