Kaç yaşımızda olursak olalım hep o eski bayramları anlatırız.
Eskiden daha güzeldi sanki bayramlar. Bayram gelmeden sevinci ve heyecanı sarardı daha 3-5 gün önceden… Küçükken hep böylemi olur?.. Büyüdükçe sevinci ve heyecanı kaybolur bayramların… Bizimle birlikte mi yaşlanır, bizim gibi heyecanını yitirir bayramlar?..
Bayramlar, milli ve dini duyguların, inançların, örf ve adetlerin uygulanıp sergilendiği bir zaman ve toplumda millet olma şuurunun şekillendiği, kuvvetlendiği günler olmalıdır. İçimizdeki kötülüklerin çirkinliklerin yok edildiği, sıcacık gülüşlerin, mutlu ve masum bakışların hâkim olduğu bir zaman dilimi olabilmelidir…
Belki Bayramlar bizde eskiyor… Bayramlardan kaçıyoruz… Ne olacak canım şunun şurasında altı üstü bayram işte….
Çalışanlar için iyi bir fırsat… Kaçamaklar yapılır dokuz gün boyunca… Nerelere gitsek, tatilimizi nerelerde geçirsek?.. Akrabalardan, komşulardan, tanıdığımız çevrelerden kaçmak, biraz kafa dinlemek veya demlemek için…
Artık kimse evinde oturmuyor…Çocukların el öpmeye, şeker toplamaya gittiği kapılar açılmıyor… Meselenin sosyolojik ve psikolojik taraflarını yalnız kalarak halletmiş sayarız …Bayramlar sadece dinlenmek, tatil yapmak için mi vardır? Hani nerede o eski Bayramlar?...Bayramlar, insanlar arasındaki karşılıklı sevgi ve saygının güçlendirildiği günler değil midir?.. Kucaklaşmak, daha bir yakınlaşmak, sohbet edip birbirimizin dertlerine ortak olmak kaçarak mümkün müdür?...
Bayılıyorum Abdürrahim Karakoç’un “Bayramlar bayram ola” Şiirine: Öyle güzel dizmiş ki mısralarını, her bir kelimesi mana okyanuslarından çıkan inci taneleri gibi… Yüreğimizin derinliklerine iniyor…
Nur yağan geceler, gündüzler nerde?
Neşe paylaştığım öksüzler nerde?
Dost yollar, dost evler, dost yüzler nerde?
Huzura erdiğim bayramlar hani?
İçimizi acıtıyor… Derinden bir ahhh diyesimiz geliyor…Ama kimine göre Sadece, tek başına Bayram işte!..
Kar çiçeğim solmuş kar yatağında
Can verir ırmağın dar yatağında
Arife gecesi yer yatağında
Üstüme serdiğim bayramlar hani?
Bayram karşılanırdı…Bayram gelmeden bayram heyecanı kaplardı her yerimizi. Uyku tutmasa da sabah ezanı ile gözlerimiz yerinden fırlardı…Ya şimdi… Bayramın o ruhu, manevi esintisi insanlığın üstünden serin serin geçtiğinin farkında bile değilizdir belki…
Zaman akıyor.. Akan zamanın öyle kesitleri vardır ki o kesitlerinde nice fırsatlar yaratmıştır Yüce Rabbim. Kulların titreyip kendilerine gelmelerinde kaçırılmaz fırsatlar…Tabiatta bile her şeyin bir zamanı vardır. Ekmenin ve biçmenin, yazın ve kışın, soğuk ve sıcağın vs. Zamanından önce ve sonra ki haller felaketten bir haber getirir bize.. İnsanlarda böyledir. İnsanların da her birini birer dünya olarak kabul ettiğimizde tanınan fırsat zamanlarında fıtrata uygun hal ve hareket içinde bulunmamız, bizi hem beden sağlığımız hem de maneviyatımız yönünden güçlü kılacaktır.
İnsanların birlik ve beraberliklerinde, güçlü ve zinde kalmalarında, arzu ettikleri hedef ve isteklerinde başarılı olmaları o fırsat günlerini en güzel şekilde değerlendirmekle mümkündür.
Ramazan Bayramının Türk ve İslam âlemine hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bayramınızın En güzel şekilde geçmesi dileğiyle hoşça kalın...