Cezaevlerinde dayak olmadığı, işkence olmadığı yetkili organlar tarafından özellikle belirtiliyor.
Adalet Bakanlığı bu konuda hassas.Hükümet cezaevlerinde işkence olmadığını ifade ediyor ve bunun suç olduğunu üzerine basa basa söylüyor.En önemlisi, Türkiye Cumhuriyeti Kanunları, cezaevlerinde yatmakta olan mahkûmlara bırakın işkence yapmayı, hakaret etmeyi bile suç sayıyor.Buna rağmen bir devletin memuru gardiyan veya görevli hangi yasalara veya kurallara dayanarak mahkûmlara karşı sert tavır alıyor? Mahkûma dayak atıyor ve işkence yapıyor?Mahkûmlara eziyet etmeyi, dayak atmayı, aşağılamayı kendine görev addeden bu memurlar tespit edilerek gerekli işlemlerin yapılması gerekmez mi?
Türk Hukuk Lügatına göre işkence: herhangi bir maksatla birisine cismen eza verici harekette bulunmak veya sanıklara suçlarını itiraf ettirmek için canlarını yakıcı muameleler yapmak, onlara eza ve cefa çektirmektir.İşkence konusunda Anayasa Madde 17/3 de “
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşma – yan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.” Geçen hüküm gereği, İşkence konusunda bireylerin anayasal güvence altına alındığı görülmektedir.
5237 Sayılı TCK;Madde 94 – (1)
Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.Denizli cezaevinde yatmakta bulunan oğlunun yüzündeki yara-bere izlerini gördükten sonra Anne çılgına dönüyor. Oğlu tarafından gardiyanlar tarafından dövüldüğünü ve tehdit edildiğini söylüyor annesine. Hatta annesi telefonla oğlunun sesini kaydediyor.Anne, Oğlunun iddialarını savcılığa taşıyor. Bununla kalmıyor, Cumhurbaşkanlığı makamına, başbakanlığa şikâyet mektubu yazıyor. Ve Savcılığa şikayet ediyor:
İŞTE BİR ANNENİN FERYAT DOLU MEKTUBU
Sayın Başbakanım ;Benim 2 oğlumda yaralamadan cezaevinde yatıyor.
Ferdi Demirkan 6, İbrahim Demirkan 12 yıldır
Denizli cezaevi'nde hükümlü olarak bulunuyorlar. Benim çocuklarıma işkence yapıyorlar. 07.07.2017 de oğlum ferdi’yi başgardiyan ve personel koğuştan alarak, “senin hücre cezan var onu yatacaksın” diyerek kamerasız odaya götürmüşler. Orada 30 tane gardiyan varmış, hepsi oğlumu dövmüş. Linç etmişler, boğmuşlar, öldü diye kapının önüne atmışlar. Oğlum, kendine geldiğinde, “ sizi şikayet edeceğim” demiş. Gardiyan da, “Buranın, Başbakanı da, Cumhurbaşkanı da, Müdürü de binim demiş. Bu kelimeleri kullanmalarını kim söylüyor? Bizim bir tane Cumhurbaşkanımız, f tane Başbakanımız oda sizlersiniz. Benim Oğlumu doktora götürmemişler. Doktorla gardiyan iş birliği yaparak rapor vermemişler. Oğlumun, yüzü - gözü mos mor.Vücudunda çoğu yerin derisi kalkmış. Sizlerden, sız büyüklerimizden Allah, Peygamber için oğlumun o cezaevinden sevkini verin. Benim, canım yanıyor, ciğerim kavruluyor. Oğlum konuşurken ses kaydına aldım. “
Anne beni öldürecekler, can güvenliğim yok” dedi.Peygamber aşkı için bize yardım edin. Benimm oğullarım fetodan girmedi. Çocuk istismarından girmedi, tecavüzden girmedi cezaevine; Yaralamadan girdi. Ne olur yardım edin. Ben bir anayım. Günlerdir canım yanıyor. Sürekli hastaneye kaldırıyorlar bani. Dayanamıyorum sayın başbakanım. Sizlerden tek ricam bu olaya bir dur demenizdir. Anaların yürekleri yanmasın. Ne olur mahkûmların sasını duyun! Yanan ana yüreklerin feryadına çare bulun. Bizler sizlerin milletiyiz.Annenin şikayet mektubu: