Gezi Parkı olayları, hükümetin istediği seviyede seyrediyor. Son yazımda aktarmaya çalıştığım teorinin, gerçeklik derecesi her gün biraz daha artıyor. Konunun uzmanı diyebileceğimiz birçok akademisyen ve siyasetçiden aynı yorumu okuduk veya dinledik. Başbakan, eylemlerin kendi istediği seviyede seyretmesi için, her gün ayrı bir mekânda konuşuyor. Bazen eylemcilere seslendiği, alttan alan bir konuşma dinliyoruz. Bazen tabana seslenerek, en hırçın sesiyle “ben ne dersem o olacak” mesajı veriyor.
Mersin konuşmasını birkaç defa dinledim. “Şehit polisimin hesabını tüm eylemcilerden soracağım” diyen Başbakan’ın, terörle mücadelede şehit olan, binlerce asker ve polisin hesabını, açılım yaparak nasıl sorduğunu gördük. Türkiye siyasi tarihi, kendisi ile bu kadar çelişen bir başka başbakan görmemiştir. Esprileri ardı ardına patlatan başbakan, bir anda “istesem bir milyon insanı Taksim’e toplarım” diyebilme gafletinde bulunabiliyor. Kültür seviyesi, partisine oy verme seviyesini geçen vatandaşlarına, çapulcu diyebiliyor.
Fıkrayı bilirsiniz;
Temel ailesi ile birlikte (muhtemelen Taksim civarında) trafikte seyir halindeyken polis kontrolüne takılır. Kontrolü yapan polis Temel’i emniyet kemeri takmış görünce, DEVAMI