Başbakan Erdoğan ve yandaş medya, AKP'nin direkt karıştığı yolsuzluk ve rüşvet olaylarının üzerini örtmek için her yolu deniyor. AKP Türkiye'nin her yerinde adeta cambaza bak oyunları oynamaya başladı. Başbakan Erdoğan'ın mitingleri ise tiyatro sahnesi gibi… Ortada AKP'nin hırsızlıkları , yolsuzlukları ve rüşvet olayları var , ama Başbakan ise miting meydanlarında sanki "çocuklara masallar" anlatıyor gibi birbiri ile alakasız konuları yan yana getirerek zihinlerdeki algıyı değiştirme peşindedir.
4 bakanı yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet olaylarına karıştığı için görevden ayrılmak durumunda kalmış Başbakan ,hala kendisini cihattan dönen İslam Orduları komutanı gibi miting pozları veriyor. Oysa aynı Deniz Feneri yolsuzluğunda olduğu gibi , bu son olaylarda da oğlu ile birlikte adı geçen bir Başbakan var karşımızda…
Ama Başbakan yine çeteler diyor ,darbeciler diyor, uluslararası komplo diyor, paralel devlet diyor.…Hırsızlığın, yolsuzluğun üzerini örtmek için her şeyi ama her şeyi yapıyor ve deniyor.
Eskiden AKP muhaliflerine çete diyordu, şimdi ise daha düne kadar beraber yürüdüğü cemaate bu şekilde hitap ediyor.AKP ne yaptıysa cemaat ,cemaat ne yaptıysa AKP birbirini destekleyerek bugünlere kadar geldiler. Ve şimdi dershane bahanesi ile birbirlerine ağır ifadelerle yükleniyorlar. Bizler niçin kavga ettiler ,etmediler derdinde değiliz. Bizler AKP mi ,cemaat mi haklı arayışında değiliz. Bizler ortaya çıkan hırsızlığın ,yolsuzluğun ve rüşvetin geri kalan suçluları kimse onlarında ortaya çıkmasını istiyoruz. Başbakan bu olayların neresindedir? Başbakanın oğlu bu olayların neresindedir? Bunların cevabını arıyoruz.
Yoksa daha düne kadar cemaatin kucağında siyasal yolculuk yapan AKP'nin bugün cemaate yapmış olduğu yakıştırmalar olsa olsa siyasal soytarılık olur.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in "Cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış bunlar kargaları güldürür. Bu paranoyaları bir tarafa bırakalım" sözleri 2012'den bugüne sıcaklığını korurken , AKP'nin bugün yapılan hırsızlığı ,yolsuzluğu,rüşveti cemaat kavgası ile örtmeye çalışmasına da kargalar gülmektedir.
Daha 1 yıl önce Türk Telekom Arena'da Türkçe Olimpiyatları'nın kapanış töreninde kürsüye çıkan ve "vatan hasreti yaşayanları aramızda görmek istiyoruz" sözleri ile Fethullah Gülen'i Türkiye'ye davet eden Recep Tayyip Erdoğan değil mi?
12 Eylül 2010 referandum akşamı "Dünyanın dört bir yanından, okyanus ötesinden bu sürece destek veren tüm kardeşlerimi kutluyorum. E ne yapayım, buradan okyanus ötesine mesajlar olduğuna göre bizim de bu mesajı verenlere bir mesajımız olması lazım." diye Fethullah Gülen'e selam yollayan Recep Tayyip Erdoğan değil miydi?
AKP bugün cemaati çete olarak görüyorsa, bu mantığa göre böyle bir çetenin koruyucusu, suç ortağı da kendisi olmuştur. Daha 1 yıl önce Fethullah Gülen'e ve cemaate bu şekilde seslenen, sahip çıkan AKP bugün içine düştüğü rezaleti bu tür yönlendirmelerle kapatmaya çalışmaktadır.
Ergenekon Savcısını daha düne kadar baş tacı yapan AKP'nin ,bugün hırsızlıklarını ,rüşvetlerini ortaya çıkardı diye aynı savcıya "Çetenin Savcısı" muamelesi yapması nasıl ikiyüzlü politikaların sahibi olduğunu göstermiştir.
Recep Tayyip Erdoğan ,AKP'nin daha başka hırsızlıkları , yolsuzlukları ve rüşvetleri ortaya çıkmasın diye devlet mekanizmasını felç edilmiş durumdadır.
Bu durumu da akıl ve vicdan sahipleri görüyor, tepki gösteriyor. Ahmaklar ise hala pisliği kutsallaştırmak için her yolu deniyor.
Türkiye, hırsızların "İstiklal Mücadelesini" tüm komedisiyle izliyor. Ne yüz varmış be, bu adamlarda !
Ortadoğu/yıldıray çiçek