Eski Taraf Gazetesi yazarı Sevan Nişanyan’ın blogunda, Hz. Peygamber’e ağır hakaretler eden filmi ifade özgürlüğü olarak değerlendirmesi tepki çekmekey devam ediyor.
Nişanyan’ın tepkilere karşılık “Buna karşılık, bundan yüzlerce yıl önce Allah’la kontak kurduğunu iddia edip bundan siyasi, mali ve cinsel menfaat temin etmiş bir Arap lideriyle dalga geçmek nefret suçu değildir. ‘İfade özgürlüğü’ denilen şeyin, adeta anaokulu seviyesindeki bir test örneğidir” sözleri büyük tepkilere neden oldu.
Zaman gazetesinin Ermeni kökenli yazarı Etyen Mahçupyan, Nişanyan’ın tavrının eleştiri sınırlarını aştığını söyledi. Sosyal medyada da oldukça tepki çeken Nişanyan, yine blogundan eleştirilere cevap verdi.
5 maddelik bir yazı kaleme alan Nişanyan, “Milyon tane gerizekâlının hakaretine de uğrasam o borcu savsaklamayı doğru bulmam.” dedi.
İŞTE NİŞANYAN’IN O YAZISI:
1) Kamuya malolmuş şahsiyetlere ilişkin ileri geri konuşma hakkı, özel kişiler hakkında konuşma hakkından çok daha geniştir. Doğru düzgün yerleşik hukuka sahip olan ülkelerde bu ayrım gözetilir. Başkan Obama için “vatan haini ahlaksız herif” dersen ABD’de ceza almazsın; ama komşunun bacanağına böyle desen ödetirler. Kişiler siyasi ve sosyal önderlik rolüne soyunmuşsa, düşmanlarının da olabileceğini hesaba katmak zorundadır.
2) Kamuya malolmuş ve uzun zaman önce ölmüş şahısları alay ve aşağılamadan koruyan herhangi bir hukuk ilkesi düşünülemez. Jül Sezar’a laf sokabiliyorsan Muhammed veya İsa’ya da sokabilmen gerekir mantıken.
3) Kişilerin bundan dolayı alınıp gocunmaları sadece kendilerini ilgilendirir. Ahmet yahut Mehmet gocunacak diye kimse hakikatleri söylemekten alıkonamaz.
4) Benim söylemimden ötürü bazı kişiler veya zümreler saldırıya uğrayacak, zulüm görecek, toplumda marjinalleşecek, zulme ve hak ihlaline karşı savunmasız kalacak ise o zaman benim söylemim nefret suçunu oluşturur. Amerika’da MüslümanLARA yönelik bir hayli nefret söylemi var maalesef. Bununla mücadele etmek gerekir. Fırsatım ve gücüm olsa ben de mücadele etmek isterim. BU ÜLKEDE başörtülü Müslüman kadın lara yönelik ayrımcılık ve hakaretle, çok şükür, elimden geldiğince mücadele ettim yıllar boyunca. Etmeye devam edeceğim.
5) MüslümanLIĞA dair görüşlerim maalesef olumlu değildir. Bu görüşlerimi de istediğim ortamda istediğim dille çatır çatır ifade etme HAKKINA sahip olduğumu düşünüyorum. Ha, bu konu aslında gündemimde baş sırada yer alıyor mu? Hayır almıyor. Ayrıca insanları üzen, rencide eden sözler söylemeyi sevmem. AMA, hoşuma gitsin gitmesin eğer başka birileri, analarının ak sütü gibi helal olan ifade özgürlüklerini kullandığı için Müslüman linç güruhlarının saldırısına uğruyorsa, o zaman işin rengi değişir. O mücadelede saf tutmayı boynumun borcu bilirim.
Milyon tane gerizekâlının hakaretine de uğrasam o borcu savsaklamayı doğru bulmam.
Nişanyan’ın tepkilere karşılık “Buna karşılık, bundan yüzlerce yıl önce Allah’la kontak kurduğunu iddia edip bundan siyasi, mali ve cinsel menfaat temin etmiş bir Arap lideriyle dalga geçmek nefret suçu değildir. ‘İfade özgürlüğü’ denilen şeyin, adeta anaokulu seviyesindeki bir test örneğidir” sözleri büyük tepkilere neden oldu.
Zaman gazetesinin Ermeni kökenli yazarı Etyen Mahçupyan, Nişanyan’ın tavrının eleştiri sınırlarını aştığını söyledi. Sosyal medyada da oldukça tepki çeken Nişanyan, yine blogundan eleştirilere cevap verdi.
5 maddelik bir yazı kaleme alan Nişanyan, “Milyon tane gerizekâlının hakaretine de uğrasam o borcu savsaklamayı doğru bulmam.” dedi.
İŞTE NİŞANYAN’IN O YAZISI:
1) Kamuya malolmuş şahsiyetlere ilişkin ileri geri konuşma hakkı, özel kişiler hakkında konuşma hakkından çok daha geniştir. Doğru düzgün yerleşik hukuka sahip olan ülkelerde bu ayrım gözetilir. Başkan Obama için “vatan haini ahlaksız herif” dersen ABD’de ceza almazsın; ama komşunun bacanağına böyle desen ödetirler. Kişiler siyasi ve sosyal önderlik rolüne soyunmuşsa, düşmanlarının da olabileceğini hesaba katmak zorundadır.
2) Kamuya malolmuş ve uzun zaman önce ölmüş şahısları alay ve aşağılamadan koruyan herhangi bir hukuk ilkesi düşünülemez. Jül Sezar’a laf sokabiliyorsan Muhammed veya İsa’ya da sokabilmen gerekir mantıken.
3) Kişilerin bundan dolayı alınıp gocunmaları sadece kendilerini ilgilendirir. Ahmet yahut Mehmet gocunacak diye kimse hakikatleri söylemekten alıkonamaz.
4) Benim söylemimden ötürü bazı kişiler veya zümreler saldırıya uğrayacak, zulüm görecek, toplumda marjinalleşecek, zulme ve hak ihlaline karşı savunmasız kalacak ise o zaman benim söylemim nefret suçunu oluşturur. Amerika’da MüslümanLARA yönelik bir hayli nefret söylemi var maalesef. Bununla mücadele etmek gerekir. Fırsatım ve gücüm olsa ben de mücadele etmek isterim. BU ÜLKEDE başörtülü Müslüman kadın lara yönelik ayrımcılık ve hakaretle, çok şükür, elimden geldiğince mücadele ettim yıllar boyunca. Etmeye devam edeceğim.
5) MüslümanLIĞA dair görüşlerim maalesef olumlu değildir. Bu görüşlerimi de istediğim ortamda istediğim dille çatır çatır ifade etme HAKKINA sahip olduğumu düşünüyorum. Ha, bu konu aslında gündemimde baş sırada yer alıyor mu? Hayır almıyor. Ayrıca insanları üzen, rencide eden sözler söylemeyi sevmem. AMA, hoşuma gitsin gitmesin eğer başka birileri, analarının ak sütü gibi helal olan ifade özgürlüklerini kullandığı için Müslüman linç güruhlarının saldırısına uğruyorsa, o zaman işin rengi değişir. O mücadelede saf tutmayı boynumun borcu bilirim.
Milyon tane gerizekâlının hakaretine de uğrasam o borcu savsaklamayı doğru bulmam.