Gecenin ilerleyen saatleri, bir devlet hastanesinin üçüncü katında, koridordayım. Bir baba oğluna yalvarıyor. (emir veya rica değil)
“Ben annenin başında bekleyeyim, sen git kantinden su al.” Oğuldan gelen cevaba bakın, “ben beklerim, sen al gel.” Baba, küfür ederek gitti.
Yozlaşıyoruz, saygı ve sevgi sınırlarımız değişiyor.
Sık sık okul ziyaretlerim olur, bazen veli bazen de konuşmacı olarak. Ne yazık ki öğrencilik yıllarımdaki havayı teneffüs edemiyorum, vakar öğrenci tavırları yerini serseri bir yürüyüş şekline terk etmiş. Genelleme yapmak istemiyorum ama çoğu okulda edindiğim izlenim, öğretmenlerde sevgi öğrencilerde saygı kalmamış. Dilde yozlaşma, son yıllarda hat safhada, arkadaşım, kardeşim gibi hitapların yerini, kanki, kanka, popi gibi uydurukça kısaltmalar aldı.
Yozlaşıyoruz, eğitilemiyor ve eğitemiyoruz.
Kendi gençlik yıllarımı hatırlıyorum, bırakın alkol aldığınızı mahallelinin bilmesini kendi ailemiz bile bilmezdi. Sessizce içilir sakince yatılırdı. Bugün, bırakın kaldırımda yürüyebilmeyi kafanızı kaldırıp bakmak bile cesaret istiyor. Sokak başında gençler, erken yaşta bağımlılık haline gelen uyuşturucu madde illeti yüzünden tehlike saçıyor.
Yozlaşıyoruz, gururu öğretemiyor ve gururlanamıyoruz.
Benim evimde televizyon yok ve olmayacak. Çocukluk yıllarımdan baba evinden tanıyorum, siyah-beyaz kutuyu. Zaman kaybıydı ama eğlendirirdi ve hatta bilgilendirirdi. Bugün uydu aracılığıyla sanırım bin civarında televizyon kanalına ulaşabiliyorsunuz. Yerli veya yabancı diye ayırt etmeden, tüm diziler gençleri lüks hayata özendirmekten öteye gidemiyor. Bilgileneceğimiz yarışma programları bile cehaletimizin göstergesi olmuş.
Yozlaşıyoruz, öğrenemiyor ve öğretemiyoruz.
Aile hayatımız da farklı değil. Yıllar önce duyduğumda hayret etmiştim. İzmir Karşıyaka Nikâh Salonunda kıyılan nikâhların yarısı boşanma ile sonuçlanıyormuş. TÜİK rakamlarına göre ülkemizde her yıl yaklaşık 125 bin çift boşanıyor. Sayı her geçen yıl biraz daha artıyor.
Boşanmalarda birçok sebeple karşılaşıyoruz. En büyük sebep %50 oranla aldatma-aldatılma. YAZININ DEVAMI
Hasan Basri ARSLAN
“Ben annenin başında bekleyeyim, sen git kantinden su al.” Oğuldan gelen cevaba bakın, “ben beklerim, sen al gel.” Baba, küfür ederek gitti.
Yozlaşıyoruz, saygı ve sevgi sınırlarımız değişiyor.
Sık sık okul ziyaretlerim olur, bazen veli bazen de konuşmacı olarak. Ne yazık ki öğrencilik yıllarımdaki havayı teneffüs edemiyorum, vakar öğrenci tavırları yerini serseri bir yürüyüş şekline terk etmiş. Genelleme yapmak istemiyorum ama çoğu okulda edindiğim izlenim, öğretmenlerde sevgi öğrencilerde saygı kalmamış. Dilde yozlaşma, son yıllarda hat safhada, arkadaşım, kardeşim gibi hitapların yerini, kanki, kanka, popi gibi uydurukça kısaltmalar aldı.
Yozlaşıyoruz, eğitilemiyor ve eğitemiyoruz.
Kendi gençlik yıllarımı hatırlıyorum, bırakın alkol aldığınızı mahallelinin bilmesini kendi ailemiz bile bilmezdi. Sessizce içilir sakince yatılırdı. Bugün, bırakın kaldırımda yürüyebilmeyi kafanızı kaldırıp bakmak bile cesaret istiyor. Sokak başında gençler, erken yaşta bağımlılık haline gelen uyuşturucu madde illeti yüzünden tehlike saçıyor.
Yozlaşıyoruz, gururu öğretemiyor ve gururlanamıyoruz.
Benim evimde televizyon yok ve olmayacak. Çocukluk yıllarımdan baba evinden tanıyorum, siyah-beyaz kutuyu. Zaman kaybıydı ama eğlendirirdi ve hatta bilgilendirirdi. Bugün uydu aracılığıyla sanırım bin civarında televizyon kanalına ulaşabiliyorsunuz. Yerli veya yabancı diye ayırt etmeden, tüm diziler gençleri lüks hayata özendirmekten öteye gidemiyor. Bilgileneceğimiz yarışma programları bile cehaletimizin göstergesi olmuş.
Yozlaşıyoruz, öğrenemiyor ve öğretemiyoruz.
Aile hayatımız da farklı değil. Yıllar önce duyduğumda hayret etmiştim. İzmir Karşıyaka Nikâh Salonunda kıyılan nikâhların yarısı boşanma ile sonuçlanıyormuş. TÜİK rakamlarına göre ülkemizde her yıl yaklaşık 125 bin çift boşanıyor. Sayı her geçen yıl biraz daha artıyor.
Boşanmalarda birçok sebeple karşılaşıyoruz. En büyük sebep %50 oranla aldatma-aldatılma. YAZININ DEVAMI
Hasan Basri ARSLAN