KENDİNE BAĞIŞIKLIK NEDİR?
Tıp âleminde şöyle bir hastalık vardır: İnsan bünyesinde bulunan bağışıklık hücreleri bazen merkezden yanlış bilgi aldıkları için kendi dokularımıza saldırırlar. Böylece dışarıdan bir müdahale olmamasına rağmen bazı organlarımız tedavisi çok güç ciddi hastalıklara uğrar. Bu tür hastalıklara kendinebağışık(otoimmun) hastalıklar denir. Bunlar arasında eklem hastalıkları, Romatoid artrit, kan hücreleri, böbrekler vb. olabilir.
RTÜK NEDEN KURULDU?
Bu kuruluşun benzerleri demokratik ülkelerde vardır. Bunlar görüntülü medyaya veya tüm medyaya yardım etmek, yol göstermek, medya özgürlüğüne aykırı bir durumda uyarmak, aşırı hallerde ceza vermek, medya mensuplarına eğitim sağlamak üzere görev yaparlar. Başkaları tarafından verilen cezalar veya yapılan baskılara müdahil olurlar. Demokratik ülkelerde bu kurullar, kim tarafından seçilirse seçilsin tarafsız ve eşit yurttaş bağlamında icraata bulunurlar. Ülkemizde sadece şeklen demokrasiye benzeyen, aslında demokratik olmadığı kesine yakın olan bir rejim vardır. Bu rejimde yurttaşlık değil yandaşlık felsefesi geçerlidir. RTÜK de böyledir. Yandaşlar çoğunlukta olduğu için bugüne kadar yukarıdaki görevleri ifa edebilen bir karar alınamamıştır.
Kararlar kendinebağışık hastalıklarda olduğu gibi, merkezden alınan yanlış sinyaller doğrultusunda korunması gereken dokulara(TV’lere) uygulanmıştır. Özelikle iktidar yanlısı üyelerin eşit ve bağımsız yurttaş olarak değil de yandaş ve tarafgir tutumları yüzünden fayda yerine büyük zararlar vermişlerdir.
Oysa RTÜK bazı basın özgürlüğüne karşı uygulanan kanunlara bile karşı çıkabilmeliydi. Gerçekten demokratik ülkelerde bu durum çoğunlukla hükümetleri uyarmak şeklinde icra edilir. Yani denir ki “ey hükümet senin çıkardığın bu kanun, ey savcı senin koyduğun bu yasak evrensel basın özgürlüğü fikrine aykırıdır”.
Kısaca söylersek Türkiye, RTÜK gibi bağımsız ve tam evrensel hukuka göre görev yapacak kurumlara layık bir demokratik seviyeye gelmemiştir.
Özetle RTÜK TÜRKİYE’DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN EN BÜYÜK ENGELİDİR.
12 Eylül Faşist Darbesinde iki yıl yargılanmış birisi olarak söylüyorum. 12 Eylül1980’de basın daha özgürdü. Çünkü RTÜK yoktu.