Bir toplumun kalkınması ve güçlü bir devlet olabilmesi için tek faktör, yalnız eğitim ve öğretimin, muntazam ve mükemmel işlemesi değildir. Toplumun kalkınması, refahı ve güçlü bir devlet olması, devlet mekanizmasının bütün şubelerinin muntazam bir ahenk içinde birbiri ile koordineli bir şekilde çalışmasıyla mümkündür. Toplumsal hayat ve onun kalkınması denilince, tarım, sanayi ticareti, maliye, üretim ve tüketim, eğitim ve öğretim, gibi çaba ve çalışmalar, ayrı ayrı düşünülmelidir. Örneğin, Milli Eğitim Bakanlığı çalışır, modern ve teknik eleman yetiştirir de Sanayi Bakanlığı aynı tempo ile Milli Eğitim Bakanlığı ile koordineli olarak çalışmazsa, yetişen elemanlar iş bulamazlar. Bu da eleman erozyonuna sebep olur. Ticaret ve Sanayi Bakanlıkları hızla çalışır, ticarette ve sanayi de bir büyüme ve gelişme olurken Milli Eğitim Bakanlığı aynı tempo ile ve onlarla koordineli olarak çalışmazsa, ticaret sahası; cahillerin, vurguncuların, karaborsacıların eline geçer. Kurumların gaye ve maksadı, toplumu yaşatmak ve güçlenmesini temin etmektir. Osmanlı imparatorluğunun siyasi birlik ve beraberliğini sağlayan ve onu, çok güçlü bir imparatorluk haline getiren faktörlerden biri Türk-İslam kültürü ise ötekisi de ekonomik sahada, milletin menfaatlerini daima ahenkli ve dengeli bir şekilde tutması ve bu dengenin bozulmamasına ayrı bir önem vererek daima kontrol altında tutmasıdır.Takdir edileceği gibi insan faktörü ve insana şekil veren eğitim ve öğretim faktörü başta gelen faktörlerden biri ve başlıcasıdır. Gelecekteki nesillerin, hangi özelliklere sahip olması gerektiğinin belirlenmesi şarttır. Çünkü neyin üretilmek istendiği bilinirse, mevcut sorunlarda dikkate alınarak ancak o zaman kalıcı ve faydalı çözümler üretilecektir. Bu yolda elde edilebilecek çözüm önerilerinin uygulanması ile hem mevcut problemler çözülmüş hem de istenen insan tipinin bu problemlerden arınmış olarak yetişmesi sağlanmış olacaktır. Bu çerçevede, 21.yy Türk insanının sahip olması gereken vasıflar ve bu vasıflara sahip olmak için gençlerin hangi tür bir eğitim sisteminden geçmesi gerektiğinin üzerinde durulması kaçınılmaz olmaktadır. Günümüzde toplumlar ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan bir yarış içindedir. Ekonomik yönden güçlü olan bu ülkeler, sahip oldukları sosyal ve kültürel değerleri diğer ülkelere empoze etmektedir. Bu durum gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerde kimlik bunalımına yol açmakta; sahip olunan milli ve manevi değerlerin yozlaşmasına sebep olmaktadır. Genç nesillerin sosyal yönden maruz kaldıkları bu etki, onların kendilerini küçük görmesine, bir özenti ile tanımadıkları ve manevi yönden yabancı oldukları bir toplumun insanlarının yaşayış tarzlarını taklit etmesine yol açmaktadır. Bu ise, milli benliğin kaybolması ve kimliksiz bir neslin oluşması demektir. Kimliksiz ve benliksiz bir nesille 21. yy’ı yakalamak mümkün değildir. Onun için bizim, taklit etmeyen, düşünen, yorum yapan, üreten, geleceğe umutla bakan ve çağa önderlik edebilecek, yeni çağlar açabilecek bir nesle ihtiyacımız vardır. Bu gençliği yetiştirmemiz gerekmektedir.Yetiştirilmesi hedeflenen bu gençliğin aşağıdaki vasıflara sahip olması öncelikli şarttır.-Milli, manevi ve ahlaki değerlere bağlı, vatan ve millet kavramını iyi özümlemiş, Türkçeyi seven ve doğru olarak kullanabilen,-ATATÜRK’ ü ve bütün diğer Türk büyüklerini seven ve onları istismarcılardan koruyan,-Bilgi toplumunun gereklerine cevap verecek nitelikleri taşıyan,-Gerektiğinde yardımlaşmayı, gerektiğinde yarışmayı bilen,-Demokrasiyi, milletin huzuru ve menfaatlerinin korunması için, savunan ve gelişmesine katkıda bulunan,-Türk milletinin menfaatlerini kendi menfaatlerinin üzerinde tutan,-Kültür emperyalizmine karşı uyanık olan,-Türk akraba topluluklarını tanıyan, onlara saygı ve sevgi besleyen aynı zamanda işte ve fikirde birliği sağlayabilen,-Ülkenin bölünmez bütünlüğünü zedeleyecek düşünce ve görüşleri tanıyanlara karşı mücadele edebilecek şuura sahip olan,-Türk toplumunda ailenin yerini ve önemini kavrayan,-Din bilgisi ve kültürü almış, İslam’ı anlamış ve kavramış olan, dinin siyasete ve menfaate yönelik, sanki bir malzemeymiş gibi kullanılmasına göz yummayan ve bu tür durumlara karşı uyanık bulunan,-Başka kültürden insanlarla diyalog kurabilen, bu insanlarla beraber yaşayabilen ve işbirliği yapabilen,-Komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir. Hadisini özümseyen,-Karşılaştığı bireysel ve toplumsal problemleri, bilimsel yaklaşımları kullanarak; gerekçeleri ile birlikte projelendiren ve çözebilen,-En az bir yabancı dile hakim olan ve çağın gerektirdiği teknolojileri ustalıkla ve en üst düzeyde kullanabilen, ülkeler arası yarışta her zaman önde olmayı ve Türk Bayrağını dalgalandırmayı gaye edinen bir gençlik…
Bu vasıflara sahip gençlerin yetişmesi demek, ülkemizin geleceğine güvenle bakıp, ufka doğru at salmamız demektir. Yeni ülkülerle, yine yeni yeniden harekete geçmek, Türk’ün bayrağına dokunmanın, güneşe dokunmaktan daha zor olduğunu yedi düvele haykırmak demektir. Türk ülküsünü, parlayan ama sönmeyen bir yıldız misali en yukarıda tutup; çalışmadan didinmeden birlik olmadan ve bu şuurlara sahip olmadan ona yaklaşamayacağımızın farkına varırsak ve tedbirli hareket edersek Türk’ ün adaleti ve hoşgörüsüyle ülkülerimize ulaşmak bir hayal olmaktan öte, artık gerçekliğini bütün çıplaklığıyla ortaya koyacaktır. Zamanla bir çığ gibi büyüyüp, uzun ve karanlık geceleri aydınlatamayan aya inat; bir bozkurt ulumasıyla şafağın sökmesini sağlayan biz Türk Gençleri olacağız.Selam ve Dua ile.
Burak Aşıkoğlu
Bu vasıflara sahip gençlerin yetişmesi demek, ülkemizin geleceğine güvenle bakıp, ufka doğru at salmamız demektir. Yeni ülkülerle, yine yeni yeniden harekete geçmek, Türk’ün bayrağına dokunmanın, güneşe dokunmaktan daha zor olduğunu yedi düvele haykırmak demektir. Türk ülküsünü, parlayan ama sönmeyen bir yıldız misali en yukarıda tutup; çalışmadan didinmeden birlik olmadan ve bu şuurlara sahip olmadan ona yaklaşamayacağımızın farkına varırsak ve tedbirli hareket edersek Türk’ ün adaleti ve hoşgörüsüyle ülkülerimize ulaşmak bir hayal olmaktan öte, artık gerçekliğini bütün çıplaklığıyla ortaya koyacaktır. Zamanla bir çığ gibi büyüyüp, uzun ve karanlık geceleri aydınlatamayan aya inat; bir bozkurt ulumasıyla şafağın sökmesini sağlayan biz Türk Gençleri olacağız.Selam ve Dua ile.
Burak Aşıkoğlu