Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın (Ak Saray) ‘1000 değil, 1150 odalı olduğu’nu açıkladığı saatlerde, Saray’la ilgili gelişmeleri yakından takip eden Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde de ‘Saray Paneli’ düzenlendi.
Panelde konuşan Cumhuriyet gazetesi yazarı Can Dündar, Ak Saray’ın ‘yeni bir rejim inşasının ürünü’ olduğunu belirterek, “Burası sadece bir kaçak inşaat değil, bir kaçak rejim. Bir zihniyeti, bir ideolojiyi temsil ediyor. Yeni bir rejimin göstergesi.” ifadelerini kullandı. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Saray 1000 değil 1150 odalı” şeklindeki açıklamasına rağmen bunun gerçeği yansıtmadığını iddia ederek, "Biz mimarlar, inşaat mühendisler, yani rapor oluşturma kabiliyeti yüksek insanlar ölçümlerle, hesaplamalarla Saray’ın sadece yerüstünde 2 bin odası bulunduğunu iddia ediyoruz. Yer altında ne olduğunu ise bilmiyoruz.” dedi.
Konuşmasına, kendisini ‘Ankaralı ve Çiftliği seven biri’ olarak tanıtan Can Dündar, ‘Devletin büyüklüğünü göstermek için’ Stalinist bir mimari anlayışla, büyük ve görkemli binalar inşa edildiğini söyledi. Binaların büyüklüğü ile ‘iktidarın büyüklüğü’ arasında doğrudan bir ilişki kurulduğunu anlatan Dündar, “Bu anlayış iktidar gücünün ancak büyük ve abidevi binalarla gösterilebileceğini ve korku salabileceğini düşünür. Ancak ben Kaçak Saray’ı görünce bunun sadece ‘Biz ne kadar güçlü bir iktidarız’ göstergesi değil, belki daha fazla bir büyük korkunun eseri olduğunu düşündüm. Bir güç gösterisi olduğunu düşündüm.” dedi. Devasa AVM’lerin, gökdelenlerin ve binaların ‘Biz iktidarız size tepeden bakarız’ anlayışını yansıttığını kaydeden Dündar, “Bu durum, bize gösterişle birlikte, insanları ezmeye yönelik bir zihniyeti de yansıtıyor aynı zamanda.” ifadelerini kullandı.
“SARAY YENİ BİR REJİMİ TEMSİL EDİYOR”
Ak Saray’la yeni bir ‘rejim’ inşa edildiğini belirten Dündar sözlerini şöyle sürdürdü: “Parti devletinin kendisinden bahsediyoruz. Bir yeni devlet anlayışından bahsediyoruz. Parti devletinin kuruluşundan bahsediyoruz. Partiden çıktığınızda Saray’a ulaşabiliyorsunuz. Oraya giderken, yol üzerinde de oluşturulan yeni medyaya, yeni kebapçıya ulaşıyorsunuz. Aslında yeni bir rejimin, kendi güzergahından başkanlık sarayına ulaşabiliyorsunuz. Burası sadece bir kaçak inşaat değil, bir kaçak rejim. Bir zihniyeti, bir ideolojiyi temsil ediyor. Peki tutar mı? Ben bunun bir korkunun eseri olduğunu düşünüyorum. Ancak korkunun ecele faydası yok. Tarihte hep görkemli saraylar inşa edilmiştir. Saddam çok görkemli saraylar inşa etmişti. Sonunda o saraylar adil olmayan hükümdarlara mezar oluyor. Bin odalı değil 5 bin odalı saraylar da yapsanız, tarihten biliyoruz, ayakta kalamazsınız.”
ESKİ AÜ REKTÖRÜ TALUĞ: SARAY GÖRGÜSÜZLÜĞÜ YANSITIYOR
Ankara Üniversitesi (AÜ) eski rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ ise AOÇ arazisine inşa edilen Ak Saray’ın bir ‘hukuksuzluk abidesi’ olduğunu belirtti. Saray’ın şatafat boyutunun halktan gizlenmeye çalışıldığını, bazı sanatçılar aracılığıyla oraya meşruiyet kazandırılmaya çalışıldığını kaydeden Prof. Dr. Taluğ, “Ancak ne derlerse desinler, o Saray bir görgüsüzlük abidesidir. Kanunsuzlukla inşa edildi, halkın gözüne sokulan ihtişamıyla, sadece görgüsüzlüğü yansıtıyor.” ifadelerini kullandı.
“İLK DEFA GAZ VE TOMAYLA PÜSKÜRTEMEDiKLERİ BİR MÜCADELE GÖRÜYORLAR”
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak AOÇ arazilerini talandan korumak için bugüne kadar 3 dava açtıklarını belirten Başkan Tezcan Karakuş Candan, iktidarın Saray konusundaki ‘algı oluşturmaya yönelik’ adımlarını sürekli bertaraf ettiklerini vurguladı. İktidarın, karşısında toma ve gaz bombalarıyla püskürtemediği bir muhalefetle karşılaştığını belirten Candan şöyle konuştu: “İlk defa tomalar ve gaz bombalarıyla geri püskürtemedikleri bir mücadeleyle karşılaşıyorlar. Biz mimarlar, mühendisler, peyzajcılar, ziraatçılar bilimsel verilerle, algı oluşturmalarına fırsat vermeden, Saray’ı gün gün, parça parça gerçekte ne olduğu konusunda kamuoyunu bilgilendiriyoruz. Mücadelemizi giderek büyütüyoruz. İnanıyorum ki Atatürk’ün vasiyetinin açılmasıyla hukuk mücadelemiz bambaşka bir boyut kazanacak.”
“SARAY’IN SADECE YER ÜSTÜ KISMINDA 2 BİN ODA VAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Saray 1000 değil 1150 odalı” şeklindeki açıklamasına da değinen Candan, bunun gerçeği yansıtmadığını bir kez daha iddia etti. Candan, “Biz mimarlar, inşaat mühendisler, yani rapor oluşturma kabiliyeti yüksek insanlar ölçümlerle, hesaplamalarla Saray’ın sadece yerüstünde 2 bin odası bulunduğunu iddia ediyoruz. Yer altında ne olduğunu ise bilmiyoruz.” diye konuştu. Cumhurbaşkanlığı Konutu olarak inşa edilen ve 250 odalı olduğu iddia edilen yapıyla ilgili yeni bir bilgi veren Candan, “Bu konutun terası tamı tamına 1300 metrekare. Evet bu terasa çıkarak katlettikleri orman çiftliği arazilerini, söktükleri, kestikleri ağaçların yerine diktikleri ağaçları izleyecekler.” dedi.
Panelde konuşan Cumhuriyet gazetesi yazarı Can Dündar, Ak Saray’ın ‘yeni bir rejim inşasının ürünü’ olduğunu belirterek, “Burası sadece bir kaçak inşaat değil, bir kaçak rejim. Bir zihniyeti, bir ideolojiyi temsil ediyor. Yeni bir rejimin göstergesi.” ifadelerini kullandı. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Saray 1000 değil 1150 odalı” şeklindeki açıklamasına rağmen bunun gerçeği yansıtmadığını iddia ederek, "Biz mimarlar, inşaat mühendisler, yani rapor oluşturma kabiliyeti yüksek insanlar ölçümlerle, hesaplamalarla Saray’ın sadece yerüstünde 2 bin odası bulunduğunu iddia ediyoruz. Yer altında ne olduğunu ise bilmiyoruz.” dedi.
Konuşmasına, kendisini ‘Ankaralı ve Çiftliği seven biri’ olarak tanıtan Can Dündar, ‘Devletin büyüklüğünü göstermek için’ Stalinist bir mimari anlayışla, büyük ve görkemli binalar inşa edildiğini söyledi. Binaların büyüklüğü ile ‘iktidarın büyüklüğü’ arasında doğrudan bir ilişki kurulduğunu anlatan Dündar, “Bu anlayış iktidar gücünün ancak büyük ve abidevi binalarla gösterilebileceğini ve korku salabileceğini düşünür. Ancak ben Kaçak Saray’ı görünce bunun sadece ‘Biz ne kadar güçlü bir iktidarız’ göstergesi değil, belki daha fazla bir büyük korkunun eseri olduğunu düşündüm. Bir güç gösterisi olduğunu düşündüm.” dedi. Devasa AVM’lerin, gökdelenlerin ve binaların ‘Biz iktidarız size tepeden bakarız’ anlayışını yansıttığını kaydeden Dündar, “Bu durum, bize gösterişle birlikte, insanları ezmeye yönelik bir zihniyeti de yansıtıyor aynı zamanda.” ifadelerini kullandı.
“SARAY YENİ BİR REJİMİ TEMSİL EDİYOR”
Ak Saray’la yeni bir ‘rejim’ inşa edildiğini belirten Dündar sözlerini şöyle sürdürdü: “Parti devletinin kendisinden bahsediyoruz. Bir yeni devlet anlayışından bahsediyoruz. Parti devletinin kuruluşundan bahsediyoruz. Partiden çıktığınızda Saray’a ulaşabiliyorsunuz. Oraya giderken, yol üzerinde de oluşturulan yeni medyaya, yeni kebapçıya ulaşıyorsunuz. Aslında yeni bir rejimin, kendi güzergahından başkanlık sarayına ulaşabiliyorsunuz. Burası sadece bir kaçak inşaat değil, bir kaçak rejim. Bir zihniyeti, bir ideolojiyi temsil ediyor. Peki tutar mı? Ben bunun bir korkunun eseri olduğunu düşünüyorum. Ancak korkunun ecele faydası yok. Tarihte hep görkemli saraylar inşa edilmiştir. Saddam çok görkemli saraylar inşa etmişti. Sonunda o saraylar adil olmayan hükümdarlara mezar oluyor. Bin odalı değil 5 bin odalı saraylar da yapsanız, tarihten biliyoruz, ayakta kalamazsınız.”
ESKİ AÜ REKTÖRÜ TALUĞ: SARAY GÖRGÜSÜZLÜĞÜ YANSITIYOR
Ankara Üniversitesi (AÜ) eski rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ ise AOÇ arazisine inşa edilen Ak Saray’ın bir ‘hukuksuzluk abidesi’ olduğunu belirtti. Saray’ın şatafat boyutunun halktan gizlenmeye çalışıldığını, bazı sanatçılar aracılığıyla oraya meşruiyet kazandırılmaya çalışıldığını kaydeden Prof. Dr. Taluğ, “Ancak ne derlerse desinler, o Saray bir görgüsüzlük abidesidir. Kanunsuzlukla inşa edildi, halkın gözüne sokulan ihtişamıyla, sadece görgüsüzlüğü yansıtıyor.” ifadelerini kullandı.
“İLK DEFA GAZ VE TOMAYLA PÜSKÜRTEMEDiKLERİ BİR MÜCADELE GÖRÜYORLAR”
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak AOÇ arazilerini talandan korumak için bugüne kadar 3 dava açtıklarını belirten Başkan Tezcan Karakuş Candan, iktidarın Saray konusundaki ‘algı oluşturmaya yönelik’ adımlarını sürekli bertaraf ettiklerini vurguladı. İktidarın, karşısında toma ve gaz bombalarıyla püskürtemediği bir muhalefetle karşılaştığını belirten Candan şöyle konuştu: “İlk defa tomalar ve gaz bombalarıyla geri püskürtemedikleri bir mücadeleyle karşılaşıyorlar. Biz mimarlar, mühendisler, peyzajcılar, ziraatçılar bilimsel verilerle, algı oluşturmalarına fırsat vermeden, Saray’ı gün gün, parça parça gerçekte ne olduğu konusunda kamuoyunu bilgilendiriyoruz. Mücadelemizi giderek büyütüyoruz. İnanıyorum ki Atatürk’ün vasiyetinin açılmasıyla hukuk mücadelemiz bambaşka bir boyut kazanacak.”
“SARAY’IN SADECE YER ÜSTÜ KISMINDA 2 BİN ODA VAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Saray 1000 değil 1150 odalı” şeklindeki açıklamasına da değinen Candan, bunun gerçeği yansıtmadığını bir kez daha iddia etti. Candan, “Biz mimarlar, inşaat mühendisler, yani rapor oluşturma kabiliyeti yüksek insanlar ölçümlerle, hesaplamalarla Saray’ın sadece yerüstünde 2 bin odası bulunduğunu iddia ediyoruz. Yer altında ne olduğunu ise bilmiyoruz.” diye konuştu. Cumhurbaşkanlığı Konutu olarak inşa edilen ve 250 odalı olduğu iddia edilen yapıyla ilgili yeni bir bilgi veren Candan, “Bu konutun terası tamı tamına 1300 metrekare. Evet bu terasa çıkarak katlettikleri orman çiftliği arazilerini, söktükleri, kestikleri ağaçların yerine diktikleri ağaçları izleyecekler.” dedi.