Din tacirlerinin ve istismar zihniyetinin vesayetinden kurtulamadık, vesselam. Bizim tarihi çizgimiz hep böyle süregeldi. İkinci Osman, 1622 Üçüncü Selim, 1808 İkinci Abdulhamit, 1909 Rahmetli Adnan Menderes, 1961 yıllarında hep “askeri vesayet” ve “kalemiye ve ulama” vesayeti basitçe söyleyesek aydın zihniyeti tarafından siyasten katledilerek şehit edildiler. Padişahlarımızın “nasıl ebediyen yaşatılacağı” değil de “ nasıl öldürüleceği” konusunda fetva veren zihniyet yani “ulama” zihniyeti, Hazreti Muhammed’in makamında oturan bir ulu şahsiyetin kanı akıtılmadan boğularak öldürülmesi yönünde fetva veriyor ise bizim sorunumuzun “din zihniyetinde” olduğunu anlatmak ve benimsetmek için daha ne kadar zaman bekleyeceğiz? Burada bir “İslam paradigması” sorunu yani “İslami değerlerin ne olduğu” sorunu yok mudur? Sorun halen sürmektedir.
BATI DÜNYASI HİRİSTİYAN AHLAKİ DEĞERLERİNİ
BENİMSEYEN SERMAYE İLE KALKINDI
Soruyu şöyle soralım: İslam ahlakını temel alan bir evrensel İslam sermayesi değerleri var mıdır?
Arap petrol sermayesi, Güneydoğu Asya ve Türkiye İslam davası güden sermaye hepsini bir araya getirdiğinizde ortaya çıkan manzara ibret vericidir: Bir kısmısı İngilizlerin kurduğu aşırı şii mezhebi (gulatı şia) temelli olup İngiliz vatandaşı olan İsmail Ağa Han gibi Hazreti Muhammed’in soyundan gelen Ebu Lehep hükmünde ibret verici örneklerdir. Yıllık geliri 500 doları ulaşmayan yoksul İslam ülkelerindeki müritleri “bedeni ağırlığınca zekat altını” ödemektedirler. Böylesi bir sermayenin ve temsil ettiği İslami değerlerin batı dünyasında nasıl bir “İslam imajı” yaratacağını varın siz düşünün.
Türkiye’de İslami sermaye 2010 yılından sonra gerçek yüzünü göstermiştir. Dışarda laik ve içerde İslami bir falsolu din yaşantısının içindedilrer. İslam topraklarını asırlardır sömürüp kemiren batılı abilerinin yolunu izleyen uşak kafalı ve bağımsız düşünemeyen hiçbir İslami ahlaki değerleri olmayan zümre oldukları ortaya çıktı.
Ama o batı dünyası bugün Erasmus ve diğerleri gibi bir papazın adını taşıyan değerleri yüceltmekte ve hristiyanlık dini aracılığıyla dünyayı nasıl sömüreceklerini planlayıp uygulamaktadır. İslam dünyası ise İslam dini tacirleri aracılığıyla sömürülmeye alet edilmektedir.
Bize düşen zihniyet ihraç etmek değil. Zihniyeti yaşamaktır. Hani din istismarcılarının çok sık kullanıp da yapmadığı hal dili (lisanı hal) var ya, işte o. Lisan dili değil.
Allah’a teslimiyet Allah adına yapmak ise neden Allah adına sorumluluk üstlenenler Allah adına olumsuzluk, zalimlik, vahşet üretirler? Sorumsuzluk, yobazlık, istismar, kadın ve çocuk istismarı, hijyen dışı yaşam, riya, sahtekarlık, terör ve saldırı, ahlaki değerlere aykırılık hep “din hizmetçilerinin” sıfatıdır. Saymaya devam edelim mi? Toplu dilencilik, hırsızlık.
O zaman tekrar başa dönmek gerekiyor.
17 bin dolara Mekke Kempinksi de hac ve umre programlarına da bu gözle bakıyoruz. Bunlarda ne din ne de ahlaki değer vardır. Profesör bilmem ne eşliğinde yapılan Kempinski’de konaklayarak hac ve umre yapmak. İnanamıyorum. Mübarek Kabe’ye kaç metre mesafede bu Amerikan sermayesinin otelleri. Atalarımız o mübarek yere yukardan bakılmaz diyerek saygı ve tazimi yüceltmişler ve Medine’ye kadar giden tren yolunu da uzağa koyup rayları da pamukla sarmışlardı. Gürültüden rahatsız olmasın Peygamber Efendimiz diye. İşte bu bir Türk-İslam ahlaki değeridir.
ATALARIMIZA LAYIK BİR İSLAM RUHU TAŞIYALIM
Şimdi atalarımızın yolundan gittiğini söyleyen bir sürü hacı, prof. titirli ibret verici kişilikler 10-30 bin dolar arası Hac ve Umre turları operatörleri gibi profesyonel şirketlerin elinde İslami değerleri yok ediyorlar. Bunlarda utanma, insaf var mıdır? İslamın şartı beş, altıncısı insaf demiş atalarımız. Bunların dini ikbal dinidir. Tacirlerin İslamı diye bir yolun yolcusudurlar.
Hazreti Muhammed’in tacir olduğunu söyleyerek onu aşağılamak isteyen batılı araştırmacılar türdeşleri olup benzeşirler. Gırtlaklarına kadar İslam’dırlar. Vatanları yoktur, din satanlar gibi.
BUNLARIN ATALARI PADİŞAHIN NASIL YAŞATILACAĞI DEĞİL DE
NASIL KATLEDİLECEĞİ ÜZERİNDE KAFA YORMUŞLARDI
Bunlar devşirmedir. Türk Milleti’nin İslam’ı değil de sermaye değerlerinin ülkesi olmayan İslam zihniyetinin esiridir. Bunlara acıyor ve üzülüyorum.
İngiliz papazı Thomas Moore (1478-1535) ikinci kez evlenmek isteyen İngiltere kralına direnmiş ve kafasının kesileceğini anlayan kızı “babacığım bir kez de olsa hristiyanlığın kuralını kaldır” deyince “bir kez ile bin kez arasında bir fark yoktur” diye cevap vermişti. Şimdi bu hocaefendilerden isteyelim: Siz bizden daha fazla müslüman olun. Ama lütfen İslami değerleri alaşaüı etmeyiniz. Yazık oluyor.