Kapsamhaber Yazarı Azerbaycanlı yazar ve şair Namiq Delidağlı 20 OCAK-KANLI VE ŞANLI TARİHİMİZ başlığıyla kaleme aldığı 20 Ocak zulmünü anlattı
20 Ocak 1990 tarihinde Azerbaycan'ın tarihine kahramanlık sayfası gibi girmiştir.
20 Ocak 1990 tarihinde Halkımız kırmızı imparatorluğun "Altın ordu" sunun, Sovyet askeri zoruna uğramıştı. Aynı trajik günlerde kendi ülkesinin, halkının özgürlüğünü, şeref ve haysiyetini herşeyin üzerinde tutan mert Vatan evlatları canlarından geçerek şehitlik zirvesine ucalmışlar.
SSCB yönetimi tarafından ülkemizin özgürlüğü ve ərazibütövlüyü uğurunda mücadeleye kalkmış halk kitlelerine karşı Sovyet ordusunun savaş bölümlerinin yeritmesi Azerbaycan'da misli görülmemiş faciaya yol açtı. Büyük kayıplarla, masum insanların katli ile sonuçlanan 20 Ocak faciası Gorbaçov başta olmak üzere suç imparatorluk yönetiminin Azerbaycan'a karşı hain politikasına dayanmayan, kendi özgürlüğüne, bağımsızlığına can atan halkımızın hem de mübarizliyini, eyilmezliyini, meğrurluğunu sergiledi. İşte bunun sonucunda uzun yıllardan beri arzusunda olduğumuz bağımsızlığa kavuştuk ve ülkemiz egemenlik elde etti. Bu kanlı olaylardan yıllar geçmesine rağmen, halkımız o müthiş geceyi hep hatırlar, bu faciayı çıkaranlar derin nefretini bildirir. Bir kez daha ifade edelim ki, bu kanlı operasyona yönetimi doğrudan SSCB Savunma Bakanı Dimitri Yazov, SSCB İçişleri Bakanı Vadim Bakatin, SSCB DTK Başkan Yardımcısı Filip Babkov hayata keçirmişdiler. Böylece, Bakü qarnizonunun birlikleri, getirilen askeri bölümler, askeri gemilerden Ke & ndi çıkartsın desant ekipleri kent üzerine saldırıya geçti. Ağır askeri teçhizat çok kolay barikatları yıktı. Şehrin sokakları güllelenmiş ve yaralanmış masum adamların-ihtiyarların, kadınların, çocukların kanına gark olmuştu. Timinin tesadüfen sokağa çıkanları, yerleşim evlerini, ambulans makinelerini ateşe tutuyor, yaralıları öldurur, cesetleri yakıyor, hakaret ediyor, çirkin hale ediyorlardı. Adamları ağır askeri araçların tırtılları altına düşürüyor, azapla öldürüyorlardı. Azerbaycanlılara karşı nefret hissi ile köklenen, Rus asker ve subayları kadına, ihtiyara, bebeğe, acil durum araçlarının sürücülerine ve doktorlara fark gözetmeksizin ateş açmış, onları hunharca vahşice. Tanklar ve BTR-ler içi insanlarla dolu minik makinelerini ezip geçiyorlardı. Hastanelerin ışıklarını kesmişti ki, yaralılara tıbbi yardım göstermek mümkün olmasın. YAZININ DEVAMI
20 Ocak 1990 tarihinde Azerbaycan'ın tarihine kahramanlık sayfası gibi girmiştir.
20 Ocak 1990 tarihinde Halkımız kırmızı imparatorluğun "Altın ordu" sunun, Sovyet askeri zoruna uğramıştı. Aynı trajik günlerde kendi ülkesinin, halkının özgürlüğünü, şeref ve haysiyetini herşeyin üzerinde tutan mert Vatan evlatları canlarından geçerek şehitlik zirvesine ucalmışlar.
SSCB yönetimi tarafından ülkemizin özgürlüğü ve ərazibütövlüyü uğurunda mücadeleye kalkmış halk kitlelerine karşı Sovyet ordusunun savaş bölümlerinin yeritmesi Azerbaycan'da misli görülmemiş faciaya yol açtı. Büyük kayıplarla, masum insanların katli ile sonuçlanan 20 Ocak faciası Gorbaçov başta olmak üzere suç imparatorluk yönetiminin Azerbaycan'a karşı hain politikasına dayanmayan, kendi özgürlüğüne, bağımsızlığına can atan halkımızın hem de mübarizliyini, eyilmezliyini, meğrurluğunu sergiledi. İşte bunun sonucunda uzun yıllardan beri arzusunda olduğumuz bağımsızlığa kavuştuk ve ülkemiz egemenlik elde etti. Bu kanlı olaylardan yıllar geçmesine rağmen, halkımız o müthiş geceyi hep hatırlar, bu faciayı çıkaranlar derin nefretini bildirir. Bir kez daha ifade edelim ki, bu kanlı operasyona yönetimi doğrudan SSCB Savunma Bakanı Dimitri Yazov, SSCB İçişleri Bakanı Vadim Bakatin, SSCB DTK Başkan Yardımcısı Filip Babkov hayata keçirmişdiler. Böylece, Bakü qarnizonunun birlikleri, getirilen askeri bölümler, askeri gemilerden Ke & ndi çıkartsın desant ekipleri kent üzerine saldırıya geçti. Ağır askeri teçhizat çok kolay barikatları yıktı. Şehrin sokakları güllelenmiş ve yaralanmış masum adamların-ihtiyarların, kadınların, çocukların kanına gark olmuştu. Timinin tesadüfen sokağa çıkanları, yerleşim evlerini, ambulans makinelerini ateşe tutuyor, yaralıları öldurur, cesetleri yakıyor, hakaret ediyor, çirkin hale ediyorlardı. Adamları ağır askeri araçların tırtılları altına düşürüyor, azapla öldürüyorlardı. Azerbaycanlılara karşı nefret hissi ile köklenen, Rus asker ve subayları kadına, ihtiyara, bebeğe, acil durum araçlarının sürücülerine ve doktorlara fark gözetmeksizin ateş açmış, onları hunharca vahşice. Tanklar ve BTR-ler içi insanlarla dolu minik makinelerini ezip geçiyorlardı. Hastanelerin ışıklarını kesmişti ki, yaralılara tıbbi yardım göstermek mümkün olmasın. YAZININ DEVAMI