Bir olimpiyat organize girişimimiz daha başarısız oldu. İlk değil ve son olmayacak, kısacası yılmak yok yola devam.
Spor Bakanı’nın yapacağı bir şey yok. Talep ettik vermediler. Aslında başarısızlığa kılıf aramaya da gerek yok. Daha önce hiçbir İslam ülkesine hiçbir Arap veya Afrika ülkesine bu organizasyon teslim edilmedi. Daha ziyade gelişmiş ülkelerin yapacağı bir organizasyon diyebiliriz.
1986 olimpiyatları dışında, organize eden ülkenin olimpiyat oyunlarından kar ettiği görülmedi. Yani hükümetin amacı üç beş tane yandaş müteahhide, olimpiyat köyü, stadyum vs. yaptırarak para kazandırmak değildir. Daha doğrusu ilk sebep değildir, ülke olarak bir üst sınıfa atladığımızı yedi düvele duyurma telaşı olabilir.
Temelinde barış yatan bir organizasyonu şu ortamda zaten hak etmiyoruz. İçeride analar ağlamasın ama Suriye’ye müdahale edelim diyen zihniyete bu organizasyonu teslim etmezler.
Belki komşu ülkelerden biriyle dostluk maçı düzenlenebilir. Fakat,
İran kabul etmez.
Irak’ta muhatap belli değil.
Suriye’de daha önce yaptılar, hem Fenerbahçe’nin hem de Esed ( ya da Esad)’ in hali ortada.
Velhasıl işimiz zor. Bir başka bahara inşallah, hedef 2024. O tarihte İstanbul’da olimpiyat köyü yapılacak yer kalacağını sanmıyorum. Allah korusun, İstanbul’da bir deprem olsa çadır kuracak yer bile yok. Bunun hesabını yapamayanların elindeyiz. Rize’de arazi müsait değil. Harran gibi bir yer lazım orayı da yabancılar çoktan talan ettiler. Kabiliyet düşmanları mütekabiliyet yasasını 2012 yılında genişleterek çıkardı.
Spor bakanı, çıkış noktasında dini tören yatan olimpiyatların seçim arifesinde işin doğasına uygun olarak ‘dua edin’ twitter mesajları attı. Olmayınca ‘kına yakın’ dedi.
İspanya da aday ülkeler arasındaydı ve erken elendi. Eğitim ve Spor Bakanları ‘üzgünüz’ deyip geçiştirdi. Her olumsuzluğu lehine çevirme hastalıkları ve eskiyen yüzleri bizimkilerin sonlarını hızlandırıyor.
Ama ümitsizlik yok, çalışmalara devam edip bir sonraki sefere bu işi bitireceğiz