Erdoğan, Bursa’da 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda düzenlenen törende konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, samimi pişmanlık ortaya koymayan ve bildiklerini anlatmayan ne kadar örgüt mensubu varsa asla masum olmadıklarını belirtti.
Erdoğan, “Saldırı her zaman dışarıdan gelmiyor. Bazen en büyük ihanetler içeriden çıkabiliyor. İdam konusunda ben milletimle aynı düşünüyorum. Parlamentodan geçtiği anda bana geldiğinde ben bu kararı onaylarım. Çünkü devlet kendisine karşı işlenen suçları af yetkisinde. Yoksa, kişilere karşı işlenen suçu devlet olarak biz affedemeyiz. Bu milletin önüne duvar gibi örülen çok yanlış var. Tek parti döneminde yapılan en büyük yanlış, geçmişi, tarihî, medeniyeti ile bağlarının zayıflatılmasıdır. Bugün biz Suriye deyince, Irak deyince, Kırım deyince, Batı Trakya, Bosna deyince birileri sanki uzaydan gelmiş gibi yüzümüze bakıyor. Hatta daha da ileri gidip tam bir cahil cesaretiyle Türkiye’nin Irak, Bosna ile ilişkisi ne olabilir diyorlar. Halbuki bu coğrafyalar bizim canımızın birer parçasıdır. Antep ile Halep’i, Rize ile Batum’u, Edirne ile Gümülcine’yi, Bursa ile Üsküp’ü birbirinden farklı düşünmek mümkün mü? Bu şehirler fiziki olarak başka ülkelerin sınırları içindedir. Ama bizim gönül sınırlarımız oraları kapsayacak şekilde geniştir. Ah benim yeşil Bursalı kardeşlerim! ‘Ellerin yurdunda çiçek açarken, / Bizim ile kar geliyor gardaşım. / Bu hududu kimler çizmiş gönlüme? / Dar geliyor, dar geliyor gardaşım.’ Gönlüme dar da gelse de, biz her ülkenin fiziki sınırlarına saygı duyuyoruz. Hiçbir ülkenin egemenlik hakkıyla ilgili en küçük sorunumuz bulunmuyor. Bizim derdimiz, oralarda yaşayan kardeşlerimizin, ecdat yadigarlarının korunmasıdır. Bizim bütün bu coğrafyanın her köşesinde atalarımızın ayak izi, alın teri, döktüğü kan, yattığı mezar var. Dünyanın 30 ayrı ülkesinde bizim şehitliklerimiz var. 30 ayrı ülkede. Bunlar bizden kopuk olabilir mi? Ayrı olabilir mi? Bizim oraları hissetmememiz mümkün olabilir mi? Öyle bir karanlık dönem ki, kayıpların sayısını çıkaramamışız. Bu Sinan Paşa’yı restore etmek hamdolsun bize nasip oldu. Cezayir’den Prizren’e kadar her yerde aynı ifadeyi görüyoruz. Geçtiğimiz 100-150 yılda yaşadığımız acı ve kayıpları yüreğimize gömmüş bir milletiz. Bu acılar burada. Bunu unutamayız. Bizim kültürümüz, yaşadığımız sıkıntı ne kadar büyük olursa olsun, böyle vakur bir duruş sergilememizi gerektiriyor. Onun için duygularımızı, ağıtların, türkülerin, manilerin satırları arasında inceden inceye ifade etmişizdir. Birileri de çıkmış bize geçmişimizi toptan unutturmaya çalışıyor” diye konuştu.
Milli eğitimi ideal hale getireceklerini, yeni dönemdeki hedeflerinin bu olduğunu belirten Erdoğan Şöyle konuştu:
“Artık yeni nesillere tarihimizi, kültürümüzü, medeniyetimizi bu hakikatler ışığında öğretmeli, eğitim vermeliyiz. Milli Eğitim Bakanımız burada, müfredat ona göre hazırlanıyor. Gençliğimizi yetiştireceğiz. Adı milli. Milli eğitim sistemimiz hem millilik, hem de eğitim ve öğretim boyutuyla ideal hale gelmeden hiçbir meseleyi çözemeyiz. Yeni dönemde önceliğimiz inşallah bu olacaktır”.
“FETÖ mensupları darbe girişimine kalkıştığında, buna en kararlı direnen şehirlerden bir tanesi de Bursa olmuştur”
Bursa’nın hem maddi, hem de manevi anlamda kurucu şehir olduğunun altını çizen Erdoğan, ”İznik, bu toprakları Türkiye ismi ile buluşturan Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurulduğu yerdir. Osmanlı, temelleri Söğüt’te atılan, Bursa’nın fethiyle rüştünü ispat etmiş bir devlettir. İstiklal Savaşı’na girerken bu şehrin taşıdığı mana, 1907 yılındaki gazetede şöyle ifade ediliyor: ‘Bursa, bizden maddeten uzaklaşan Mekke’nin, Medine’nin içimizde kalan son timsalidir’. 15 Temmuz gecesi Fethullahçı Terör Örgütü mensupları darbe girişimine kalkıştığında, buna en kararlı direnen şehirlerden bir tanesi de Bursa olmuştur. Darbecilere karşı en sert tepkiyi askerî ve mülkî yöneticiler gösterdi. Bir albayın cebinde ele geçirilen görev listesi, o gece savcıların ve hakimlerin FETÖ’ye karşı başlattığı operasyonun temel belgesi olmuştur. Bursa’nın manevi muhafızlarının o gece şehrimizi ve ülkemizi yalnız bırakmadıklarına yürekten inanıyorum. Sizlerle bir araya geldiğimiz meydanın adını 15 Temmuz Demokrasi Meydanı olarak değiştirmenizi kadirşinaslık örneği olarak görüyorum” dedi.
“Milletimiz ne kadar asilse düşmanlarımız da maalesef o kadar kalleş”
Erdoğan: “Ülkemiz ne kadar güzel, milletimiz ne kadar asilse düşmanlarımız da maalesef o kadar kalleş” dedi.Erdoğan, “Saldırı her zaman dışarıdan gelmiyor. Bazen en büyük ihanetler içeriden çıkabiliyor. İdam konusunda ben milletimle aynı düşünüyorum. Parlamentodan geçtiği anda bana geldiğinde ben bu kararı onaylarım. Çünkü devlet kendisine karşı işlenen suçları af yetkisinde. Yoksa, kişilere karşı işlenen suçu devlet olarak biz affedemeyiz. Bu milletin önüne duvar gibi örülen çok yanlış var. Tek parti döneminde yapılan en büyük yanlış, geçmişi, tarihî, medeniyeti ile bağlarının zayıflatılmasıdır. Bugün biz Suriye deyince, Irak deyince, Kırım deyince, Batı Trakya, Bosna deyince birileri sanki uzaydan gelmiş gibi yüzümüze bakıyor. Hatta daha da ileri gidip tam bir cahil cesaretiyle Türkiye’nin Irak, Bosna ile ilişkisi ne olabilir diyorlar. Halbuki bu coğrafyalar bizim canımızın birer parçasıdır. Antep ile Halep’i, Rize ile Batum’u, Edirne ile Gümülcine’yi, Bursa ile Üsküp’ü birbirinden farklı düşünmek mümkün mü? Bu şehirler fiziki olarak başka ülkelerin sınırları içindedir. Ama bizim gönül sınırlarımız oraları kapsayacak şekilde geniştir. Ah benim yeşil Bursalı kardeşlerim! ‘Ellerin yurdunda çiçek açarken, / Bizim ile kar geliyor gardaşım. / Bu hududu kimler çizmiş gönlüme? / Dar geliyor, dar geliyor gardaşım.’ Gönlüme dar da gelse de, biz her ülkenin fiziki sınırlarına saygı duyuyoruz. Hiçbir ülkenin egemenlik hakkıyla ilgili en küçük sorunumuz bulunmuyor. Bizim derdimiz, oralarda yaşayan kardeşlerimizin, ecdat yadigarlarının korunmasıdır. Bizim bütün bu coğrafyanın her köşesinde atalarımızın ayak izi, alın teri, döktüğü kan, yattığı mezar var. Dünyanın 30 ayrı ülkesinde bizim şehitliklerimiz var. 30 ayrı ülkede. Bunlar bizden kopuk olabilir mi? Ayrı olabilir mi? Bizim oraları hissetmememiz mümkün olabilir mi? Öyle bir karanlık dönem ki, kayıpların sayısını çıkaramamışız. Bu Sinan Paşa’yı restore etmek hamdolsun bize nasip oldu. Cezayir’den Prizren’e kadar her yerde aynı ifadeyi görüyoruz. Geçtiğimiz 100-150 yılda yaşadığımız acı ve kayıpları yüreğimize gömmüş bir milletiz. Bu acılar burada. Bunu unutamayız. Bizim kültürümüz, yaşadığımız sıkıntı ne kadar büyük olursa olsun, böyle vakur bir duruş sergilememizi gerektiriyor. Onun için duygularımızı, ağıtların, türkülerin, manilerin satırları arasında inceden inceye ifade etmişizdir. Birileri de çıkmış bize geçmişimizi toptan unutturmaya çalışıyor” diye konuştu.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz unutsak da tarih unutmuyor. Karşımızdakiler hiç unutmuyor. Maalesef bir dönem bu büyük milleti -bu millet sıradan bir millet değil- kendi tarihinden, kendi geçmişinden koparmak için kasıtlı bir politika izlenmiştir. Uzun yıllar boyunca öyle çarpık bir eğitim sistemi uygulanmıştır ki, ilkokul, ortaokul, lisede okuduğu kadar tarihinden haberdar olan evladımız, bu ülkenin, bu milletin geçmişinin 90 yıldan ibaret olduğunu sanıyor. Bize ne okuttular biliyor musunuz? Yat, yat; uyu, uyu; uyu, yat. Bizi öyle yetiştirmeye çalıştırdılar. Uyuya uyuya bir nesil, olsa olsa karpuz tarlasında karpuz büyür. Böyle bir çarpık durumla bizi karşı karşıya bıraktılar”."Devlet tarihimiz cumhurbaşkanlığı forsunda temsil edilen 16 devletin tarihidir"
“20 milyon kilometrekareden 780 bin kilometrekareye nasıl geldik?” diye soran Erdoğan, "Uzun dönemde Türkiye’ye ismini veren Anadolu Selçukluları, ardından tarihin en büyük devletlerinden birisi olan Osmanlılardır. Biz nereden 780 bin kilometreye geldik? 20 milyon kilometrekareden 780 bin kilometrekareye geldik. Nereden nereye? Daha şurada, 8-9 yıl öncesi sıkıştığımız yer burası. Ama cumhuriyetin ilanıyla, 8-9 yıl öncesine gittiğimizde yapı ortada. Yine nereden nereye geldik. Aynı dönemlerde muhtelif yerlerde hüküm sürmüş Türk beyliğini saymıyorum. Cumhuriyet bizim ilk değil, son devletimizdir. Bu devletin sınırlarını gönüllü olarak kabul etmiş de değiliz. Unutulmamalıdır ki, cumhuriyeti kuran kadronun çok önemli bir bölümünün dahi doğduğu, büyüdüğü topraklar yeni devletimizin sınırları dışında kalmıştır. Bunu Bursalılar çok iyi bilir. Uzun zamandır yaşadığımız kesintisiz savaşların, kayıpların etkisiyle biraz nefes alabilmek için o dönemde buna tamam denmiş olabilir. Asıl yanlış, dönemin tartışmalı şartları içinde yapılan bu fedakarlığa teslim olup, devlet ve toplum hayatını buna göre inşa etmeye kalkışmaktır. Biz bunu kabul etmiyoruz. Bu yanlış tarih ve medeniyet algısından vazgeçilmesi gerektiğini söylüyoruz. Devlet tarihimiz, cumhurbaşkanlığı forsunda temsil edilen 16 devletin tarihidir. Oradaki yıldızların her biri bir devleti ifade eder. 2200 yıllık bir geçmişe sahibiz. Coğrafyamızdaki varlığımızın mihengi, 1071 Malazgirt Savaşı ve hemen ardından 1075 yılında kurulan Anadolu Selçuklu Devleti’dir. Bu yıl cumhuriyetimizin 93. yıldönümü ile birlikte Anadolu Selçuklu Devleti’nin 941, Osmanlı’nın 717. yıl dönümlerini kutluyoruz. Bunların hepsi de Türkiye başlığı altında kurulmuş, yaşamış devletlerdir. Bursalılar, bir ifade kullanırlar, tencere kapağını bulmayınca kaynamaz diye. Anadolu coğrafyası ile bizim milletimiz buluşunca, tarihin en büyük devlet ve medeniyetlerini bu topraklarda inşa ettiler. Anadolu’dan yayılan ışık dört bir yanı aydınlattı. Bugün Balkanlar’da, Ortadoğu ve Avrupa’da, Türk ifadesi, Müslüman, hatta İslam kavramı yerine kullanılır. Bu bölgelerde Türk sözü duyarsanız, kökeni ne olursa olsun bütün Müslümanları kast ediyordur. Coğrafyamıza verilen Türkiye ismi bizim için gurur kaynağıdır” şeklinde konuştu.Milli eğitimi ideal hale getireceklerini, yeni dönemdeki hedeflerinin bu olduğunu belirten Erdoğan Şöyle konuştu:
“Artık yeni nesillere tarihimizi, kültürümüzü, medeniyetimizi bu hakikatler ışığında öğretmeli, eğitim vermeliyiz. Milli Eğitim Bakanımız burada, müfredat ona göre hazırlanıyor. Gençliğimizi yetiştireceğiz. Adı milli. Milli eğitim sistemimiz hem millilik, hem de eğitim ve öğretim boyutuyla ideal hale gelmeden hiçbir meseleyi çözemeyiz. Yeni dönemde önceliğimiz inşallah bu olacaktır”.
“FETÖ mensupları darbe girişimine kalkıştığında, buna en kararlı direnen şehirlerden bir tanesi de Bursa olmuştur”
Bursa’nın hem maddi, hem de manevi anlamda kurucu şehir olduğunun altını çizen Erdoğan, ”İznik, bu toprakları Türkiye ismi ile buluşturan Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurulduğu yerdir. Osmanlı, temelleri Söğüt’te atılan, Bursa’nın fethiyle rüştünü ispat etmiş bir devlettir. İstiklal Savaşı’na girerken bu şehrin taşıdığı mana, 1907 yılındaki gazetede şöyle ifade ediliyor: ‘Bursa, bizden maddeten uzaklaşan Mekke’nin, Medine’nin içimizde kalan son timsalidir’. 15 Temmuz gecesi Fethullahçı Terör Örgütü mensupları darbe girişimine kalkıştığında, buna en kararlı direnen şehirlerden bir tanesi de Bursa olmuştur. Darbecilere karşı en sert tepkiyi askerî ve mülkî yöneticiler gösterdi. Bir albayın cebinde ele geçirilen görev listesi, o gece savcıların ve hakimlerin FETÖ’ye karşı başlattığı operasyonun temel belgesi olmuştur. Bursa’nın manevi muhafızlarının o gece şehrimizi ve ülkemizi yalnız bırakmadıklarına yürekten inanıyorum. Sizlerle bir araya geldiğimiz meydanın adını 15 Temmuz Demokrasi Meydanı olarak değiştirmenizi kadirşinaslık örneği olarak görüyorum” dedi.