Türkiye tarihinin 50 yılını bilinçli olarak takip etmiş birisiyim. Ama son on iki yılda öyle şeyler gördüm ki komedi desen komedi değil, insanlık desen insanlık değil, dindarlık desen asla değil. Olaylara hiçbir şekilde anlam veremiyorum.
ESKİ GÜNLERDE KOMİK OLAN BİR DURUM, ŞİMDİ NORMAL
Tercüman gazetesinin yüksek tirajla yayınlandığı dönemlerden bir haber ve bir hicvi hatırlıyorum. Basının çeşitli gazeteleri ve Tercüman’da şöyle bir haber çıkmıştı: “ Kışın eczanelere ulaşılmayan yerlerde bakkallar ilaç satacak “. Bu haberi gören merhum Saadettin Çulcu “GONG” adlı mini köşesinde haberi hicvederek “ Öyleyse artık kasaplar da ameliyat yapacak” diye yazmıştı. Bu hiciv çok tutmuştu. Böyle bir durum hiç mi hiç olmayacak bir işti. Ama o zaman için.
“YENİ TÜRKİYE”’DE BUNLAR OLAĞAN HALE GELDİ
Geçen yıl Ankara Hayvanat Bahçesinde çalışan bir yandaş TÜBİTAK’ta önemli bir göreve atandı. Kamuoyunda çok tartışıldı. Ama yandaş olması dolayısı ile olacak ki, yani bütün ilimleri öğrenmiş kabul edildiğinden adam utanmadan bu önemli bilim kurumunda yer almakta beis görmedi. Belki yanılıyorum. Bana bilimsel başarılarını göndersin, özür dilemeye hazırım.
Geçen gün de bir güreş hakemi Şehir Tiyatroları Müdürlüğüne atanmış. Yönetimin mukaddes dostu Papa geçenlerde “Haram” Sarayda idi. Katil Abdullah Öcalan’ın her dediği yerine getiriliyor da Papanınki neden yerine getirilmesin. Papa üstelik devlet başkanı. Yani nasılsa ters ve aksi iş yapılıyor ya, Papa da bir papaz müftü atasa fena mı olur.
Günümüzde olan bu ters yandaş atama ve hak yeme işlemleri o zaman olsaydı merhum Saadettin Çulcu ne yazardı tahmin edemiyorum. Herhalde sıkışır ve “Ben hiciv yazmaktan vazgeçtim. Allah cezanızı versin!” derdi. Çünkü tek geçerli hak “yandaşlık hakkı” olmuş.