KURUCU İRADE
Dünyadaki tüm devletler kurulurken onları kuran bir irade vardır. Ya bir savaş sonunda kazanılan bir güç veya ihtilal yahut inkılâp ile elde edilen bir erk, milletle beraber kazanılan zafer olarak ortaya yeni bir durum çıkarır. Bu yeni durum genel olarak bir devlet organizasyonu şeklinde sonuçlanır. Bu yeni gücün kısa adı KURUCU MİLLİ İRADEDİR. Biz buna kısaca KURUCU İRADE DİYORUZ. Kurucu İradeler kurdukları devlete bir KURUCU ÇATI oluştururlar. Devletin devamında bu Kurucu İrade’nin temel ilkeleri yürürlükte olur. Bu hususta Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ve kurucu iradeyi temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi en iyi örnektir. 29 Ekim 1923 günü kurucu irade kurucu çatıyı CUMHURİYET olarak tescil etmiştir. Anayasalarımızın ilk 3 veya 4 maddesi kurucu çatının ayaklarıdır. Diğer ilkeler ikincil ilkeler olarak anayasalarda yer alır. Demokrasi, parlamenter demokrasi veya demokratik başkanlık sistemi gibi konular, ya da milli eğitim, sağlık vb. işlerle ilgili alanlar gibi üçüncül ilkeler vardır.
MİLLİ İRADE
Milli İrade yaşadığımız zamanda milletin çoğunluğunun lehine olmak üzere milletin tümünün veya nitelikli çoğunluğunun isteklerini ve irade gücünü ortaya koyan bir kavramdır.
MİLLİ İRADE, KURUCU MİLLİ İRADEYİ YOK EDEBİLİR Mİ?
Milli irade, kurucu milli iradenin temel ilkeleri olan ÇATI İRADE denilen birincil ilkelerini ortadan kaldıramaz. Bunlar bizim yürürlükte olan anayasamızın ilk dört maddesidir. Bunları ancak yani bir kurucu irade ortadan kaldırabilir. O da mevcut devletin ve cumhuriyetin ortadan kaldırılıp başka bir devlet ve rejim kurulması ile olur. Bu da iç savaş veya başka şekilde gelişen bir büyük olay sonunda oluşacak ortamda uygulama bulur. Eski tarihlerde merhum Erbakan’ın “Kanlı mı olacak, kansız mı olacak?” şeklinde sözü vardı. Bir rejim değişikliliğini, devletin çatısının yeniden kurulması esnasında olacak çatışmaları işaret ediyordu. Günümüzde de Kılıçdaroğlu, “Başkanlık gelirse kanla gelir” anlamında söz etti. Demokratik olmayan bu Türkiye ortamında başkanlık, rejim değişikliği demektir. Devletin yıkılıp yeniden antidemokratik bir diktatörlük kurulması demektir. Kılıçdaroğlu hem bunu söylüyor, hem de Birleşmiş Milletler Mevzuatına göre “Direnme hakkı” kullanacaklarını söylüyor. DEVLETİN KURUCU ÇATISININ değiştirilmesi sırasında bunların ikisi de ihtimal dahilindedir ve evrensel hukuka uygundur. Çünkü AKP yeni ve eskisinden farklı ve hatta dünyadaki uygarlık gidişatına ters bir antidemokratik “BAŞKANLIK” sisteminden bahsetmektedir.
SONUÇ VE BİZE DÜŞEN GÖREVLER
Normal demokratik gidişatta Mili İrade, Kurucu Milli İradenin attığı temellere dokunamaz. Ancak darbe, inkılâp, ihtilal, çatışma veya çok sancılı bir fetret devrinden sonra Kurucu Milli İradenin KURUCU ÇATISI yıkılabilir. Bu da kansız olmaz gibi görünüyor.
TÜRKİYE ŞU ANDA FETRET DEVRİNİ YAŞIYOR. ÖNÜMÜZ KARANLIK. KÂİNATI DOLDURACAK BÜYÜKLÜKTE İHTİRASI OLAN BİR TEK ADAM ÜLKENİN KURUCU ÇATISINI YIKIP KENDİ DÜZENİNİ KURMAK İSTİYOR. DEMOKRATİK PARAMETRELER OLUMLU OLSA EVRENSEL KURALLARA GÖRE DEMOKRATİK HAKTIR. ANCAK 20 KADAR DEMOKRATİK PARAMETREDEN HİÇ BİRİ BİZDE YOKTUR. “VARDIR” DİYEBİLECEK BİRİSİ VARSA ONUNLA TARTIŞMAYA HAZIRIM. HER ORTAMDA HAZIRIM. HODRİ MEYDAN! BAŞKANLIK İSTEYENLERDEN BÖYLE BİR YİĞİT ADAM VAR MI? YOKSA SAHTE BİR ALGI PEŞİNDE KOŞAN KÖLELER MİDİR, BUNLAR. KUZU’LAR, İYİMAYA’LAR BENİ DUYSANIZ DA CESARET EDEMEZSİNİZ, ÇÜNKÜ SİZ SADECE BİRER TUTSAKSINIZ.