Hırvat ve Sırplar “Türk” der Boşnaklara. Niye mi? Çünkü ölesiye bağlılardı Osmanlı’ya. Çünkü İslamiyet’in nuru vardı gözyaşlarında. Çünkü kanlarıyla değil belki ama Türk’tüler “canlarıyla”. Başka zulüm sebebi var mı Türk olmaktan âlâ? Kimsesiz bıraktılar Boşnakları. Ardından topladılar silahlarını. Nihayet bekledikleri zaman geldi pusuda bekleyen Sırpların. Birer birer parçalanıyordu toprakları Yugoslavya’nın. Kim engel olabilirdi şimdi kanla süsledikleri Büyük Sırbistan hayaline? Kim direnebilirdi Avrupa’nın en büyük ordularından birine? Kim dur diyebilirdi ihanetle ve nefretle beslenen vahşetlerine? “Aliya!”diye cevap verdi bir ses, haykırarak… Aliya İzzetbegoviç… Canıyla Türk olanlardandı o da. Osmanlı’nın yetim kızına, Bosna’ya sahip çıkandı. Hz. Ali’nin cesaretini taşıyandı. Direnilemez denilene direnip, imkânsız sanılanı başarandı. Bağımsız Bosna-Hersek’in ilk cumhurbaşkanıydı. Sosyalizm ve faşizm arasında ruhunu kaybeden gençlere, fikirleri ve eserleriyle İslamiyet’in ruhunu aşılayandı. Gönüllerde artık bir fatih daha vardı. Bosna mücahitleri, liderlerine Hz. Ebu Bekir sadakatiyle bağlı, içlerinde Hz. Osman’ın güzel ahlakı: Savaşacaklardı! Yüzyılların biriktirdiği Haçlı kinine karşı, imkânsız sanılana karşı, çileye karşı fedakârlığın ve cesaretin yanında “Türk” olarak savaşacaklardı!1992… Bosna Savaşı başladı. Söndürülmüş umutlar, yakılmış şehirler, yıkılmış camiler, akıl almaz katliamlar… Bir milyonu geçen mülteci… Yüz binlerce şehit verdiğimiz bir “soykırım”ın adı oldu Bosna Savaşı. Yüz binlercesine de reva görüldü işkencelerin en ağırı…
Kapsam
20 Mayıs 2016 - 15:14
Güncelleme: 25 Temmuz 2016 - 18:25
Bosna Minarelerinden Feryatlar Yükselirken
Hırvat ve Sırplar “Türk” der Boşnaklara. Niye mi? Çünkü ölesiye bağlılardı Osmanlı’ya. Çünkü İslamiyet’in nuru vardı gözyaşlarında.
Kapsam
20 Mayıs 2016 - 15:14
Güncelleme: 25 Temmuz 2016 - 18:25