Ortadoğu Gazetesi yazarı Doç.Dr.Ruhi ERSOY "Kod Adı Koz" filmini değerlendirdi.
Geçtiğimiz hafta sonu Ankara'da Galası Melih Gökçek'in ev sahipliğinde gerçekleştirilen "Kod Adı Koz" adlı bir sinema yapımı vizyona girdi. Aslında Melih Gökçek adının duyulduğu yerde acaba bunun altında ne var sorusunu sormamak içten bile değil.
Melih Gökçek'in 17/25 sürecine karşı Esenboğa'da başlatılan algıyı sinema salonlarına taşıma girişimi yeni bir taktik girişimi olarak görünmektedir. Seçim öncesi mağduriyeti kitleselleştirmek ve toplumsal hafızaları kaşıyarak sözde mağduriyeti hatırlatıp ona karşı direnen sözüm ona kahramanı yeniden gündeme getirmek temel amaç olarak görülmektedir. Söz konusu bu alt yapı üzerinden de gündemde olan başkanlık sisteminin zaruretine dair önemli bir propaganda yapma girişimi de hayata geçmiş olacaktır.
Evet nasıl ki 17/25 olaylarının mağdur algısı yaratma sürecinde Esenboğa organizasyonunun ev sahipliğini yapan Melih Gökçek şimdi de söz konusu sinema filminin ev sahipliğiyle gündeme geldi. Uzmanlık alanı siyasal manplasyon olan Melih Gökçek'in bu girişimine benzer geçmişte neler yaptığını merak edenlere onun korkulu rüyası, en çok davalık olduğu deşifrecisi Gazetemizin önemli yazarı Yıldıray Çiçek Bey'in yazılarını tavsiye ederim.
Çok yakında sinema salonlarına belediye otobüsleriyle kenar mahallelerden vatandaşlar taşınacak, biletler AKP havuzu sponsorluğunda kombine olacak ve izleyici vatandaşımızın ellerini de büyük boy patlamış mısır verilerek "vay anasını be, demek Tayyip abimize böyle yapmışlar ha görürler onlar duygusuyla" miting meydanlarının altyapısı sinema salonlarında bir kurgu üzerinden hazırlanmış olacak. Söz konusu bu durum memleketin her yerinde yaşanacak kanaatindeyiz hatta AKP aday adayları sinema salonlarına adam taşıyarak puan toplamaya bile çalışabilirler.
Oysa gelişmiş demokrasilerde özgün sanat eserlerinin yaratılması, ancak sanatçının özgür olduğu ortamlarda gerçekleşebilir. Kendisini özgür hissetmeyen ya da muhalefet ettiğinde dışlanan veyahut da iktidara yanaştığında ödüllendirilen sanatçının sipariş üzerine ortaya koyacağı ürünler sanat tarihimiz içerisinde asla makbul bir yer edinemeyecektir. Bu bağlamda sinema-TV sektörünün de gerçekleri çarpıtmak, algıları yönetmek amacına yönelik güdümlü bir sürecin içerisine düşmesi, kendi kendini imhaya yol açacaktır.
Son günlerde gösterime giren "Kod Adı: K.O.Z." adlı filminin de 17-25 Aralık sürecini medya aracılığıyla aklama gayretinin bir ürünü olduğu açıkça görülmektedir. On üç yıllık iktidarı süresince aynı yolda yürüdükleri, birlikte yol aldıkları, aynı yağmurlarda ıslandıkları Türk milletinin hafızasında canlılığını korumaktayken birlikte çamura batan AKP, birlikte yol yürüdüğü yapı üzerinden çamura yatmak suretiyle kendini aklama çabasına girmiştir. Kirli çamaşırları ortalığa çıkan AKP, iktidar gücünü de kullanarak başkanlık tartışmaları sürecinde algıları medya aracılığıyla şekillendirmeye giriyor.
Güdümlü sanat üretmeye ve bu bağlamda para kazanmaya, kendini pazarlamaya çalışan sözde sanatçılar da bu yaklaşıma uygun üretimlerini sergilemeye çalışıyor.
Kod Adı: K.O.Z. üzerinden bir okuma yapacak olursak, bu film üzerinden AKP döneminin bütün karanlık olaylarının müsebbibi olarak göstermeye çalıştığı bir kesimi suçlayarak bir epik kahraman yaratmaya çalışılmıştır.
Öte yandan; Türk milliyetçilerinin 2023 hedefi gibi, bin yıllık kardeşlik söylemini de aşırmak suretiyle, Türk milletine özgü sembol ve değerleri benimser gibi görünenler, Akkurt ile Bozkurt'un farkını da bilemediklerinden giydikleri postun yanlışlarını gölgeleyeceğine inanıyorlarsa yakın zamanda bu yanılgılarıyla yüzleşmek durumunda kalacaklardır.
Türk siyasal hayatına ve dünya kamuoyuna dün gömlek değiştirerek girdiklerinde yanlarında bulunanların bugün kaç tanesi vardır. Tıpkı dünkü yaklaşımla yenilenme ve Yeni Türkiye söyleminin devlet kurumlarını parti teşkilatı hâline getirme hedefi olduğu da gün gibi aşikârdır.
Şu bilimsel gerçeği de hatırlatmak gerekirse;
Yazılı kültürün içselleştirilmediği, sözlü kültür kodlarının varlığını sürdürdüğü toplumlarda anlatılar, dinleyiciler üzerinde gerçeklik algısına yol açar veya gerçek olmadığı bilinen olaylar dinleyici üzerinde gerçekmişçesine etki bırakır. Ancak Türk milleti masal kurmacası ile destan gerçekliğini iyi bilmektedir. Masallarda iyilerin kazandığı, kötülerin kaybettiği ve cezalandırıldığı tasavvurunun ön planda oluşu, hayal ürünü bu anlatıların toplumsal yapı üzerindeki etkisi göz önüne alındığında ve bütün bunlara binlerce yıllık Türk destan geleneği perspektifinden bakıldığında şu değerlendirmeyi yapabiliriz:
AKP masal âleminde dinleyicisine itibari mekânlarda ve belirsiz zamanlarda bir yanılsama yaşatırken, MHP gerçekliği tartışmasız kabul görecek bir destan dünyasını temsil eder. Artık Türk milliyetçilerinin destanlar yazacağı bir dönem yakındır. O zaman Kurtlar Vadisi de kaldığı yerden siyasal cambazlık değil sosyal gerçeklik üzerinden bir dizi olarak varlığını sürdürme hürriyetine kavuştuğu gibi sanatçılarda iktidarları eleştirebilen her türlü eserleri ortaya koyabilecek.
Çünkü MHP bireysel özgürlükleri, hukuku, insan haklarını, yaşam tarzlarına müdahale etmemeyi, sanatçıların ve düşünen insanların özgürlüğünün teminatıdır.
Geçtiğimiz hafta sonu Ankara'da Galası Melih Gökçek'in ev sahipliğinde gerçekleştirilen "Kod Adı Koz" adlı bir sinema yapımı vizyona girdi. Aslında Melih Gökçek adının duyulduğu yerde acaba bunun altında ne var sorusunu sormamak içten bile değil.
Melih Gökçek'in 17/25 sürecine karşı Esenboğa'da başlatılan algıyı sinema salonlarına taşıma girişimi yeni bir taktik girişimi olarak görünmektedir. Seçim öncesi mağduriyeti kitleselleştirmek ve toplumsal hafızaları kaşıyarak sözde mağduriyeti hatırlatıp ona karşı direnen sözüm ona kahramanı yeniden gündeme getirmek temel amaç olarak görülmektedir. Söz konusu bu alt yapı üzerinden de gündemde olan başkanlık sisteminin zaruretine dair önemli bir propaganda yapma girişimi de hayata geçmiş olacaktır.
Evet nasıl ki 17/25 olaylarının mağdur algısı yaratma sürecinde Esenboğa organizasyonunun ev sahipliğini yapan Melih Gökçek şimdi de söz konusu sinema filminin ev sahipliğiyle gündeme geldi. Uzmanlık alanı siyasal manplasyon olan Melih Gökçek'in bu girişimine benzer geçmişte neler yaptığını merak edenlere onun korkulu rüyası, en çok davalık olduğu deşifrecisi Gazetemizin önemli yazarı Yıldıray Çiçek Bey'in yazılarını tavsiye ederim.
Çok yakında sinema salonlarına belediye otobüsleriyle kenar mahallelerden vatandaşlar taşınacak, biletler AKP havuzu sponsorluğunda kombine olacak ve izleyici vatandaşımızın ellerini de büyük boy patlamış mısır verilerek "vay anasını be, demek Tayyip abimize böyle yapmışlar ha görürler onlar duygusuyla" miting meydanlarının altyapısı sinema salonlarında bir kurgu üzerinden hazırlanmış olacak. Söz konusu bu durum memleketin her yerinde yaşanacak kanaatindeyiz hatta AKP aday adayları sinema salonlarına adam taşıyarak puan toplamaya bile çalışabilirler.
Oysa gelişmiş demokrasilerde özgün sanat eserlerinin yaratılması, ancak sanatçının özgür olduğu ortamlarda gerçekleşebilir. Kendisini özgür hissetmeyen ya da muhalefet ettiğinde dışlanan veyahut da iktidara yanaştığında ödüllendirilen sanatçının sipariş üzerine ortaya koyacağı ürünler sanat tarihimiz içerisinde asla makbul bir yer edinemeyecektir. Bu bağlamda sinema-TV sektörünün de gerçekleri çarpıtmak, algıları yönetmek amacına yönelik güdümlü bir sürecin içerisine düşmesi, kendi kendini imhaya yol açacaktır.
Son günlerde gösterime giren "Kod Adı: K.O.Z." adlı filminin de 17-25 Aralık sürecini medya aracılığıyla aklama gayretinin bir ürünü olduğu açıkça görülmektedir. On üç yıllık iktidarı süresince aynı yolda yürüdükleri, birlikte yol aldıkları, aynı yağmurlarda ıslandıkları Türk milletinin hafızasında canlılığını korumaktayken birlikte çamura batan AKP, birlikte yol yürüdüğü yapı üzerinden çamura yatmak suretiyle kendini aklama çabasına girmiştir. Kirli çamaşırları ortalığa çıkan AKP, iktidar gücünü de kullanarak başkanlık tartışmaları sürecinde algıları medya aracılığıyla şekillendirmeye giriyor.
Güdümlü sanat üretmeye ve bu bağlamda para kazanmaya, kendini pazarlamaya çalışan sözde sanatçılar da bu yaklaşıma uygun üretimlerini sergilemeye çalışıyor.
Kod Adı: K.O.Z. üzerinden bir okuma yapacak olursak, bu film üzerinden AKP döneminin bütün karanlık olaylarının müsebbibi olarak göstermeye çalıştığı bir kesimi suçlayarak bir epik kahraman yaratmaya çalışılmıştır.
Öte yandan; Türk milliyetçilerinin 2023 hedefi gibi, bin yıllık kardeşlik söylemini de aşırmak suretiyle, Türk milletine özgü sembol ve değerleri benimser gibi görünenler, Akkurt ile Bozkurt'un farkını da bilemediklerinden giydikleri postun yanlışlarını gölgeleyeceğine inanıyorlarsa yakın zamanda bu yanılgılarıyla yüzleşmek durumunda kalacaklardır.
Türk siyasal hayatına ve dünya kamuoyuna dün gömlek değiştirerek girdiklerinde yanlarında bulunanların bugün kaç tanesi vardır. Tıpkı dünkü yaklaşımla yenilenme ve Yeni Türkiye söyleminin devlet kurumlarını parti teşkilatı hâline getirme hedefi olduğu da gün gibi aşikârdır.
Şu bilimsel gerçeği de hatırlatmak gerekirse;
Yazılı kültürün içselleştirilmediği, sözlü kültür kodlarının varlığını sürdürdüğü toplumlarda anlatılar, dinleyiciler üzerinde gerçeklik algısına yol açar veya gerçek olmadığı bilinen olaylar dinleyici üzerinde gerçekmişçesine etki bırakır. Ancak Türk milleti masal kurmacası ile destan gerçekliğini iyi bilmektedir. Masallarda iyilerin kazandığı, kötülerin kaybettiği ve cezalandırıldığı tasavvurunun ön planda oluşu, hayal ürünü bu anlatıların toplumsal yapı üzerindeki etkisi göz önüne alındığında ve bütün bunlara binlerce yıllık Türk destan geleneği perspektifinden bakıldığında şu değerlendirmeyi yapabiliriz:
AKP masal âleminde dinleyicisine itibari mekânlarda ve belirsiz zamanlarda bir yanılsama yaşatırken, MHP gerçekliği tartışmasız kabul görecek bir destan dünyasını temsil eder. Artık Türk milliyetçilerinin destanlar yazacağı bir dönem yakındır. O zaman Kurtlar Vadisi de kaldığı yerden siyasal cambazlık değil sosyal gerçeklik üzerinden bir dizi olarak varlığını sürdürme hürriyetine kavuştuğu gibi sanatçılarda iktidarları eleştirebilen her türlü eserleri ortaya koyabilecek.
Çünkü MHP bireysel özgürlükleri, hukuku, insan haklarını, yaşam tarzlarına müdahale etmemeyi, sanatçıların ve düşünen insanların özgürlüğünün teminatıdır.