Samsun Haber Gazetesi yazarı Osman Kara, MHP'nin 1 Kasım seçimlerinde aldığı oy'u değerlendirerek MHP ve Bahçeli'yle ilgili tespitlerde bulundu.
Osman Kara; “lidere sadakatimiz namusumuzdur” diyen ülkücüleri de eleştirerek; Devlet Bahçeli'nin lider değil genel başkan olduğunu, Türkeş'in koltuğunun hala boş kaldığını ve Bahçeli'nin bu koltuğu dolduramayacağını belrtti. Kara; 'ülkücünün namusu lidere değil, davaya ve millete sadakattir. Liderin yapması gereken de başaramadığı gün davanın bayrağını tereddüt etmeden bir başka ülküdaşına devretmektir. Bu da liderin namus borcudur.'dedi.
Osman Kara'nın Samsun Haber Gazetesi'nde çıkan yazısı şöyle:
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, söz konusu ülke olduğunda ya “erken seçim de erken seçim” diye tutturmakta ya da “seçimse seçim” diye rakiplerinin “alayına” meydan okumakta, ama iş parti içi seçime gelince bundan ısrarla ve inatla kaçınmaktadır. Ülke kaderini seçime teslim etmekten zerre perva göstermeyen bir kimsenin söz konusu “kendisinin ve yakın çevresinin kaderi” olunca seçimden köşe bucak kaçmasını, normal bir mantıkla anlamak ve açıklamak mümkün müdür? Bir insan ya demokrattır ya değildir, bunun ortası yoktur. İşine gelince daha doğrusu seçim başkasına karşı olunca demokrasi mücahidi, işine gelmeyince yani seçim kendisine karşı olunca da demokrasi karşıtı olmak günü kurtarmaya yeter ama temsil noktasında bulunulansiyasi hareketi ve ideolojiyi zafere taşımaz. Bırakın zaferi, bir adım
ileriye götürmez.
Kendi partisi içinde demokrasiyi aramayanların ülkede demokrasiden söz etmesi ne kadar dürüst bir davranıştır. Ya da partisindeki dayatmalara karşı çıkmayanların/çıkamayanların iktidarı dayatmacılıkla suçlaması veya o dayatmalara karşı tavır koymasını beklemek ne kadar
gerçekçidir? Eğer MHP, kuruluş felsefesine bağlı olarak ve kurucu Genel Başkanı Rahmetli Türkeş’in ifade ettiği şekliyle “Türk milletini çağlar üstü bir sıçrayışla medeniyetler âleminin en önüne geçirmeyi” hedefliyorsa; iktidara gelmek zorundadır. Ama MHP iktidar olamamaktadır ve iktidar olacağına dair en ufak bir ümit de vermemektedir. Üstelik bu kanaat giderek toplumda daha fazla yerbulmaktadır. MHP bu kanaati en kısa zamanda yıkmaz ve tersine çevirmezse; altmış yıllık emek ve o ideale bağlanan umutlar heba olacaktır.
MHP’liler tarihi bir dönemeçtedir. Ya kendi gerçekleriyle “en az üç buçuk yıllık seçimsiz bu süreçte” samimiyetle ve cesaretle yüzleşecekve gerekli tedbirleri tereddütsüz alacaklar ya da “lidere sadakat namusumuzdur” gibi saçma bir sloganla birilerinin saltanatına terk ettikleri partilerinin zaman içinde tasfiyesine şahit olmanın acısını yaşayacaklardır.
Şu son günlerin ısmarlanmış sloganı “lidere sadakatimiz namusumuzdur” sloganı üzerinde de bir iki söz söylemek gerek. Bir kere Devlet Bahçeli, lider değil genel başkandır. Türkeş’in liderlik koltuğu hala boştur ve görünen odur ki Devlet Beyin o koltuğu doldurması asla söz konusu değildir. Kaldı ki lider olsa bile ülkücünün namusu lidere değil, davaya ve millete sadakattir. Liderin yapması gereken de başaramadığı gün davanın bayrağını tereddüt etmeden bir başka
ülküdaşına devretmektir. Bu da liderin namus borcudur. Devlet Bahçeli o koltuktan er veya geç kalkacaktır. Bir kısmı davanın d’sinden habersiz, bir kısmı çaresiz delegenin oylarına daha bir
müddet hükmedebilir ama ayağa kalkacak ülkücü iradeye uzun süre direnemez. O irade ayağa kalktığı gün, ortada ne Bahçeli kalır ne de onun şimdilerde muhaliflere esip gürleyen kadrosu.
Ülkücüler tarihi bir görevle karşı karşıya: Ya ayağa kalkıp başarısızlığı tescillenmiş ve geleceğe yönelik en ufak bir umut vermeyen kadroları tasfiye edecek ya da ömürlerini verdikleri
partilerinin ve partiyle birlikte, uğruna ömürlerini verdikleri davalarının da millet tarafından tasfiyesine gözyaşı dökecekler.
Haber Gazetesi
Osman Kara; “lidere sadakatimiz namusumuzdur” diyen ülkücüleri de eleştirerek; Devlet Bahçeli'nin lider değil genel başkan olduğunu, Türkeş'in koltuğunun hala boş kaldığını ve Bahçeli'nin bu koltuğu dolduramayacağını belrtti. Kara; 'ülkücünün namusu lidere değil, davaya ve millete sadakattir. Liderin yapması gereken de başaramadığı gün davanın bayrağını tereddüt etmeden bir başka ülküdaşına devretmektir. Bu da liderin namus borcudur.'dedi.
Osman Kara'nın Samsun Haber Gazetesi'nde çıkan yazısı şöyle:
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, söz konusu ülke olduğunda ya “erken seçim de erken seçim” diye tutturmakta ya da “seçimse seçim” diye rakiplerinin “alayına” meydan okumakta, ama iş parti içi seçime gelince bundan ısrarla ve inatla kaçınmaktadır. Ülke kaderini seçime teslim etmekten zerre perva göstermeyen bir kimsenin söz konusu “kendisinin ve yakın çevresinin kaderi” olunca seçimden köşe bucak kaçmasını, normal bir mantıkla anlamak ve açıklamak mümkün müdür? Bir insan ya demokrattır ya değildir, bunun ortası yoktur. İşine gelince daha doğrusu seçim başkasına karşı olunca demokrasi mücahidi, işine gelmeyince yani seçim kendisine karşı olunca da demokrasi karşıtı olmak günü kurtarmaya yeter ama temsil noktasında bulunulansiyasi hareketi ve ideolojiyi zafere taşımaz. Bırakın zaferi, bir adım
ileriye götürmez.
Kendi partisi içinde demokrasiyi aramayanların ülkede demokrasiden söz etmesi ne kadar dürüst bir davranıştır. Ya da partisindeki dayatmalara karşı çıkmayanların/çıkamayanların iktidarı dayatmacılıkla suçlaması veya o dayatmalara karşı tavır koymasını beklemek ne kadar
gerçekçidir? Eğer MHP, kuruluş felsefesine bağlı olarak ve kurucu Genel Başkanı Rahmetli Türkeş’in ifade ettiği şekliyle “Türk milletini çağlar üstü bir sıçrayışla medeniyetler âleminin en önüne geçirmeyi” hedefliyorsa; iktidara gelmek zorundadır. Ama MHP iktidar olamamaktadır ve iktidar olacağına dair en ufak bir ümit de vermemektedir. Üstelik bu kanaat giderek toplumda daha fazla yerbulmaktadır. MHP bu kanaati en kısa zamanda yıkmaz ve tersine çevirmezse; altmış yıllık emek ve o ideale bağlanan umutlar heba olacaktır.
MHP’liler tarihi bir dönemeçtedir. Ya kendi gerçekleriyle “en az üç buçuk yıllık seçimsiz bu süreçte” samimiyetle ve cesaretle yüzleşecekve gerekli tedbirleri tereddütsüz alacaklar ya da “lidere sadakat namusumuzdur” gibi saçma bir sloganla birilerinin saltanatına terk ettikleri partilerinin zaman içinde tasfiyesine şahit olmanın acısını yaşayacaklardır.
Şu son günlerin ısmarlanmış sloganı “lidere sadakatimiz namusumuzdur” sloganı üzerinde de bir iki söz söylemek gerek. Bir kere Devlet Bahçeli, lider değil genel başkandır. Türkeş’in liderlik koltuğu hala boştur ve görünen odur ki Devlet Beyin o koltuğu doldurması asla söz konusu değildir. Kaldı ki lider olsa bile ülkücünün namusu lidere değil, davaya ve millete sadakattir. Liderin yapması gereken de başaramadığı gün davanın bayrağını tereddüt etmeden bir başka
ülküdaşına devretmektir. Bu da liderin namus borcudur. Devlet Bahçeli o koltuktan er veya geç kalkacaktır. Bir kısmı davanın d’sinden habersiz, bir kısmı çaresiz delegenin oylarına daha bir
müddet hükmedebilir ama ayağa kalkacak ülkücü iradeye uzun süre direnemez. O irade ayağa kalktığı gün, ortada ne Bahçeli kalır ne de onun şimdilerde muhaliflere esip gürleyen kadrosu.
Ülkücüler tarihi bir görevle karşı karşıya: Ya ayağa kalkıp başarısızlığı tescillenmiş ve geleceğe yönelik en ufak bir umut vermeyen kadroları tasfiye edecek ya da ömürlerini verdikleri
partilerinin ve partiyle birlikte, uğruna ömürlerini verdikleri davalarının da millet tarafından tasfiyesine gözyaşı dökecekler.
Haber Gazetesi