Patrick Cockburn, Arap Baharı ayaklanmalarının ABD için yeni bir tehdidin yanı sıra yeni seçenekler de getirdiğini, Washington’un, Mısır eski Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’e desteğinin, Suudi Arabistan ve İsrail’de rahatsızlık yaratılarak erken bir aşamada geri çekildiğini kaydetti. Ancak Müslüman Kardeşler’in ABD ile kendisini askeri darbelere karşı koruyacak ve Mısır silahlı kuvvetlerinin gücüne darbe vuracak bir uzlaşıya nasıl varabileceği üzerinde düşündüğünü belirterek şöyle devam etti:
“Bu, büyük ölçüde Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve partisi Adalet ve Kalkınma’nın (AKP) stratejisi idi ve onun (partinin) neden 2003’te ABD’nin Irak işgaline katılmaya hazır olduğunu ve neden son bir yılda Amerika’nın Suriye politikasının başlıca aracı haline geldiğini izah ediyor.”
İTTİFAK ABD’NİN ÇIKARINA
Cockburn “Mısır ve Türkiye’deki İslami ama demokratik ve kapitalizm yanlısı partiler ile ittifak, açıkça ki ABD ve Atlantik güçlerin çıkarına. Ancak Kuzey Afrika ve Batı Asya’daki demokratik değişime verdikleri desteği ise kendi çıkarları belirliyor. Bu, örneğin, Sünni El Halifa krallığının, Şii muhalifleri hapse göndermekle meşgul olduğu ve anlamlı reform vaatlerinden geri adım attığı Bahreyn’i kapsamıyor.” ABD Yönetiminin, başkanlık seçimlerinin ardından belki Türkiye aracılığıyla hareket ederek Beşar Esad’ı iktidardan uzaklaştırmak için askeri eyleme geçip geçmeyeceği sorusunun da sorulduğu yazıda mücadelenin aynı zamanda bir Şii-Sünni ve İran ile düşmanları arasında bir mücadele olduğuna dikkat çekildi.
Yazıda, Suriye’deki savaşa son vermenin en hızlı yolunun, Esad’ın yurt içinde ve yurt dışındaki müttefiklerine, onun ardından yok edilme sırasının kendilerine gelmeyeceği yönünde güvence vermekten geçtiği de savunuldu.