1 Kasım 2015 genel seçimleri sonrası MHP’nin Genel Başkanı Sayın Bahçeli ve ekibinin medeni ve demokratik ülkelerde olduğu gibi istifa edip, MHP’nin bayrağını dalgalandıracak, ehliyetli ve liyakatli yeni ellere bırakmaları partililere moral vererek enerji kazandıracaktır. Siyasette kural; başarısız olanın çekilmeyi bilmesi, yenilere imkân ve fırsat verilmesidir.
12 seçim kaybetmiş Sayın Bahçeli’nin, ülkücü iradenin yeni bir kan arayışını saygıyla karşılamak yerine feveran edişi insanlara “ Bu devirde kimse Şah değil, Padişah değil” dedirtiyor. 1 Kasım seçimlerinde hezimete uğrayan Bahçeli, başarısızlığını suçüstü yakalanan insanların psikolojisiyle atlatmaya çalışıp, onun içinde saldırganlaştığı görülmektedir.
1970’lerde Başbuğ Alparslan Türkeş’le yola çıkan liyakatli, ilkelerinde tavizsiz, kimseye şakşakçılık ve yalakalık yapmayan, dik durmasını bilen adam gibi adamları partide yetkili yerlerden uzaklaştırarak partinin içi boşaltılmaya çalışılmaya devam edilmektedir. Ülkücü iradenin partiden tasfiyesi, iktidarın hedeflenmemesi az olsun ama benim olsun, mantığı MHP ve ülkücülüğe zarar vermiştir.
7 Haziran seçimlerinde 80 milletvekili çıkaran MHP’nin Genel Başkanı Bahçeli ve ekibinin 5 ay sonra 40milletvekili çıkarınca seçmenine teşekkür edip, başarısızlıklarından dolayı da özür dileyerek istifa etmeleri kendilerine en yakışan davranış olurdu. Ancak bunun yerine “ Saray lejyonerleri, bozkurt görünümlü ak troller, cadı kazanı kaynatan işbirlikçiler” gibi ifadeleri hiçbir ülkücü milliyetçinin kabul etmesi mümkün değildir. Aynada herkes kendini görür, aynaya bakarak konuşanlar da kendilerini tarif ederler, denilmiştir.
Devlet Bahçeli ocaklarda yetişmiş, devletin işleyişini tanıyıp tecrübe sahibi olmuş kadrolarların ümitlerini suya düşürmüş, her biri yaşlanarak kenara çekilmeye başlamışlardır. Bu, yaşlanıp kenara çekilenlerin yerleri de geriden gelen yeni genç nesillerle doldurulmamıştır. Bir fikir partisi hareketinin en yetişmiş kadrolarını bitme noktasına getiren, yeni kadrolar yetiştirmeyen, hezimet denilen bir seçim sonrası “Yıkılmadık ayaktayız” diyebilen Devlet beye bir tek şey söylenebilir: Beyefendi! O sizin söylediğiniz bir şarkıdır, siz istiyorsanız devam edebilirsiniz.
Gelişen, değişen şartlar içinde kendini yenileyemeyen, projeler ortaya koyamayan, ideolojisine kaynaklık yapan ocakların, bucakların ateşini söndüren, fikri planda gençleri donatamayan, istikballeri adına ümit olamayan bir parti genel başkanı olan Devlet Bahçeli ve ekibine insanlar niçin oy versin, gençliğimiz hangi sebeplerle bu hareketi sevip gönül versin!
MHP’nin; önünde muhalefete gönüllü talip olan, iktidar olmaktan korkan, halkıyla arasına mesafe koyan, seçmenine ümit vermeyen bir Bahçeli ve ekibi var. En büyük özelliği yaşıtlarına bile elini öptürüp rükuya vardıran, yüzlerine bakmayan, iş yerini çaktırmadan kapatmaya kararlı müflis tüccar görünümü sergileyen bir Bahçeli ve ekibi niçin seçim kazansın, nasıl seçim kazanacaktır?
Türk’ün, Türk dünyasını n çimentosu; birliğinin, kardeşliğinin merkez santrali olarak planlanan bir yapının fonksiyonel olarak görevlerinin askıya alındığı ortadadır. Böyle bir durumda Devlet Bahçeli ve ekibinin tarihin kendilerine yüklediği sorumluluk içinde tekrar kendilerini sorgulayarak hareketin önünü açmak yerine demokrasinin vazgeçilmezi kabul edilen muhalefete saldırmaları insanlara “ Bu devirde kimse Şah değil, Padişah değil” dedirtiyor…
Siyasette kural; başarısız olanlar gider. Yeni kadrolara fırsat ve imkân verilerek hareketlerin önü açılır. Yeni kadrolara enerji ve heyecan vererek iktidar olmak için çalışılır; iktidardan kaçmak için değil. Sarayın koltuklarının verdiği rehavet, atalet, uyutulmuşluk ve uyuşturulmuşluğun ülkücünün dünyasında yeri olamaz. Rehavete kapılanların, yorulanların günü geldiğinde çekilebilmeyi bilmeleri bir erdem; çekilmediklerinde muhalefetin harekete geçmesinin de bir hak olduğunun bilinmesi şarttır!
Bahçeli; ‘Tek adam’ olmakla suçladıklarına taş çıkarttırıp rahmet okuturcasına tek adamlık rolüne elini öptürerek devam etmektedir. Türkiye’de en az ‘kadın desteğine’ sahip olan bir parti olarak iktidar değil yavru muhalefete talip iken onu da eliyle bölücülere getirip teslim etmiştir. Göreve talip olan liyakatli, ehliyetli dik duracaklar yerine ‘En iyisini siz bilirsiniz efendim’ diyenlerin baş tacı yapıldığı yerde HAKİKATLER SUSAR, MENFAATLER KONUŞUR.
Günümüzün ihtiyaçlarına cevap veren, önümüzdeki yüzyılın Türk ve Türk dünyasının ihtiyaçlarının projelerini ortaya koyan, bunları tabanına ve seçmenine anlatan bir ‘lider’ yerine üç beş satır yazılmış bir metni okuyan Genel Başkan Bahçeli imajı güven vermeye yetmemektedir. İnandığı davanın ‘sadakat hiyerarşisi’ içindeki en tepelerinde olan, ülkücü ruhun temsilcilerinin heder edilişi kabul edilebilir bir durum değildir. Dün yolda beraber yürüdüklerini unutanlar, yarınlarda unutulmaya mahkûm olurlar. Unutulmasın! Vefa ile sefa ikiz kardeştir. Kurtuluş da titreyip inancıyla bütünleştiği günlere dönmektedir. AB’ye gösterilen köpek deliğinden onurlu girişte değil!
22.11.2015/ORDU
tokturan@hotmail.com