Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ ile mücadeleye ilişkin yaptığı açıklamada “Ağlarım ağlatamam, hissederim söyleyemem, dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım” dizelerini okudu.
Erdoğan, FETÖ ile mücadele kapsamında görevden almaların olduğunu, görevden almalarda at izinin it izine karışmamasını istediklerini belirtti.
FETÖ mensuplarının kendilerini çok iyi sakladıklarının altını çizen Erdoğan, “Ağlarım ağlatamam, hissederim söyleyemem, dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım’ diyor şair. Şuanda bildiklerimi söylemeyecek durumdayım. Günü geldiğinde inşallah onlarda belki kaleme dökülecektir. Çünkü her doğruyu her yerde her zaman söylemek doğru değil” dedi.
“Şuanda bildiklerimi söylemeyecek durumdayım”15 Temmuz darbe girişiminde yaşananları hatırlatan Erdoğan, “Şimdi de bedelini ödüyorlar. Görevden alınanlar vesaire, bunları da alacağız, mümkün olduğunca da istiyoruz ki at izi it izine karışmasın. Ama bu tür şeyler olur mu? Tabi o kadar da olur. A’dan Z’ye kendilerini acayip saklıyorlar. ‘Ağlarım ağlatamam, hissederim söyleyemem, dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım’ diyor şair. Şuanda bildiklerimi söylemeyecek durumdayım. Günü geldiğinde inşallah onlarda belki kaleme dökülecektir. Çünkü her doğruyu her yerde her zaman söylemek doğru değil. Sabır gerekiyor. Bu acı tablodan hepimizin çıkartacağı önemli dersler olduğunu düşünüyorum. Teröristle mücadele güvenlik birimlerinin, terörle mücadele tüm toplumun görevidir. Bir tek evladımızın dahi bu tür insanlık düşmanı yapıların eline düşmesine gönlümüz razı gelmez. Hangi terör örgütü tarafından devşirilirse devşirilsin hiçbir evladımızın kaybolmasına, vatanına, milletine, devletine, anne-babasına ihanet etmesine gönlümüz razı değil. Bu şer odaklarına karşı hep birlikte mücadele edeceğiz. Öğretmenlerimiz sorumlulukları ve meslekleri itibariyle bu mücadelenin en ön safında yer almalıdır, zaten yer alıyorlar. Şahsen yaptığı işin bilincinde olan bir öğretmenin herhangi bir terör örgütüne sempati duyabileceğine asla ihtimal vermiyorum. Daha genç, yeni öğretmen olmuş birçok kardeşimizin, belki şuan içimizde de var, Güneydoğu’da, Doğu’da o dağlık bölgelerde öğretmenlik yaptığını biliyorum. Hatta sağolası anneler de evladını yalnız bırakmamak için kızı ile beraber oraya gidip eşlik edenleri de biliyorum. Teröre sempati ile bakan, hatta farklı örgütlerin dağ ve şehir kadrosuna militan kazandıran Milli Eğitim Bakanlığı mensupları var. Bu tarz hainler diğer kurumlarımızda da var. Bunlar kimliğinde ne yazarsa yazsın öğretmen değildir, olsa olsa öğretmen kılığındaki insan müsveddeleridir. Bizim öğretmenlerimiz, başta Gazi Mustafa Kemal Başöğretmen olarak neyin mücadelesini verdiler, bu toprakların vatan kılınması mücadelesini verdiler. Bu milletin bu topraklarda millet olma mücadelesini verdiler. Bizim buralardan bir şey almamız gerekmez mi?” şeklinde konuştu.
Erdoğan, FETÖ ile mücadele kapsamında görevden almaların olduğunu, görevden almalarda at izinin it izine karışmamasını istediklerini belirtti.
FETÖ mensuplarının kendilerini çok iyi sakladıklarının altını çizen Erdoğan, “Ağlarım ağlatamam, hissederim söyleyemem, dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım’ diyor şair. Şuanda bildiklerimi söylemeyecek durumdayım. Günü geldiğinde inşallah onlarda belki kaleme dökülecektir. Çünkü her doğruyu her yerde her zaman söylemek doğru değil” dedi.
ASIM'IN NESLİ
Öğrencilerin dinamik, açık fikirli, üretken, aynı zamanda sorumlu fertler olarak yetiştirilmesi gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz terör örgütlerinin kanlı eylemlerinde kullanacağı sarf malzemeleri değil, ülkemizin istikbalini kurtaracak Asım’ın nesli gibi gençler yetiştirmek istiyoruz” dedi.MÜSLÜMAN OLARAK BUNU SÖYLÜYORUM
Batı'ya özenen, kendi milletinden tiksinen sömürge ajanları değil, kendini ve tarihini bilen, medeniyet değerlerini özümsemiş fikir işçileri yetiştirmeyi hedeflediklerinin, Marjinal ideolojilerinin kalıplarına sıkışmış, zihni formatlanmış, at gözlüğü ile dünyaya bakan gençlerin hangi okulu bitirirse bitirsin ne bu ülkeye ne de bu millete sunacağı katkı olmadığını dile getirerek: "Milli ve manevi değerlere yabancı, evrensel olmaktan uzak bir eğitim anlayışının toplumumuzda ne tür sıkıntılara sebep olduğuna hepimiz şahit oluyoruz. Gerek PKK ve DHKP-C gibi etnik ve mezhebi farklılıkları kaşıyan örgütlerin, gerekse DEAŞ ve FETÖ gibi dini kavramların arkasına saklanan yapıların en büyük istismar alanı eğitim-öğretimdeki hatalardır. Bu ülkenin yüzlerce yıllık tarihi ve kültürel birikimine yabancı eğitim-öğretim politikaları maalesef çatışmacı, hastalıklı, çift kişilikli nesillerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Özellikle FETÖ, zamanın gerisinde kalan, toplumun temel değerlerinden uzak, jakoben, baskıcı bir eğitim politikasının ürünüdür. Sorgulayan bir nesil değil, acze düşen. Çok enteresandır, sıfatı profesör, ‘o bize şah damarından daha yakın’ diyor. Senin her yerin profesör olsa ne olur. Sen kalkıp da Pensilvanya'dakini kendine şah damarından daha yakın görürsen sen bitmişsin, sen bir ilim erbabı olamazsın. Bize şah damarımızdan daha yakın olan, bir Müslüman olarak bunu söylüyorum, bunlar böyle geçiniyorlar, o da Rabbimizdir. Ayeti kelimede ifade edildiği gibi ‘Ben size şah damarınızdan daha yakınım’ diyor Rabbimiz. Hiçbir güç yok. Bu bizim dinimize göre, kim ki Allah’tan başka bir gücü şah damarından daha yakın olarak ilan ederse o küfürdedir, bu ifade şirktir” dedi.“Şuanda bildiklerimi söylemeyecek durumdayım”15 Temmuz darbe girişiminde yaşananları hatırlatan Erdoğan, “Şimdi de bedelini ödüyorlar. Görevden alınanlar vesaire, bunları da alacağız, mümkün olduğunca da istiyoruz ki at izi it izine karışmasın. Ama bu tür şeyler olur mu? Tabi o kadar da olur. A’dan Z’ye kendilerini acayip saklıyorlar. ‘Ağlarım ağlatamam, hissederim söyleyemem, dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım’ diyor şair. Şuanda bildiklerimi söylemeyecek durumdayım. Günü geldiğinde inşallah onlarda belki kaleme dökülecektir. Çünkü her doğruyu her yerde her zaman söylemek doğru değil. Sabır gerekiyor. Bu acı tablodan hepimizin çıkartacağı önemli dersler olduğunu düşünüyorum. Teröristle mücadele güvenlik birimlerinin, terörle mücadele tüm toplumun görevidir. Bir tek evladımızın dahi bu tür insanlık düşmanı yapıların eline düşmesine gönlümüz razı gelmez. Hangi terör örgütü tarafından devşirilirse devşirilsin hiçbir evladımızın kaybolmasına, vatanına, milletine, devletine, anne-babasına ihanet etmesine gönlümüz razı değil. Bu şer odaklarına karşı hep birlikte mücadele edeceğiz. Öğretmenlerimiz sorumlulukları ve meslekleri itibariyle bu mücadelenin en ön safında yer almalıdır, zaten yer alıyorlar. Şahsen yaptığı işin bilincinde olan bir öğretmenin herhangi bir terör örgütüne sempati duyabileceğine asla ihtimal vermiyorum. Daha genç, yeni öğretmen olmuş birçok kardeşimizin, belki şuan içimizde de var, Güneydoğu’da, Doğu’da o dağlık bölgelerde öğretmenlik yaptığını biliyorum. Hatta sağolası anneler de evladını yalnız bırakmamak için kızı ile beraber oraya gidip eşlik edenleri de biliyorum. Teröre sempati ile bakan, hatta farklı örgütlerin dağ ve şehir kadrosuna militan kazandıran Milli Eğitim Bakanlığı mensupları var. Bu tarz hainler diğer kurumlarımızda da var. Bunlar kimliğinde ne yazarsa yazsın öğretmen değildir, olsa olsa öğretmen kılığındaki insan müsveddeleridir. Bizim öğretmenlerimiz, başta Gazi Mustafa Kemal Başöğretmen olarak neyin mücadelesini verdiler, bu toprakların vatan kılınması mücadelesini verdiler. Bu milletin bu topraklarda millet olma mücadelesini verdiler. Bizim buralardan bir şey almamız gerekmez mi?” şeklinde konuştu.