KAPSAMHABER-Gelecekte, günümüz Türkiye’sinin tarihini yazacak olanlar bu günler için yukarıdaki başlığı rahatça kullanabilir. İktidar sarhoşluğu içerisinde olmakla itham edilen hükümeti bu sarhoşluğa itenlerin başında onların bütün icraatlarına çılgıncasına alkışlayan bir zümre gelmektedir.
Akıl sahibi insanlar yapanın kim olduğuna bakmaksızın doğruya doğru yanlışa yanlış demek refleksine sahiptir. Bu tür insanlar için doğruyu ya da yanlışı yapanın yanında veya karşısında yer almanın bir anlamı yoktur. Onlar için doğrunun ve yanlışın somut bir kıymeti vardır. İyiyi yapanı taltif ederken, yanlışı yapanı tenkit ederken hangi inanca, guruba mensup olduklarına bakmazlar.
Günümüz Türkiye’sinde bir zümre iktidarın bütün icraatlarını ölümüne desteklerken güç sahiplerine doğrularını ya da yanlışlarına gösterebilecekleri seçenekler sunmuyorlar. İktidarın akıl danışabileceği insanlar buna ihtiyaç duyulmaksızın icraatları sahiplenmeye başladıkça yapılanlara kamuoyuna hazmettirmek görevini üstlenmişlerdir. Haliyle daha önce çeşitli gurupları toplum mühendisliği yapmakla suçlarken bu gün aynı işi kendileri yapar hale gelmişlerdir.
Devlet yöneticileri için akıl alınabilecek konumda olan ulema zümresinin kamuoyuna yansıyan gurubu iktidarın icraatlarına yön vermek yerine yapılanlara topluma kabul ettirebilme çabasındadırlar. Her gün televizyon ekranlarında ve gazete köşelerinde sıkça rastlanılan akademik unvanlı kişiler, düşünürler, köşe yazarları iktidarın sivil sözcülüğüne soyunmuş vaziyettedir. Siyasilerin söylemlerine ilmi kılıflar giydirerek bunları bilim süzgecinden geçmiş uygulamalar gibi takdim etmektedirler. İcraatlarda bir sıkıntı olduğu vakit ise gemiyi ilk terk edenler onlar olur ve kendilerince çeşitli itirazlar öne sürerek konumlarını koruma telaşına girerler. Çözüm sürecinde hükümeti yalnız bırakanlar bu gurubun en çarpıcı örneklerindendir.
Yiğit Bulut üzerinden Türkiye’deki değişimi anlatmaya çalışanlar, ülkedeki omurgasızlığın hangi boyuta ulaştığını çarpıcı bir örnekle gösterebilirler. 28 Şubat sürecinde yapılanları Türkiye’nin geleceği açısından hayati adımlar olarak adlandıran bu zat, bu gün gelinen noktada Sayın Başbakan’ı atası ilan edebilecek kadar çark ederken topluma, omurgasızlıkta ulaşılabilecek en üst seviyeyi göstermekteydi. Ne hazindir ki geçmişi iyi bilinmesine rağmen bu çark etmesi sayesinde önce hükümete yakın bir televizyon kanalının Genel Yayın Yönetmeni yapılan bu şahıs son olarak Başbakan’ın Başdanışmanı görevine atanmıştır. Toplumda “Padişahım çok yaşa” sloganından öte bir şey söyleyebileceği tahmin edilmeyen Bulut’un bu göreve atanması iktidar sahiplerinin bu tür yanaşmalıklara pirim verdiğini göstermektedir.
Bu örneklerin çoğalması toplumda omurgasızlığı muteber hale getirirken Devlet kadrolarında yer edinmek isteyenler arasında da bu tür davranışların salgın haline gelmesine zemin hazırlayabilir. Ancak siyaset namelerimizi okuyan ve anlayan her devlet adamı, bu tür insanları kendilerinden uzak tutmaları gerektiğini iyi bilir.
www.kapsamhaber.com