Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi, Oxford İslâm Araştırmaları Merkezi, Uluslararası Göç Örgütü, UNESCO Türkiye ve TBMM AB Uyum Komisyonu’nun ortaklaşa düzenlediği ‘Avrupa’da göç, İslâm ve çok kültürlülük’ konulu sempozyumunda dünyada ırkçılığı, İslâm karşıtlığı ve yabancı düşmanlığını değerlendirdi. Avrupa’da yaşayan göçmenlerin endişeli olduğunu belirten Gül, “Irkçılık, İslâm karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı, Avrupa’yı etkisine alan ekonomik krizle de bağlantılı olarak ciddi bir endişe kaynağı olmaya başlamıştır. Göçmenleri güvenlik, işsizlik, suç, fakirlik ve diğer sosyal sorunların ana sebebi şeklinde gösteren partilerin oy oranları artmaktadır. Irkçılık, farklı kültürler ve hayat biçimlerine dönük hoşgörüsüzlük, ne yazık ki Batı toplumlarının en müzmin hastalıklarından biridir” dedi.
Türkiye’nin güçlenen ekonomisiyle göç alan bir ülke haline geldiğini belirten Gül, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle, göç ve iltica konularında güncel şartlara cevap veren bir mevzuat oluştuğunu, yeni yasa ile münhasıran göç konusunun tüm alanlarında görev yapacak İçişleri Bakanlığı bünyesinde “Göç İdaresi Genel Müdürlüğü” kurulacağı bilgisini verdi. Gül, “Irkçılık, İslâm karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı, Avrupa’yı etkisine alan ekonomik krizle de bağlantılı olarak ciddi bir endişe kaynağı olmaya başlamıştır. Göçmenleri güvenlik, işsizlik, suç, fakirlik ve diğer sosyal sorunların ana sebebi şeklinde gösteren partilerin oy oranları artmaktadır. Halkın bu korkularına karşı, göç konusunda sert tedbirler alan hükümetler ve ona siyasi partilerin verdiği tepki de ayrı bir endişe sebebidir. Irkçılık, farklı kültürler ve hayat biçimlerine dönük hoşgörüsüzlük, ne yazık ki Batı toplumlarının en müzmin hastalıklarından biridir. Bu hastalık, toplumsal refah dönemlerinde kontrol altına alınabilse de özellikle ekonomik kriz dönemlerinde yeniden başgösteriyor” şeklinde konuştu.
5 MİLYON TÜRK HEDEF TAHTASINDA
Bu hastalığın Avrupa’da genellikle, farklı dinden olan bir gruba dönük olarak nüksettiğinin altını çizen Gül, Avrupa’da sayıları 5 milyona yaklaşan Türklerin, bu tarz ırkçı hareketlerin boy hedefi haline geldiğini, benzer şekilde Avrupa’da yaşayan diğer Müslümanların da hem nefret suçlarına hem de fiziki saldırılara maruz kaldıklarını kaydederek, çoğulcu demokrasilerde her zaman birtakım aşırı uçtaki siyasi hareketlerin olmasının mümkün olduğunu ve bu marjinal grupların demokrasinin sağladığı özgürlükleri kötü amaçları doğrultusunda daima istismar edebildiklerine işaret etti.
“İSLÂM, AVRUPA’NIN BİR GERÇEĞİDİR”
Kapsayıcı ve kucaklayıcı bir siyaset dilinin, göçmenlerin ve farklı dinî toplulukların entegrasyonu bakımından hayatî önem taşıdığını ifade eden Gül, “İslâm ve göçmenler yüzyıllardır Avrupa’nın bir gerçeğidir. Küreselleşme çağında sorunlar tek başına çözülemez. Göç, işsizlik, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, İslâmofobi ve ırkçılık gibi sorunlara kaynak teşkil eden gelir adaletsizliği, yoksulluk, küresel ısınma, savaş ve çatışmalar ile ekonomik krizlerle hep birlikte mücadele etmeliyiz. Bizler, ‘komşusu açken tok yatamayan’ bir kültüre sahibiz” dedi.
ATALAY: ASİMİLE ETMEYEREK ZENGİNLEŞECEK VE BÜYÜK ÜLKE OLACAĞIZ
Aynı programda konuşan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ise, Türkiye’nin Avrupa’daki vatandaşlara dönük entegrasyonu ve asimile olmadan kendi değerleriyle yaşamalarının uzun yıllardır gündemlerinde olduğunu dile getirerek, son dönemde yurtdışında yaşayanlara dönük yeni bir birimin kurulduğunu ve artık çalışmaların daha organize yapıldığını bildirdi. Atalay, “Ret, inkâr, asimilasyon politikalarını artık tamamen bir kenara koyarak, tarihteki yanlışlıklar varsa onları da düzelterek, yeniden bütün bu zenginlikleri nasıl bir arada yaşatacağız ve güçlü ülke olacağız, büyük ülke olacağız onun mücadelesini veriyoruz” dedi.
Türkiye’nin güçlenen ekonomisiyle göç alan bir ülke haline geldiğini belirten Gül, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle, göç ve iltica konularında güncel şartlara cevap veren bir mevzuat oluştuğunu, yeni yasa ile münhasıran göç konusunun tüm alanlarında görev yapacak İçişleri Bakanlığı bünyesinde “Göç İdaresi Genel Müdürlüğü” kurulacağı bilgisini verdi. Gül, “Irkçılık, İslâm karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı, Avrupa’yı etkisine alan ekonomik krizle de bağlantılı olarak ciddi bir endişe kaynağı olmaya başlamıştır. Göçmenleri güvenlik, işsizlik, suç, fakirlik ve diğer sosyal sorunların ana sebebi şeklinde gösteren partilerin oy oranları artmaktadır. Halkın bu korkularına karşı, göç konusunda sert tedbirler alan hükümetler ve ona siyasi partilerin verdiği tepki de ayrı bir endişe sebebidir. Irkçılık, farklı kültürler ve hayat biçimlerine dönük hoşgörüsüzlük, ne yazık ki Batı toplumlarının en müzmin hastalıklarından biridir. Bu hastalık, toplumsal refah dönemlerinde kontrol altına alınabilse de özellikle ekonomik kriz dönemlerinde yeniden başgösteriyor” şeklinde konuştu.
5 MİLYON TÜRK HEDEF TAHTASINDA
Bu hastalığın Avrupa’da genellikle, farklı dinden olan bir gruba dönük olarak nüksettiğinin altını çizen Gül, Avrupa’da sayıları 5 milyona yaklaşan Türklerin, bu tarz ırkçı hareketlerin boy hedefi haline geldiğini, benzer şekilde Avrupa’da yaşayan diğer Müslümanların da hem nefret suçlarına hem de fiziki saldırılara maruz kaldıklarını kaydederek, çoğulcu demokrasilerde her zaman birtakım aşırı uçtaki siyasi hareketlerin olmasının mümkün olduğunu ve bu marjinal grupların demokrasinin sağladığı özgürlükleri kötü amaçları doğrultusunda daima istismar edebildiklerine işaret etti.
“İSLÂM, AVRUPA’NIN BİR GERÇEĞİDİR”
Kapsayıcı ve kucaklayıcı bir siyaset dilinin, göçmenlerin ve farklı dinî toplulukların entegrasyonu bakımından hayatî önem taşıdığını ifade eden Gül, “İslâm ve göçmenler yüzyıllardır Avrupa’nın bir gerçeğidir. Küreselleşme çağında sorunlar tek başına çözülemez. Göç, işsizlik, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, İslâmofobi ve ırkçılık gibi sorunlara kaynak teşkil eden gelir adaletsizliği, yoksulluk, küresel ısınma, savaş ve çatışmalar ile ekonomik krizlerle hep birlikte mücadele etmeliyiz. Bizler, ‘komşusu açken tok yatamayan’ bir kültüre sahibiz” dedi.
ATALAY: ASİMİLE ETMEYEREK ZENGİNLEŞECEK VE BÜYÜK ÜLKE OLACAĞIZ
Aynı programda konuşan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ise, Türkiye’nin Avrupa’daki vatandaşlara dönük entegrasyonu ve asimile olmadan kendi değerleriyle yaşamalarının uzun yıllardır gündemlerinde olduğunu dile getirerek, son dönemde yurtdışında yaşayanlara dönük yeni bir birimin kurulduğunu ve artık çalışmaların daha organize yapıldığını bildirdi. Atalay, “Ret, inkâr, asimilasyon politikalarını artık tamamen bir kenara koyarak, tarihteki yanlışlıklar varsa onları da düzelterek, yeniden bütün bu zenginlikleri nasıl bir arada yaşatacağız ve güçlü ülke olacağız, büyük ülke olacağız onun mücadelesini veriyoruz” dedi.