Kurban, Allah’a yakınlık ve ibadet amacıyla belli vakitte belirli cinsten hayvanları kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade etmektedir. Yüce Yaratana yaklaşmamın ve Onun yolunda fedakârlıkta bulunmanın belirtilerinden biri olan kurban ibadetinin, sosyal açıdan da önemi çok büyüktür. Dolayısıyla, fert ve toplum yararını ön planda tutan ve mali bir ibadet olan kurban, hem insani, hem de sosyal bir fedakârlıktır. Kurban bütün hak dinlerde, yani Yahudi ve Hıristiyanlığın aslında da vardı. Her iki dinin de aslının bozulmuş olmasından, kurban ibadetide sonradan kaldırılmıştır. Bu durum Kur’an da şöyle haber verilir. “Her ümmet- Millet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık. İşte sizin ilahınız bir tek ilahtır. Yalnız Ona teslim olun.”(Hac, 34.) Böylece Allah, kullarına tevhit- tek ilah inancını aşılamak için insanların kendisinden başkası adına kurban kesmelerini yasaklamıştır.
HZ.İBRAHİM ve OĞLU İSMAİL
Ayrıca Kur’an da Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail’den söz eden ayetlerde de kurban olayına yer verilmiştir. Yüce Rabbimiz, Hz. İbrahim’e rüyasında oğlu İsmail’i kurban etmesini emreder. O bu durumu oğluna anlattığında, büyük bir teslimiyet içerisinde babasına, Allah’tan gelen emre kayıtsız uyacağını söylemiştir. Hz İbrahim Allah’tan gelen bu emri yerine getirmek için oğlunu yüzüstü yere yatırdığında Allah, bir kurbanlık hayvan göndererek İsmail’i kurban olmaktan kurtarmıştır. (Saffat, 102-107) Buradan çıkan sonuç, Hz. İbrahim ve oğlu İsmail, Allah’a büyük bir teslimiyet ve fedakârlık örneği sergilemiş olmalarıdır. İşte bu nedenle Müslümanlar, Baba- Oğul’un bu bağlılık ve teslimiyetlerinin hatırasını taşımakta ve her yıl coşkuyla Allah adına kurban ibadetlerini yerine getirmektedirler.
KESİLEN KURBAN...
Sevgili Peygamberimiz Medine’ye hicretlerinin ikinci yılından itibaren vefat edinceye kadar, her yıl kurban kesmiş ve imkânı olan her Müslüman’ın kurban ibadetini yerine getirmelerini istemiştir. Kurban bayramı günlerinde kişiyi Allah’a yaklaştıracak en güzel ve sevimli şeyin kurban kesmek olduğuna işaret eden Peygamber’imiz, kesilen kurban’ın kanı yere düşmeden kulun Allah katında yüce bir makama erişeceğini müjdelemiştir. Gücü ve imkânı olduğu halde kurban kesmeyenleri de cemaatimize katılamaz, diye uyarmıştır. (Tirmizi- İbni Mace) Bu durumda Müslüman, kurban kesmekle Allah ve peygamberinin emrine boyun eğmiş, kulluk bilincini ortaya koymuş olur.
Sevgili Kardeşlerim, görüldüğü gibi Kurba ibadetinin yerine getirilmesiyle kul, bir taraftan Allah ile arasındaki yakınlığı sağlarken, diğer taraftan insanlara da yakın olur. Bu yakınlık, toplum fertleri arasındaki dargınlık ve kırgınlıkların ortadan kalkmasına, sevgi - saygı çerçevesinde kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunun kuvvetlenmesine de katkı sağlar. Dolayısıyla Dinimiz, insanlar arasında kardeşlik bağının korunmasından ve bunu güçlü bir şekilde devam ettirilmesinden bizleri sorumlu tutmuştur. Bu açıdan değerlendirildiğinde kurban, bir taraftan kişiyi Allah’a yaklaştırırken, diğer taraftan da topluma yakınlaştırmaktadır.
Çünkü Hakka yakın olmayı hedefleyenler, halkla kaynaşa bilenlerdir. Şanlı bir tarih ve medeniyete sahip olan milletimiz, kendi içinde yaptığı paylaşım ve yardımlaşmayı, bu gün dünya’nın en ücra köşesine kadar uzanıp yardıma muhtaçlara el uzatmaktadırlar. Bu yardım severlik, milletimizin imanından ve geçmişinden kaynaklanmaktadır. Bundan gurur duymalıyız. Şimdiden, kurbanlarını kesen veya hayır kurumlarına bağışlayan kardeşlerimizin niyetlerini Allah kabul etsin. Allah’a emanet olunuz.
Yazarın Kurban’ın Dinimizdeki Yeri ve önemi başlıklı makalesinin dışındaki makalelere de göz gezdirebilirsiniz.