Kapsamhaber Yazarı Hasan Basri Arslan yeni yazısında Milli Eğitim yerlerde süründüğünü, liyakati olmayan insanların elinde her gün biraz daha bataklığa sürüklendiğini iddia etti.
Hasan Basri Arslan'ın yeni yazısı şöyle:
Cumhuriyetinde sıkıntının ana kaynağı eğitimdir. Milli Eğitim yerlerde sürünüyor, liyakati olmayan insanların elinde her gün biraz daha bataklığa saplanıyor. Sürekli olarak sisteme müdahale etmek durumun vahametini gözler önüne seriyor. Zorunlu eğitimin süresi ile oynamak, sınav sistemini sürekli değiştirmek boşa çırpınıştan başka bir şey değil. Bir de işin içine siyasi çıkar girince bir neslin yok edilişini, uçurumdan aşağıya itilişini endişeli gözlerle izliyoruz.
Sürekli olarak öğretmen açığından bahsediyoruz. “13.572 özel eğitim öğretmeni açığımız var” diyoruz. Fakat Adıyaman’ın Kâhta ilçesinde 20 öğrenciye 26 öğretmen eğitim veriyor.
Gazi Üniversitesi 67 yıldır İngilizce öğretmeni mezunu veriyor. Hâlihazırda 59 tane üniversitesi İngilizce öğretmeni mezunu veren ülkede, 12.105 tane İngilizce öğretmeni açığının olması iş bilmezliktir.
Kaldı ki, zorunlu eğitim kapsamında 10 yıl İngilizce eğitimi alan lise bitirmiş çocuklarımızın büyük bir çoğunluğu, kısa öz geçmişini İngilizce olarak anlatamaz.
Sanmıyorum diyorsanız;
Şahsen olmasa bile televizyon ekranından tanıdığım bir kişi, üniversite eğitimini tamamladığını söylediği halde iki kelime –one munite- dışında İngilizce bilmiyor. Hepimiz bu duruma şahidiz. İki kelime İngilizce ile ülke yönetenlerin Milli Eğitimden dem vurmasını gelin siz yorumlayın.
Altyapısı oluşturulmadan Osmanlıca eğitimini zorunlu ders kapsamına almak siyasi ihtiraslar yüzünden bir nesli feda etmekten başka bir şey değildir. Hele Osmanlıca ile dindar nesil yetiştirme fikri dangalaklığın alasıdır.
YAZININ DEVAMI
Hasan Basri Arslan'ın yeni yazısı şöyle:
Cumhuriyetinde sıkıntının ana kaynağı eğitimdir. Milli Eğitim yerlerde sürünüyor, liyakati olmayan insanların elinde her gün biraz daha bataklığa saplanıyor. Sürekli olarak sisteme müdahale etmek durumun vahametini gözler önüne seriyor. Zorunlu eğitimin süresi ile oynamak, sınav sistemini sürekli değiştirmek boşa çırpınıştan başka bir şey değil. Bir de işin içine siyasi çıkar girince bir neslin yok edilişini, uçurumdan aşağıya itilişini endişeli gözlerle izliyoruz.
Sürekli olarak öğretmen açığından bahsediyoruz. “13.572 özel eğitim öğretmeni açığımız var” diyoruz. Fakat Adıyaman’ın Kâhta ilçesinde 20 öğrenciye 26 öğretmen eğitim veriyor.
Gazi Üniversitesi 67 yıldır İngilizce öğretmeni mezunu veriyor. Hâlihazırda 59 tane üniversitesi İngilizce öğretmeni mezunu veren ülkede, 12.105 tane İngilizce öğretmeni açığının olması iş bilmezliktir.
Kaldı ki, zorunlu eğitim kapsamında 10 yıl İngilizce eğitimi alan lise bitirmiş çocuklarımızın büyük bir çoğunluğu, kısa öz geçmişini İngilizce olarak anlatamaz.
Sanmıyorum diyorsanız;
Şahsen olmasa bile televizyon ekranından tanıdığım bir kişi, üniversite eğitimini tamamladığını söylediği halde iki kelime –one munite- dışında İngilizce bilmiyor. Hepimiz bu duruma şahidiz. İki kelime İngilizce ile ülke yönetenlerin Milli Eğitimden dem vurmasını gelin siz yorumlayın.
Altyapısı oluşturulmadan Osmanlıca eğitimini zorunlu ders kapsamına almak siyasi ihtiraslar yüzünden bir nesli feda etmekten başka bir şey değildir. Hele Osmanlıca ile dindar nesil yetiştirme fikri dangalaklığın alasıdır.
YAZININ DEVAMI