Şahsiyet anlamında hiçbir insan diğerinin aynı olamaz. Her insanın kendine münhasır özellikleri vardır. Her insan başka bir alem ve başka bir dünya olarak islam’da yer bulur. . Allah insanı, kendini geliştirebilme özelliği vererek imtiyazlı hale getirmiştir.
İslam’a göre insan bir cemiyet halinde, milletler dahilinde yaşarlar. Onların kalplerinde iman gereği içinde bulundukları cemiyetin sorumlulukları vardır. Allah insanların kalbine çevresinden de sorumlu olma duygusunu yerleştirmiş, buna göre akıl da vermiştir. Kişi mensup olduğu dinin ve milletin değerleriyle şekillenir ve şahsiyet sahibi olur.
Dünyanın kompradorları veya emperyalistleri tarafından emir ve kumandalarla yönetilen ve sömürülen insan maniple edilip bir kalıba sokularak şekillendirilemez. İnsan bir sürü değildir. Ancak insanı bir sürü gibi gören zihniyetlere İslam şiddetle karşı çıkar. Müslümanların ise insanları insanlaığından çıkararak sürü olmalarını arzu eden bütün emperyalizme ve sömürü odaklarına karşı cihed edilmesini savunur. “Öyle ise kâfirlere itaat etme, onlara karşı bu (Kur’an’la) büyük bir mücadele ver.” (Furkan,52)
İslam cemiyetinde şahıs, bir sığıntı gibi, bir kambur gibi, bir eşya gibi ve sadece birey olarak kendisini kurtarma çabasından ziyade, kendi sorumluluğunu toplum sorumluluğuyla aynı oranda hissederek hayvandan daha aşağı (Efsali Safilin) olmaktan kendisini kurtarır. İnsan bütün bunları yaparken, toplum içerisinde tüm davranışlarını ve alışkanlıklarını bir büyük modelden alır ancak. Müslüman’ın en büyük modeli Hz. Peygamber (s.a.s.)’dir.
İnsanı insan yapan ve kemale ve fazilete erdiren özellik, onun şahsiyetidir. Şahsiyet, nasıl solundaki sayı silinince sıfırlar bir anlam ifade etmiyorsa, kişilik ve şahsiyet olmadan bu faziletler de bir anlam
Aklın güzelleşip değer hâline gelmesi, doğruyu eğriden, hakkı batıl dan, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayırt edebilecek seviyeye yükselmesi toplum dâhilinde ki rol modellerle, eğitim ve çevre faktörüyle mümkün olabilmektedir. Şahsiyet, daha küçük yaşlardan itibaren içinde yaşanılan toplumun değer yargılarını benimsemesiyle şekillenir. O değer yargılardan nelere sahibiz? Aslında nelere sahip olmalıyız? Ülkenin milli eğitim politikasını hazırlayanlar, yönlendirenler, yazanlar bu soruların cevabını vererek içinde yaşadığımız toplumun aynı zamanda geleceği de şekillendirecek gençlerin eğitileceği sistemi ona göre şekillendirmelidir. Günlük politikalarla, çürümüş ve kokuşmuş eğitim sistemleriyle insan eğitilmez; gelecek şekillenmez.
2023-2035-2053-2071 tarihleri Türk milletinin zaferden zafere koşacağı kızıl elmalar olarak kabul ediliyorsa buna göre milli eğitim politikaları acilen değiştirilmelidir. Türk ve İslam ruhuna uygun şahsiyetli insanlar meydana getirilmesi sağlanmalıdır. Aksi takdirde yukarıda belirttiğimiz gibi her geçen gün etrafımıza örülen ve bizlere zindan hayatı yaşatmaya çalışan emperyalizme ve Türk-İslam düşmanlarına karşı uyanık tek bir adam bulmamız mümkün olmayacaktır.
İslam’da şahsiyet ve kişilik, insanı insan yapan önemli bir süreçtir.KAPSAMHABER/R.Çağlar
İslam’a göre insan bir cemiyet halinde, milletler dahilinde yaşarlar. Onların kalplerinde iman gereği içinde bulundukları cemiyetin sorumlulukları vardır. Allah insanların kalbine çevresinden de sorumlu olma duygusunu yerleştirmiş, buna göre akıl da vermiştir. Kişi mensup olduğu dinin ve milletin değerleriyle şekillenir ve şahsiyet sahibi olur.
Dünyanın kompradorları veya emperyalistleri tarafından emir ve kumandalarla yönetilen ve sömürülen insan maniple edilip bir kalıba sokularak şekillendirilemez. İnsan bir sürü değildir. Ancak insanı bir sürü gibi gören zihniyetlere İslam şiddetle karşı çıkar. Müslümanların ise insanları insanlaığından çıkararak sürü olmalarını arzu eden bütün emperyalizme ve sömürü odaklarına karşı cihed edilmesini savunur. “Öyle ise kâfirlere itaat etme, onlara karşı bu (Kur’an’la) büyük bir mücadele ver.” (Furkan,52)
İslam cemiyetinde şahıs, bir sığıntı gibi, bir kambur gibi, bir eşya gibi ve sadece birey olarak kendisini kurtarma çabasından ziyade, kendi sorumluluğunu toplum sorumluluğuyla aynı oranda hissederek hayvandan daha aşağı (Efsali Safilin) olmaktan kendisini kurtarır. İnsan bütün bunları yaparken, toplum içerisinde tüm davranışlarını ve alışkanlıklarını bir büyük modelden alır ancak. Müslüman’ın en büyük modeli Hz. Peygamber (s.a.s.)’dir.
İnsanı insan yapan ve kemale ve fazilete erdiren özellik, onun şahsiyetidir. Şahsiyet, nasıl solundaki sayı silinince sıfırlar bir anlam ifade etmiyorsa, kişilik ve şahsiyet olmadan bu faziletler de bir anlam
Aklın güzelleşip değer hâline gelmesi, doğruyu eğriden, hakkı batıl dan, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayırt edebilecek seviyeye yükselmesi toplum dâhilinde ki rol modellerle, eğitim ve çevre faktörüyle mümkün olabilmektedir. Şahsiyet, daha küçük yaşlardan itibaren içinde yaşanılan toplumun değer yargılarını benimsemesiyle şekillenir. O değer yargılardan nelere sahibiz? Aslında nelere sahip olmalıyız? Ülkenin milli eğitim politikasını hazırlayanlar, yönlendirenler, yazanlar bu soruların cevabını vererek içinde yaşadığımız toplumun aynı zamanda geleceği de şekillendirecek gençlerin eğitileceği sistemi ona göre şekillendirmelidir. Günlük politikalarla, çürümüş ve kokuşmuş eğitim sistemleriyle insan eğitilmez; gelecek şekillenmez.
2023-2035-2053-2071 tarihleri Türk milletinin zaferden zafere koşacağı kızıl elmalar olarak kabul ediliyorsa buna göre milli eğitim politikaları acilen değiştirilmelidir. Türk ve İslam ruhuna uygun şahsiyetli insanlar meydana getirilmesi sağlanmalıdır. Aksi takdirde yukarıda belirttiğimiz gibi her geçen gün etrafımıza örülen ve bizlere zindan hayatı yaşatmaya çalışan emperyalizme ve Türk-İslam düşmanlarına karşı uyanık tek bir adam bulmamız mümkün olmayacaktır.
İslam’da şahsiyet ve kişilik, insanı insan yapan önemli bir süreçtir.KAPSAMHABER/R.Çağlar