Televizyonlar; Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nun 19 Nisan sabaha karşı 03.00 sıralarında vefât ettiği haberini verdiler. Ardından, hem görülü ve hem de yazılı basında şu ifadeler, aynı ağızdan çıkmış gibi tekrar edildi:
"Türk Einstein'ı olarak adlandırılan Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu kaldırıldığı hastahânede vefat etti." veya "Türkiye'nin Einstein'ı hayatını kaybetti." Bâzı haberlerde de ise, "Einstein lakaplı Oktay Sinanoğlu..." ifadesi geçiyor.
Türk milleti, büyük bir evlâdını, büyük bir ilim adamını, büyük bir tefekkür adamını kaybetti. Kendisine Yüce Rabb'imden rahmet, azîz milletimize de sabırlar diliyorum. Hizmetlerinin âhiret sermayesi olmasını niyâz ediyorum.
Kur'ân-ı kerîm'de Yüce Rabb'imiz; "Her nefs ölümü tadacaktır." (Âl-i İmran, 185)buyurmaktadır.
Şanlı Peygamberimiz ise: "Âlimin ölümü, âlemin ölümü gibidir" buyurmaktadır.
Bu sebepledir ki; Türk milleti olarak, kıymetli bir ilim adamımızı kaybetmenin üzüntüsü yaşıyoruz. Çünkü O, bizim, dünyâ ilim câmiasında, iftihar kaynağımız olmuştur. Hem fen sahalarındaki ilmî eserlerinin bıraktığı izlerle ve hem de bir Türkçe'ye ve Türk kültürüne âşıklık derecesinde bağlı bir fikir adamı olarak dâima hayırla anılacaktır.
Bilinmelidir ki; cemiyetleri ve bütün insanlığı ayakta tutanlar, îmân ve ilim sâhibi kişilerdir. İlim; âlim kişilerin gönüllerinden ve beyinlerinden fışkıran feyzle insanlığı aydınlatır.
Sözlerime, Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nun bir tespitiyle başlamak istiyorum. "Hedef Türkiye" adlı eserinin 281'inci sayfasında diyor ki: "Einstein'ın iki önemli kitabı vardır. Biri biliyorsunuz İzafiyet teorisi üzerine, diğeri de Yahudi tasavvufu üzerine. Çünkü, Einstein son derece dindar bir Yahudi'ydi."
"Son derece dindar bir Yahudi!.."
İşte biz, Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nu bu kadar tanıyoruz!..Ve O'nu, bu kişiye benzetiyoruz!..
Kıymetli Şâir ve Yazar Yavuz Bülent Bâkiler Bey, Yakın Plan Yayınları arasında çıkan "Sözün Doğrusu-1" adlı eserinde, "Yabancı Dille Eğitim" başlıklı yazısında şöyle diyor:
"Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, Dünya çapında meşhur olan bir ilim adamımız. Sinanoğlu, Yale Üniversitesi'nde 26 yaşında profesör oldu. Bütün Batı Dünyasının son 300 yıl içinde, en genç profesörü odur. Sinanoğlu'nun, 250 kadar milletlerarası ilmî yayını ve 8 kitabı vardır. Profesör Sinanoğlu, hâlen ABD'de, Yale Üniversitesinde 2 kürsüde ders veriyor. O, Almanya'nın ve Japonya'nın milletlerarası en yüksek ilim ödülünü almış müthiş bir Türk."
Evet; Oktay Sinanoğlu, "Einstein" falan değil, Yavuz Bülent Bey'in dediği gibi, "Müthiş Bir Türk"tür!..
Sinanoğlu, sâdece dünyada ilk defa kurulan "moleküler biyoloji" dalının ilk profesörlerinden ve "kuantum mekaniği"ne büyük katkıları olan bir ilim adamı değil, aynı zamanda, "Türkçe Giderse Türkiye gider, Bye Bye Türkçe ve Hedef Türkiye..." gibi, Türk dili ve Türk kültürünü konu eden çok kıymetli eserlere de imza atmıştır.
"Hedef Türkiye" adlı eserinin 43. sayfasında diyor ki:
"Ortaçağ sonunda bu Avrupa, bu kara cahil, yobaz, temizlikten haberleri olmayan, vebadan kırılan perîşan Avrupa'ya bilimleri öğreten Türklerdir. Matematiğin birçok dalını icat eden Türk matematikçileridir. Birçok, bir tane değil. Uluğ Bey'i bilirsiniz, "logaritma", "algoritma" lâf ve kavramlarının "El Harezmî", yâni "Harzemli"den geldiğini bilir misiniz? Batının kitapları yazıyor, ama bir türlü "Türk" diyemiyor; dili varmaz. " Arap matematikçisi El Harezmi" diyor da, sonra ekliyor, "Özbekistanlı"dır, yâni Türkistanlı. İnsaf artık. Biz, bu Batı'dan mı medet umuyoruz.
Batı'ya cebiri de, kimyayı da, gökbilimi de, ruhbilimi de biz öğrettik. Kendimizi, tarihimizden, atalarımızdan aldığımız mânevî güçle, ileriye bakarak toparladığımızı zaman Batı'ya, dünyaya, gene çok şey öğretiriz."
Oktay Sinanoğlu, aynı eserinin 72. sayfasında da şöyle diyor:
"Türk ve Müslüman ülkelerden geçiniyor Batı, Türkler bir uyansa Avrupa'nın işi bitti, Avrupa bizden yardım dilenecek...Onun için adamların niyeti "Türk" lâfını târihten silmek. Silmek için yapacağın iş bellidir: Eğitim dilini İngilizce yaparsın, bir iki nesil sonra Türkçe biter. Türkçe bitince "Türk" lâfı biter. Ne Türk kimliği kalır, ne kültürü, ne târih bilinci, ne kendi ülkülerin. Gâyet basit. Târihte misâli çok."
Kısaca; Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu budur! İnanıyorum ki, eserleri, daha nice zaman Türk nesillerini ve insanlığı ışıklandırmaya devam edecektir.
Mekânı cennet olsun! Duâlarımla!..M.Halistin Kukul/KAPSAMHABER:
"Türk Einstein'ı olarak adlandırılan Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu kaldırıldığı hastahânede vefat etti." veya "Türkiye'nin Einstein'ı hayatını kaybetti." Bâzı haberlerde de ise, "Einstein lakaplı Oktay Sinanoğlu..." ifadesi geçiyor.
Türk milleti, büyük bir evlâdını, büyük bir ilim adamını, büyük bir tefekkür adamını kaybetti. Kendisine Yüce Rabb'imden rahmet, azîz milletimize de sabırlar diliyorum. Hizmetlerinin âhiret sermayesi olmasını niyâz ediyorum.
Kur'ân-ı kerîm'de Yüce Rabb'imiz; "Her nefs ölümü tadacaktır." (Âl-i İmran, 185)buyurmaktadır.
Şanlı Peygamberimiz ise: "Âlimin ölümü, âlemin ölümü gibidir" buyurmaktadır.
Bu sebepledir ki; Türk milleti olarak, kıymetli bir ilim adamımızı kaybetmenin üzüntüsü yaşıyoruz. Çünkü O, bizim, dünyâ ilim câmiasında, iftihar kaynağımız olmuştur. Hem fen sahalarındaki ilmî eserlerinin bıraktığı izlerle ve hem de bir Türkçe'ye ve Türk kültürüne âşıklık derecesinde bağlı bir fikir adamı olarak dâima hayırla anılacaktır.
Bilinmelidir ki; cemiyetleri ve bütün insanlığı ayakta tutanlar, îmân ve ilim sâhibi kişilerdir. İlim; âlim kişilerin gönüllerinden ve beyinlerinden fışkıran feyzle insanlığı aydınlatır.
Sözlerime, Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nun bir tespitiyle başlamak istiyorum. "Hedef Türkiye" adlı eserinin 281'inci sayfasında diyor ki: "Einstein'ın iki önemli kitabı vardır. Biri biliyorsunuz İzafiyet teorisi üzerine, diğeri de Yahudi tasavvufu üzerine. Çünkü, Einstein son derece dindar bir Yahudi'ydi."
"Son derece dindar bir Yahudi!.."
İşte biz, Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nu bu kadar tanıyoruz!..Ve O'nu, bu kişiye benzetiyoruz!..
Kıymetli Şâir ve Yazar Yavuz Bülent Bâkiler Bey, Yakın Plan Yayınları arasında çıkan "Sözün Doğrusu-1" adlı eserinde, "Yabancı Dille Eğitim" başlıklı yazısında şöyle diyor:
"Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, Dünya çapında meşhur olan bir ilim adamımız. Sinanoğlu, Yale Üniversitesi'nde 26 yaşında profesör oldu. Bütün Batı Dünyasının son 300 yıl içinde, en genç profesörü odur. Sinanoğlu'nun, 250 kadar milletlerarası ilmî yayını ve 8 kitabı vardır. Profesör Sinanoğlu, hâlen ABD'de, Yale Üniversitesinde 2 kürsüde ders veriyor. O, Almanya'nın ve Japonya'nın milletlerarası en yüksek ilim ödülünü almış müthiş bir Türk."
Evet; Oktay Sinanoğlu, "Einstein" falan değil, Yavuz Bülent Bey'in dediği gibi, "Müthiş Bir Türk"tür!..
Sinanoğlu, sâdece dünyada ilk defa kurulan "moleküler biyoloji" dalının ilk profesörlerinden ve "kuantum mekaniği"ne büyük katkıları olan bir ilim adamı değil, aynı zamanda, "Türkçe Giderse Türkiye gider, Bye Bye Türkçe ve Hedef Türkiye..." gibi, Türk dili ve Türk kültürünü konu eden çok kıymetli eserlere de imza atmıştır.
"Hedef Türkiye" adlı eserinin 43. sayfasında diyor ki:
"Ortaçağ sonunda bu Avrupa, bu kara cahil, yobaz, temizlikten haberleri olmayan, vebadan kırılan perîşan Avrupa'ya bilimleri öğreten Türklerdir. Matematiğin birçok dalını icat eden Türk matematikçileridir. Birçok, bir tane değil. Uluğ Bey'i bilirsiniz, "logaritma", "algoritma" lâf ve kavramlarının "El Harezmî", yâni "Harzemli"den geldiğini bilir misiniz? Batının kitapları yazıyor, ama bir türlü "Türk" diyemiyor; dili varmaz. " Arap matematikçisi El Harezmi" diyor da, sonra ekliyor, "Özbekistanlı"dır, yâni Türkistanlı. İnsaf artık. Biz, bu Batı'dan mı medet umuyoruz.
Batı'ya cebiri de, kimyayı da, gökbilimi de, ruhbilimi de biz öğrettik. Kendimizi, tarihimizden, atalarımızdan aldığımız mânevî güçle, ileriye bakarak toparladığımızı zaman Batı'ya, dünyaya, gene çok şey öğretiriz."
Oktay Sinanoğlu, aynı eserinin 72. sayfasında da şöyle diyor:
"Türk ve Müslüman ülkelerden geçiniyor Batı, Türkler bir uyansa Avrupa'nın işi bitti, Avrupa bizden yardım dilenecek...Onun için adamların niyeti "Türk" lâfını târihten silmek. Silmek için yapacağın iş bellidir: Eğitim dilini İngilizce yaparsın, bir iki nesil sonra Türkçe biter. Türkçe bitince "Türk" lâfı biter. Ne Türk kimliği kalır, ne kültürü, ne târih bilinci, ne kendi ülkülerin. Gâyet basit. Târihte misâli çok."
Kısaca; Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu budur! İnanıyorum ki, eserleri, daha nice zaman Türk nesillerini ve insanlığı ışıklandırmaya devam edecektir.
Mekânı cennet olsun! Duâlarımla!..M.Halistin Kukul/KAPSAMHABER: