İslam’ın, insanlığa öğrettiği ve Müslümanlarda bulunmasını istediği güzel sıfatlardan biride, Edep ve Hayâ duygusudur. Edep ve Hayâ, İslam ahlakının özü ve imanın bir parçasıdır. Dinimiz de edep ve hayâ sahibi olmak, aynı zamanda saygı-sevgi, nezaket, hoş görü, adalet ve dürüstlük gibi güzel vasıflara sahip olmayı da beraberinde getirir.
Terbiye, utanma duygusu, güzel ahlak ve toplum töresine uygun davranış anlamına gelen Edep, insan için büyük bir meziyettir. Edep, insanın kusurları ve hatalarını örten giydiği elbiseye benzetilmiş, elbise insanın mahrem yerlerini örttüğü gibi edep, yani utanma duygusu ise kişinin kusur ve hatalarını örter, ona üstün saygınlık kazandırır. Utanma duygusunu kaybolan insan hayvanlaşır, böyle bir fertlerden oluşan toplum ise, soysuzlaşır. Çünkü utanmak, insanlara has bir haslettir. Hayvanlar için böyle bir şey söz konusu değildir. Günümüzde kimi gençlerin toplumun hassasiyetini dikkate almadan açıkça sarmaş dolaş öpüşmeleri, edep ve iffetlerini kaybedişlerinin bir yansımasıdır. Hz. Mevlana ise, “Âdemoğlu şayet edep ve hayâdan yoksun ise, insan değildir. Çünkü insanla hayvan arasında gerçek fark edepten ibarettir”der. Kültürümüzde bu ve benzeri edep dışı davranışlara,“Edep yahu- Utan, Edebini takın,” sözü, terbiye ve ahlaktan yoksun böyle kişiler için söylenmiştir. Hz. Mevlana’nın, “Âdemoğlu şayet edep ve hayâdan yoksun ise, insan değildir. Çünkü insanla hayvan arasında gerçek fark edep- terbiyeden ibarettir,” tanımlaması anlayana oldukça anlamlıdır.
Bu bakımdan bir baba ve anne’nin dünya’da öncelikle evlatlarına verecekleri en kıymetli şeyi, güzel terbiye ve eğitimdir. Çünkü edep ve terbiyeli olmayı küçükler büyüklerinden alır onlardan öğrenir ve onları taklit eder. Nitekim Sevgili Peygamberimiz,“Hiçbir baba evladına, güzel terbiyeden daha üstün bir miras bırakamaz… Kişinin çocuğunu terbiye etmesi, sadakadan daha hayırlıdır… Çocuklarınızı güzel terbiye ediniz.”(Tirmizi. İbni Mace, Edeb) buyurarak, terbiyenin önemine işaret etmiştir. Kısaca insan, toplum içinde yaşadığından edep ve ahlaktan kopuk yaşamadığı gibi, dinin kendisine yüklediği ahlak ölçülerine de uymak durumundadır. Burada söz konusu olan edep, İslam’dan kaynaklanırsa bir anlam ifade eder. Çünkü İslam’ın getirdiği ahlak anlayışı hiçbir din ve hiçbir sistemde yoktur. İnancımıza göre Edep insanın ruhudur…
Allah Kur’an’da, Peygamberimize hitaben, “Resülüm, sana vahye dilen kitabı oku ve namazı kıl. Namaz hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar.”(Ankebut 45) Sevgili Peygamberimiz ise, “Her dinin bir ahlakı vardır, İslam’ın ahlakı edep ve hayâdan ibarettir. Hayâ imandan bir şubedir… Hayâsı olmayanın imanı yoktur…”(Buhari. İbni Hıbban) buyurarak hayâ ve edebin imanla bağlantısı ve insanı kötülüklerden alı koymada güçlü bir unsur olduğunu vurgulamıştır. Hz. Mevlana, bunu şöyle dile getirir.“Hani kerem, hani ayıp örtücülük, nerde Hayâ, Yüz binlerce ayıpları örterdi Enbiya...
Hayâ’ya gelince: Çekingenlik, ar ve utanma olarak tanımlanan hayâ, İslam ahlakının özü ve imanın da bir parçasıdır. Hayâ, yani utanma duygusu, insanı diğer canlılardan ayıran özelliklerin başında gelmektedir. Allah Kuran’da, Peygamberimize hitaben, “Kitaptan sana vahyolunanı oku, namaz kıl. Namaz hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar,”(Ankebut, 45)buyurmaktadır. Sevgili Peygamberimiz,“Her dinin bir ahlakı vardır, İslam’ın ahlakı edep ve hayâdan ibarettir... Eğer utanmıyorsan dilediğini yap… Hayâ imandandır,” buyurarak ar ve utanmanın imandan kaynaklandığı, insanı tüm kötülüklerden alı koymada güçlü bir unsur olduğuna vurgu yapmıştır.Hz. Ebubekir ise, “Hayâsız-utanma duygusu taşımayan insanı toplum içinde çıplak oturan kimseye benzetir.”
Hz. Ali, Hayâ duygusu kaybolan kimsenin kalbi ölür derken, Mehmet Akif, “Hayâ sıyrılmış inmiş, öyle yüzsüzlük ki her yerde- Ne çirkin yüzler örtermiş meğer bir incecik perde,”der. Namık Kemal ise, “Irz ve namus hissi taşımayanlar, millet ve vatan hissi de taşımaz,”diye tanımlar. Kısaca bilindiği gibi,özgürlük ve eğlence perdesi altında neslimizin imanı, mukaddesatı ve ahlaki değerleri yıpratılarak benliğinden uzak, gayesiz, davasız ve şuursuz hale getirmeye çalışılmaktadır. Şer güçlerin milletimizin tarihi, mukaddesatı, iffeti, ibadeti ve kutsallarına yaptığı hücuma karşı vatanperver insanımız, ülkemizi sarsan bu ahlak erozyonu karşısında İslam iman ve ahlakının mücadelesini vermektedir. Allah, İslam yolunda mücadele edenlerin yar ve yardımcısıdır. Allah’a emanet olunuz.