Sevgi, insanın yaratılışında var olan ve insani ilişkilerde çok önemli yeri olan bir duygudur. İslam, sevgiyi toplumsal hayatın gelişip güçlenmesinin vazgeçilmez şartı kabul ederek, bütün Müslümanların kardeş olduğunu ilan etmiş ve kardeşler arasında güçlü bir bağın kurulmasını ön görmüştür. Dinimizde sevgi, imanla bağlantılı görüldüğünden, Müslümanların birbirini sevmeleri imanın alameti olarak kabul edilmiştir. İşte Rabbimizin bize verdiği bu nimeti sayesinde ailemiz, çocuklarımız, ana- baba, çevremiz ve tüm Müslümanları sever, ilişkilerimizi de yine sevgi ile kurar ve güçlendiririz. Bu durum Kur’anda şöyle haber verilir. “Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz Allah, kalplerinizi bileştimişti de onun sayesinde kardeşler olmuştunuz…” (Ali İmran,103 )
Yüce Rabbimizin bu uyarısı oğrultusunda, Fert ve toplum seviyesinde sevgi, hoşgörü ve İslam kardeşliğinin en güzel örneği, Sevgili Peygamberimiz döneminde ilk Medine İslam devletinde yaşanmış, sonraki dönemlerde aralıklarla kurulan İslam devletleri, bu sevginin aynası olmuşlardır. Bu bağlamda İslam, sevgi olmadan imanı kabul etmez ve insani ilişkilerini sevgiye dayalı olarak kurarken, davranış ve ilişkilerinde sevgiyi zorunlu kılar. Çünkü Sevgi ve saygı temeline dayalı olarak kurulan dostluklar aynı zamanda toplumu birbirine bağlayan bir bağ görevi görür. Bu durumu Sevgili Peygamberimiz, şöyle açıklamıştır. “Allah’a yemin ederim ki, İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de gerçek anlamda iman etmiş olamazsınız… Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda Selamı yayın… Küçüklerimize sevgi ve şefkat, büklerimize saygı göstermeyen bizden değildir... Sevmeyen ve sevilmeyende hayır yoktur.”(Müslim- Tirmizi)
İslam inancında öncelikle Allah’ı her şeyden daha fazla sevmeyen kişi, O’na hakkıyla inanmış kabul edilmez. Çünkü insanlar üzerine ilk farz olan, Allah’ı tanımaktır. Allah’ı tanıyan insan, O’na iman eder, O’nu her şeyden daha fazla severek tazimle itaat eder. Allah’ın emir ve yasaklarına uymamak veya onları hafife alıp alay konusu yapmak kişiyi İslam dairesinden çıkarır. Allah bütün kullarını sever, ancak Kur’anda Allah’ın özellikle sevdiği kulların inanan ve itaat edenler, sabreden, tövbe eden, temizlenen ve iyilikte bulunanlar diye sıralanmaktadır. Nitekim yukarıda işaret edildiği gibi Sevgili Peygamberimiz, Medine İslam medeniyetinin temelini, iman, ahlak, sevgi, saygı, kardeşlik, hoşgörü, hürriyet, adalet ve eşitlik gibi manevi değerler üzerine atmıştır. Bu yönüyle İslam medeniyeti, sevgi medeniyeti olarak tarihteki şerefli yerini almıştır.
Yaşayanların takdir ettiği gibi, sevgi, saygı, hoş görü insanın gönlüne huzur, kalbine ferahlık verir. Çünkü Müslüman, insanı Allah’ın yarattığı kul olduğu için sever ve ona değer verir. Günah ve isyanla kalpleri katılaşarak sevgiden uzaklaşmış dindaşlarına karşı İSE güler yüz, şefkat ve merhametle acıyarak yaklaşır, ayağına diken batmış bir varlık gibi, ruhunu kanatan o dikenden kurtarmaya çalışır. Eğer bir Müslüman, din kardeşine ayrımsız sevgiyle kucaklayamıyorsa, onun Allah’a karşı olan sevgisi ve Allah tarafından sevilen bir kul olması şüphelidir. Dolayısıyla iyi bir Müslüman, Sevdiğini Allah için sevmek, sevmediğini Allah için sevmemek kadar, verdiğini Allah için vermek, vermediğini Allah için vermemek de kişinin mükemmel bir imana sahip olduğunu gösterir.
Din kardeşini Allah için seven bir Müslüman, bütün inananların kardeş olduğunu düşünerek onları sevmeli, kendisi için arzu ettiği şeyleri onlar için de istemelidir. Müslümanlar birbirini sevmedikçe gerçekten iman etmiş sayılmazlar. Onun için bütün Müslümanlara değer verilmeli, onların dokunulmaz haklarına saygı gösterilmeli, kendilerine hayır dua edilmeli ve iyiliğini istemelidir. Kusurları görülürse onu çevreye yaymayıp örtmeye çalışılmalı, kin ve haset gibi hisleri gönlünden söküp atmalıdır.
Dinimizin tüm bu tavsiyelerine rağmen birbirimizi neden sevemiyor, kardeşçe yaşayamıyoruz? Yüce Allah ve Sevgili Peygamberimizin bu konudaki emirlerine uyup hayatımıza uygulamış olsaydık, bir birimizi içten sever kadeşçe yaşardık. “Müslümanlar kadeştir,” ayetini sanki Müslümanlar birbirlerine düşmandır, gibi algılayıp birbirimize öyle davranıyoruz. Peygamberimiz, “iman etmedikçe cennete giremezsiniz, bir birinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız,” hadisini ısrarla görmezden gelmekte ve bir birimizin kuyusunu kazmaktayız! Allah’a emanet olunuz.