Erzurum İli Memurlar Derneği'nin(ERİMDER) organizasyonu ile Atatürk Üniversitesi Mavi Salon'da Sarıkamış Harekatı'nın 100 yılı nedeniyle tarihçi- yazar Muzaffer Taşyürek, 'Sarıkamış' konulu konferans verdi. Konferans öncesinde okutulan 99 hatimin duası yapıldı.
Sarıkamış Harekatı'nın 100 yılı çeşitli etkinliklerle kutlanmaya devam ediyor. ERİMDER, Sarıkamış şehitlerini unutmadı. Dernek üyeleri tarafından Sarıkamış'ta şehit düşen 90 bin Mehmetçik için hatim okundu. Hafız Abdulbaki Turgun'un Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından, hatim duası yaptı.
Tarihçi-Yazar Taşyürek, Sarıkamış Harekatı'nın bütün yönleriyle doğru okunup, anlaşılması gerektiğini söyledi. Sarıkamış'ta 90 bin Mehmetçiğin kahramanca düşmana karşı ve dondurucu soğuğa karşı savaştığını belirten Taşyürek,"Deniliyor ki,'Sarıkamışta 90 bin asker düşmana karşı tek kurşun sıkmadan donarak şehit oldu' bu kocaman bir yalandır. Sarıkamış'ta Mehmetçik düşmana karşı ve şiddetli soğuğa karşı amansızca savaşmıştır. Yine Sarıkamış'ta 30 bin şehit verildiğini belirten bazıları ise aşağılık kompleksiyle hareket etmekte. Çanakkale'de ve Sarıkamış'ta Mehmetçik büyük zayiatlar vermiştir. Sarıkamış savaş tarihimizde hüznün adıdır." dedi.
KAFKAS CEPHESİ KAYIPLARI VE ESİRLER
Birinci Dünya Savaşı'na giren Osmanlı Devleti'nin, Kafkasya dahil bir çok cephede onbinlerce şehit verdiğinin ve yine binlerce askerin ise başta Ruslar olmak üzere çeşitli devletlerin elinde esir olarak düştüğüne işaret eden Taşyürek, "29 Eekim1914'te savaşa giren Osmanlı Devleti, 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi'ne kadar Kafkas (Doğu), Irak, Sina, Filistin, Suriye, Çanakkale, Yemen, Hicaz, Asir, Galiçya, Makedonya, Romanya, İran ve Libya gibi I cephelerde bedeli çok ağır bir savaş yürütmüştür. Temmuz 1915'e gelindiğinde 1 milyon 943 bin 720 kişi, 1918 sonu itibariyle de 2 milyon 608 bin kişi silah altına alınmıştı. Bunlardan hasta, firar, esir ve kayıp 1 milyon 560 bin kişiye ilâveten çeşitli sebeplerden vefat eden 725 bin kişiyi de (bazı kaynaklarda 325 ya da 426 bin) eklediğimizde verilen toplam zayiat 2 milyon 285 bine ulaşır. Bütün bu zayiat içinde esir sayısının göz ardı edilemeyecek kadar yüksek olması dikkat çeker. Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı cephelerinde verdiği esirlerin toplamı (net olmamakla birlikte) 202.152 kişidir.Buna mukabil savaş sırasında Osmanlı'nın aldığı esirler 21 bin 506 kişidir. Alınan esir sayısı, esir düşen Osmanlı askerinin yaklaşık onda birine tekabül etmektedir. Kafkas cephesinin kanlı muharebelerinde toplam 200 bin kişiyi bulan zayiatın büyük kısmı esirlerdir.
GAYRİMÜSLİMLER DE SEVKİYATA KATILDI
Kafkasya cephesinde Mehmetçik savaşırken, ordu gerisindeki müslüman halkla birlikte gayrimüslimlerin hamile kadın ve çocuklar ile birlikte cephedeki askere sırtında yük ve erzak taşıdığını da sözlerine ekleyen Muzaffer Taşyürek,"Ordu Rus taarruzu karşısında Kemah-Tirebolu hattına çekildikten sonra sevkiyat hususundaki müşkülat iyice artmıştı. Bunun üzerine 3. Ordu Komutanının 1916 Eylül'ünde verdiği bir emirle 8-10 yaşından büyük çocuklardan hamile kadınlara varıncaya kadar az çok sırtında yük taşıyabilecek durumda olan herkes sevkiyata mecbur tutulmuştu. Bu şartlar altında sadece Müslümanlar değil, Rum ve Ermeni ihtilâlcilerin tahriklerine rağmen devlete bağlı kalan bölge gayrimüslimlerinin bir kısmı da kadın ve erkeklerine, hatta çocuklara varıncaya kadar gece gündüz demeden can ve mallarını feda edercesine nakliyat yapmışlardır.Karadeniz bölgesinde devlete isyan teşebbüsünde bulunan bazı Rumlar iç bölgelere göç ettirilirken, bu cemaate mensup sağduyulu vatandaşlar ordunun şiddetli yiyecek sıkıntısı içinde bulunduğu dönemlerde erzak sevkiyatı yapmaya devam etmişlerdir. " diye konuştu.
Sarıkamış Harekatı'nın 100 yılı çeşitli etkinliklerle kutlanmaya devam ediyor. ERİMDER, Sarıkamış şehitlerini unutmadı. Dernek üyeleri tarafından Sarıkamış'ta şehit düşen 90 bin Mehmetçik için hatim okundu. Hafız Abdulbaki Turgun'un Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından, hatim duası yaptı.
Tarihçi-Yazar Taşyürek, Sarıkamış Harekatı'nın bütün yönleriyle doğru okunup, anlaşılması gerektiğini söyledi. Sarıkamış'ta 90 bin Mehmetçiğin kahramanca düşmana karşı ve dondurucu soğuğa karşı savaştığını belirten Taşyürek,"Deniliyor ki,'Sarıkamışta 90 bin asker düşmana karşı tek kurşun sıkmadan donarak şehit oldu' bu kocaman bir yalandır. Sarıkamış'ta Mehmetçik düşmana karşı ve şiddetli soğuğa karşı amansızca savaşmıştır. Yine Sarıkamış'ta 30 bin şehit verildiğini belirten bazıları ise aşağılık kompleksiyle hareket etmekte. Çanakkale'de ve Sarıkamış'ta Mehmetçik büyük zayiatlar vermiştir. Sarıkamış savaş tarihimizde hüznün adıdır." dedi.
KAFKAS CEPHESİ KAYIPLARI VE ESİRLER
Birinci Dünya Savaşı'na giren Osmanlı Devleti'nin, Kafkasya dahil bir çok cephede onbinlerce şehit verdiğinin ve yine binlerce askerin ise başta Ruslar olmak üzere çeşitli devletlerin elinde esir olarak düştüğüne işaret eden Taşyürek, "29 Eekim1914'te savaşa giren Osmanlı Devleti, 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi'ne kadar Kafkas (Doğu), Irak, Sina, Filistin, Suriye, Çanakkale, Yemen, Hicaz, Asir, Galiçya, Makedonya, Romanya, İran ve Libya gibi I cephelerde bedeli çok ağır bir savaş yürütmüştür. Temmuz 1915'e gelindiğinde 1 milyon 943 bin 720 kişi, 1918 sonu itibariyle de 2 milyon 608 bin kişi silah altına alınmıştı. Bunlardan hasta, firar, esir ve kayıp 1 milyon 560 bin kişiye ilâveten çeşitli sebeplerden vefat eden 725 bin kişiyi de (bazı kaynaklarda 325 ya da 426 bin) eklediğimizde verilen toplam zayiat 2 milyon 285 bine ulaşır. Bütün bu zayiat içinde esir sayısının göz ardı edilemeyecek kadar yüksek olması dikkat çeker. Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı cephelerinde verdiği esirlerin toplamı (net olmamakla birlikte) 202.152 kişidir.Buna mukabil savaş sırasında Osmanlı'nın aldığı esirler 21 bin 506 kişidir. Alınan esir sayısı, esir düşen Osmanlı askerinin yaklaşık onda birine tekabül etmektedir. Kafkas cephesinin kanlı muharebelerinde toplam 200 bin kişiyi bulan zayiatın büyük kısmı esirlerdir.
GAYRİMÜSLİMLER DE SEVKİYATA KATILDI
Kafkasya cephesinde Mehmetçik savaşırken, ordu gerisindeki müslüman halkla birlikte gayrimüslimlerin hamile kadın ve çocuklar ile birlikte cephedeki askere sırtında yük ve erzak taşıdığını da sözlerine ekleyen Muzaffer Taşyürek,"Ordu Rus taarruzu karşısında Kemah-Tirebolu hattına çekildikten sonra sevkiyat hususundaki müşkülat iyice artmıştı. Bunun üzerine 3. Ordu Komutanının 1916 Eylül'ünde verdiği bir emirle 8-10 yaşından büyük çocuklardan hamile kadınlara varıncaya kadar az çok sırtında yük taşıyabilecek durumda olan herkes sevkiyata mecbur tutulmuştu. Bu şartlar altında sadece Müslümanlar değil, Rum ve Ermeni ihtilâlcilerin tahriklerine rağmen devlete bağlı kalan bölge gayrimüslimlerinin bir kısmı da kadın ve erkeklerine, hatta çocuklara varıncaya kadar gece gündüz demeden can ve mallarını feda edercesine nakliyat yapmışlardır.Karadeniz bölgesinde devlete isyan teşebbüsünde bulunan bazı Rumlar iç bölgelere göç ettirilirken, bu cemaate mensup sağduyulu vatandaşlar ordunun şiddetli yiyecek sıkıntısı içinde bulunduğu dönemlerde erzak sevkiyatı yapmaya devam etmişlerdir. " diye konuştu.