Tövbe; Kötülüklerden pişmanlık duymak, yaptığı günahı terk edip Allah’a yönelmektir. İstiğfar ise, Yapılan hata ve günahların, Allah tarafından örtülmesi ve bağışlanmasını dilemektir. İnsanoğlu melekle hayvan arasında yaratılan bir varlıktır. Onda hem melek sıfatı yani günahlardan temizlenerek melekleşme, hem de nefsin peşinde günahlarla alçalarak hayvanlar seviyesine düşme kabiliyeti vardır. Dolayısıyla insan yaratılışı gereği hem iyilik, hem de kötülüğe meyilli olarak yaratılmıştır. Kulunu başıboş bırakmayan Yüce Allah, onun hata ve günahlarını silmek için tövbe ve istiğfar etmesini emretmiş, kıyamete kadar da bu kapıyı açık bırakmıştır. Rabbimiz, kulunun işlediği günahtan pişman olup Kendine yönelene bir anne gibi kucak açmış, onu bağışlayıp altından ırmaklar akan Cennetine koyacağı müjdesini vermiştir. “Eğer siz yasak edildiğiniz günahların büyüklerinden sakınırsanız, sizin küçük günahlarınızı siler, sizi ikram edileceğiniz şerefli bir mevkie, altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyarız.” (Nisa, 31- Tahrim,8)
İslam dininin insana sunduğu bir rahmet kapısı vardır, o da günahlardan tövbedir. Kulun dağlar kadar günahı olsa da yine Rabbinin bağışlamasına yönelecek ve ondan ümit kesmeyecektir. Yüce Rabbimiz, kendisine şirk koşulmasının dışında dilediği kulunun bütün günahlarını affedeceğini haber vermektedir. (Nisa,48-116) Şartlarına uygun olan bir tövbe, aynı zamanda Allah için yapılmış bir ibadettir. Tövbe’nin birinci şartı ise, geçmişte işlenmiş olan günahlardan pişman olmak ve bir daha işlememek ve geri dönmemek üzere Allah’a söz vermektir. Nasıl ki, şartlarına uygun olarak yapılan ibadetlerin kabulü hususunda tereddüde düşmüyorsak, şarlarına uygun bir tövbenin kabulü için de tereddüt edilmemelidir. Çünkü insanoğlu geleceğe dönük olan ümit ve hayalleriyle hayatını devam ettirmektedir. Bu ümit ve hayalleri yıkılmış bir insanın, dünyanın çeşitli dertleri ve zorlukları altında hayatını sürdürmesi gittikçe zorlaştığı için, ya devamlı olarak başkalarına zararlı olmakta veya kendi canına bile kıyanlara şahit olmaktayız.
İnsanları hayata bağlayan unsurların başında ümit ve inancın geldiği ispatlanmış bir gerçektir. Dolayısıyla ümit ve inancını yitiren kişi de, gerçek bir tövbe ile kaybettiği ümit ve inancını yeniden kazanarak hayata bağlanacaktır. Yaşamında ortaya çıkan acı ve tatlı durumlara katlanma konusunda yerine göre sabredip, yerine göre mutlu olmasını başaracak, kendisi, ailesi ve topluma faydalı olacaktır. Nitekim Allah bunu başaran kullarına, “İşte onların(tövbe edenler)mükâfatı, Rab’lerinden bağışlanma ve içlerinde ırmaklar akan, temelli kalacakları cennetler olacak… Şüphesiz Allah hem çok tövbe edenleri, hem de çok temizlenenleri sever, (Bakara, 222. Âli İmran,136) müjdesini veriyor. Peygamberimizde, “Tövbe eden Allah’ın sevgilisidir, günahlardan tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir… Bir kimse Allah’tan çokça af dilerse, Allah o kulunu darlıktan kurtarır, üzüntülerini giderir ve onu ummadığı yerden rızıklandırır... Günahların ilacı tövbe- istiğfardır” buyurarak, bu müjdeyi pekiştirmiştir. (Buhari-Hadislerle Müslümanlık, c. 4, s. 1665)
Allah’ın birliğine inanan kişi, bilerek veya bilmeyerek bir günah işlediğinde Rabbine yönelip geciktirmeden Ondan bağışlanma dilemelidir. Benim dağlar kadar günahım var, Allah’ın kötü bir kuluyum, düşüncesiyle ümitsizliğe kapılarak daha fazla günah çukuruna yuvarlanmanın mantıken izahı yoktur. Yukarıda müjdelenen ayet ve Hadisler dikkate alınarak, fırsat elde iken içinde bulunduğumuz Mübarek Ramazan ayında, günahımız ne kadar olursa olsun bunu hiç düşünmeden Rabbimize yönelip, Ondan bağışlanma dileğimizi ısrarla tekrarlayalım. Çünkü İslam, ümitsizlik dini değil, ümitsizliğe düşenleri yeniden hayata bağlayan yeryüzünde Allah’ın tek gerçek dinidir.
Ölümün ne zaman ve nerede gelip çatacağını bilemediğimizden, tövbe ve dua etmede acele etmeliyiz. Peygamber’imizin tavsiye ettiği şu dua örneğini çokça tekrarlamalıyız; “Allah’ım, sen benim Rabbimsin, senden başka ilah yoktur. Beni sen yarattın, ben senin kulunum. Yaptıklarımdan doğabilecek kötülüklerden sana sığınırım. Kendi kusur ve günahlarımı da itiraf ederim, beni bağışla. Allah’ım, sen affedicisin, affetmeyi seversin, benim de günahlarımı affet. Çünkü senden başka kimse günahları bağışlayamaz.” Tövbe, İstiğfardır konumuz, İnşallah her daim yapanlardan oluruz. Bilirsiniz insanlar zayıf yaratılmıştır. Günahların ilacı tövbe- istiğfardır, Zaten öyle buyuruyor Hz. Peygamber. Allah’a emanet olunuz.