Günlük hayatta ne iş yaparsanız yapın, hangi mesleği icra ediyorsak edelim,
Ama mutlaka ilkeli ve omurgalı olmak durumundayız.
Hayatın kendisi bizatihi kurallar manzumesidir.
O kurallar manzumesine uygun olarak hayatımızı dizayn edersek birçok işimiz de kendiliğinden halledilmiş olur.
Yoksa bugün kazanıp, bugün harcayan ileriye dönük hiçbir planı ve programı olmayan kişilerin hayatta başarılı olmaları mümkün değildir.
Dahası yola birlikte çıktığınız arkadaşlarınızı ufak tefek nüans farkından dolayı yarı yolda bırakmak ilkesiz ve omurgasız insanların işidir.
Açıkça ihanet olmadığı sürece yola birlikte çıktığınız arkadaşlarınızı asla yarı yolda bırakmamalıyız.
Ben şahsen bu ilke üzerinde bu günlere kadar yaşadım.
Bu ilkeli yaşantımızı bundan sonra da bozmayız inşallah.
Kişilerin ilkesizliği ve omurgasızlığı artınca toplum olarak ta bozulma başlıyor.
Kişilerin ilkesizliği ister istemez mesleğine de yansıyor.
Bir terziye bir iş veriyorsunuz. Size bir süre veriyor, o süre de gidiyorsunuz verdiğiniz iş daha ele bile alınmamış. Yutkunup geri dönüyorsunuz. İki, üz, dört belki de beşinci gidişinizde iş yapılmış oluyor.
Ben bir terzi örneğini verdim. Bunun adını oto tamircisi diyebilirsiniz, saatçı, ayakkabı tamircisi, gazeteci vs. listeyi uzatabilirsiniz.
Önemli olan verilen sözün mümkünse verilen tarihte yapılmış olması lazım. Tabii olarak elde olmayan nedenlerle gecikmeler olabilir. Bunlar arızi durumlardır. Böyle arızi durumları hepimiz de hoş karşılarız.
Ama bugün git yarın gel . Yarın da olmadı öbür gün gel ilkesizliği toplumda bir sari virüs gibi yayılmaktadır. Bu da toplumun çökmesine, kişilerin birbirlerine güvensizliğine yol açmaktadır.
Günlük hayatımızda güven unsuru bana göre en önemli ilkemiz olmalıdır.
Toplumu oluşturan bireyler arasında güven kalmazsa yaşamanın bir anlamı da kalmaz.
Herkes birbirine güvensiz, kuşkulu ve tedirgin olursa o toplumun çökmesi mutlaktır.
Tüm bunların aksine eğer herkes ilkeli ve omurgalı yaşarsa, verilen sözler yerine günü gününe getirilirse toplumsal hayatta o nispette güzel olacaktır.
Hayatımızda karşımızdaki insanlara verdiğimiz güven ölçüsünde itibar ve alaka görürüz.
Eğer o güven duygusunu karşı tarafa veremez isek , bir süre sonra insanlar size güveniyormuş gibi yaparlar ama asla güvenmezler. Çünkü siz artık o güven duygusunu kaybetmişsinizdir.
Kaybedilen güveni parayla , pulla asla geri getiremezsiniz.
Toplumda rezil bir hayat sürmeye devam edersiniz.
Tekrar konu başlığına dönecek olursak.
İlkeli ve omurgalı yaşamak bize birey olarak bulunduğumuz her ortamda artı bir değer olarak karşımıza çıkacaktır.
Girdiğimiz her toplulukta o nispette itibar ve alaka ile karşılanırız.
Bu meşhur Bosch firmasının kurucusu Robert Bosch’un söylediği bir sözden rivayet edilir.
“Benim paramdan daha önemlisi onurum ve verdiğim Güvendir” demektedir.
Netice olarak”İLKELİ VE OMURGALI “ yaşamak hayat tarzımız olmalıdır.
NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE, VE DİYEBİLENE.