Türk Ocakları Samsun Şubesinde Türk Dil Kurumu eski Başkanı Prof. Dr. Şükrü Halûk AKALIN Geçmişten Geleceğe Türkçe konulu bir konferans verdi.
Konferansın açış konuşmasını yapan Samsun şube Başkanı Prof. Dr. Kaya Tuncer ÇAĞLAYAN "Binlerce yıllık geçmişi olan güzel Türkçemiz pek çok badireyi atlatmış, Çin, Fars ve Arap dillerinin etkisine karşı kendisini korumanın ötesinde pek çok dili etkilemiştir. Bir büyük medeniyet dili, siyaset dili ve estetik dili olmakla birlikte bilim dili de olmuştur. Günümüzde de güzel Türkçemizi korumanın derdinde olmamız, başta TRT olma üzere devlet kurumlarının anayasal ve vicdani görevlerini yerine getirmede hassasiyetle durmaları gerekir. Yeni anayasa hazırlıkları arasında Tek Vatan Tek Bayrak Tek Devlet vurgusuna TEK DİL vurgusunu da yapmalıyız" dedi.
Kürsüye davet edilen Sayın AKALIN özetle şunları söyledi: Yazı dil olarak bin üç yüz yıllık, konuşma dili olarak da yaklaşık beş bin yıllık tarihe sahip olan Türkçenin ilk edebî metin örnekleri VIII. Yüzyılda dikilen Orhon Yazıtları’yla başlar. Ancak Yazıtlar’da kullanılan gelişmiş ve işlek dil, Türk yazı dilinin oluşumunun çok daha eskilere uzandığını göstermektedir. Türkçeden Sümerceye geçtiği kanıtlanan 168 sözcük,Türkçenin Sümerce ile çağdaş olduğunu ortaya koymaktadır. Esik Kurganı’nda bulunan bir çanaktaki Göktürk harfli yazı, bugüne kadar Türklerden kalan en eski metin parçasıdır. Milattan Önce IV. Yüzyıla tarihlenen bu çanak, Göktürk yazısının kullanıldığı en eski eserdir. Çin yıllıklarında geçen Hunların sözlü edebiyatına ait iki dize ile birtakım sözcükler Türk dilinin eski dönemlerine ait buluntulardır. Yakın dönemde yapılan kazılarla birtakım yeni yazıtlar da elde edilmiştir. Bu yazıtlarla birlikte edebî metin niteliğindeki Orhon Yazıtları, Eski Türkçe dönemine ait en zengin dil kaynaklarını bizlere sunmaktadır.Türklerin İslam dinini kabul etmesiyle birlikte de Karahanlılar döneminde ortaya konulan eserlerle Türk dili tarihinde yeni bir dönem başlamıştır. Türk devlet geleneğini ortaya koyan Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’i edebî yönü de ağır basan bir siyasetnamedir. Kâşgarlı Mahmud’un Divanu Lugati’t-Türk adlı eseri ise bir sözlüğün, bir dil bilgisi kitabının çok ötesindedir. Pek çok sözün açıklaması sırasında verdiği bilgilerle Kâşgarlı Mahmud, kültürümüzün, uygarlığımızın köklerini ortaya koymuştur. Divanu Lugati’t-Türk, dilimizin gelişme evrelerini aydınlatan anıtsal bir eserdir.Bu dönemle birlikte konuşma dilinin ardından Türk yazı dili de artık geniş coğrafyalara yayılmaya başlamış, yeni yazı dilleri ortaya çıkmıştır. Anadolu’da Oğuz Türkçesine dayalı olarak gelişen ve Türkiye Türkçesinin tarihsel köklerini oluşturan, bugün bizim “Eski Anadolu Türkçesi” veya “Tarihî Türkiye Türkçesi” diye adlandırdığımız; dönemin şairlerince, yazarlarınca, devlet adamlarınca “Türkî” veya “Türk dili” diye adlandırılan yazı dili, Osmanlı Devleti’nin dili olarak üç kıtaya yayılmıştır.Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte Türkçenin öz kimliğine kavuşturulması amacıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde başlatılan çalışmalarla Türkçenin tarihinde yeni bir dönem başlamıştır. Dilimizin söz varlığına yeni sözler, terimler kazandırılmıştır. Ancak son yıllarda olur olmaz her yerde kullanılan yabancı kökenli sözler, işyerlerine ve ürünlere verilen yabancı adlar Türkçenin karşı karşıya bulunduğu olumsuzluklardır.Türkçe, bugün en güçlü dönemini yaşamaktadır. Tarihte hiçbir zaman Türkçenin konuşucu nüfusu bu kadar büyük bir sayıya ulaşmamıştır. Uydu yayınlar aracılığıyla Türkçenin sesi dünyanın dört bir bucağına ulaşmaktadır. Kısacası Türkçeyi aydınlık günler beklemektedir.Bununla birlikte, yeni Anayasa'da Türkçenin devlet dili olma özelliği korunmalıdır.
Yaklaşık 2 saat süren konferansı büyük bir ilgi ile dinleyen Türk Ocaklılar adına Sayın AKALIN'a Samsun Türk Ocağı tabağını Prof. Dr. K. Tuncer ÇAĞLAYAN ve kupasını OMÜ Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet AYDIN tarafından takdim edildi.
Konferansın açış konuşmasını yapan Samsun şube Başkanı Prof. Dr. Kaya Tuncer ÇAĞLAYAN "Binlerce yıllık geçmişi olan güzel Türkçemiz pek çok badireyi atlatmış, Çin, Fars ve Arap dillerinin etkisine karşı kendisini korumanın ötesinde pek çok dili etkilemiştir. Bir büyük medeniyet dili, siyaset dili ve estetik dili olmakla birlikte bilim dili de olmuştur. Günümüzde de güzel Türkçemizi korumanın derdinde olmamız, başta TRT olma üzere devlet kurumlarının anayasal ve vicdani görevlerini yerine getirmede hassasiyetle durmaları gerekir. Yeni anayasa hazırlıkları arasında Tek Vatan Tek Bayrak Tek Devlet vurgusuna TEK DİL vurgusunu da yapmalıyız" dedi.
Kürsüye davet edilen Sayın AKALIN özetle şunları söyledi: Yazı dil olarak bin üç yüz yıllık, konuşma dili olarak da yaklaşık beş bin yıllık tarihe sahip olan Türkçenin ilk edebî metin örnekleri VIII. Yüzyılda dikilen Orhon Yazıtları’yla başlar. Ancak Yazıtlar’da kullanılan gelişmiş ve işlek dil, Türk yazı dilinin oluşumunun çok daha eskilere uzandığını göstermektedir. Türkçeden Sümerceye geçtiği kanıtlanan 168 sözcük,Türkçenin Sümerce ile çağdaş olduğunu ortaya koymaktadır. Esik Kurganı’nda bulunan bir çanaktaki Göktürk harfli yazı, bugüne kadar Türklerden kalan en eski metin parçasıdır. Milattan Önce IV. Yüzyıla tarihlenen bu çanak, Göktürk yazısının kullanıldığı en eski eserdir. Çin yıllıklarında geçen Hunların sözlü edebiyatına ait iki dize ile birtakım sözcükler Türk dilinin eski dönemlerine ait buluntulardır. Yakın dönemde yapılan kazılarla birtakım yeni yazıtlar da elde edilmiştir. Bu yazıtlarla birlikte edebî metin niteliğindeki Orhon Yazıtları, Eski Türkçe dönemine ait en zengin dil kaynaklarını bizlere sunmaktadır.Türklerin İslam dinini kabul etmesiyle birlikte de Karahanlılar döneminde ortaya konulan eserlerle Türk dili tarihinde yeni bir dönem başlamıştır. Türk devlet geleneğini ortaya koyan Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’i edebî yönü de ağır basan bir siyasetnamedir. Kâşgarlı Mahmud’un Divanu Lugati’t-Türk adlı eseri ise bir sözlüğün, bir dil bilgisi kitabının çok ötesindedir. Pek çok sözün açıklaması sırasında verdiği bilgilerle Kâşgarlı Mahmud, kültürümüzün, uygarlığımızın köklerini ortaya koymuştur. Divanu Lugati’t-Türk, dilimizin gelişme evrelerini aydınlatan anıtsal bir eserdir.Bu dönemle birlikte konuşma dilinin ardından Türk yazı dili de artık geniş coğrafyalara yayılmaya başlamış, yeni yazı dilleri ortaya çıkmıştır. Anadolu’da Oğuz Türkçesine dayalı olarak gelişen ve Türkiye Türkçesinin tarihsel köklerini oluşturan, bugün bizim “Eski Anadolu Türkçesi” veya “Tarihî Türkiye Türkçesi” diye adlandırdığımız; dönemin şairlerince, yazarlarınca, devlet adamlarınca “Türkî” veya “Türk dili” diye adlandırılan yazı dili, Osmanlı Devleti’nin dili olarak üç kıtaya yayılmıştır.Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte Türkçenin öz kimliğine kavuşturulması amacıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde başlatılan çalışmalarla Türkçenin tarihinde yeni bir dönem başlamıştır. Dilimizin söz varlığına yeni sözler, terimler kazandırılmıştır. Ancak son yıllarda olur olmaz her yerde kullanılan yabancı kökenli sözler, işyerlerine ve ürünlere verilen yabancı adlar Türkçenin karşı karşıya bulunduğu olumsuzluklardır.Türkçe, bugün en güçlü dönemini yaşamaktadır. Tarihte hiçbir zaman Türkçenin konuşucu nüfusu bu kadar büyük bir sayıya ulaşmamıştır. Uydu yayınlar aracılığıyla Türkçenin sesi dünyanın dört bir bucağına ulaşmaktadır. Kısacası Türkçeyi aydınlık günler beklemektedir.Bununla birlikte, yeni Anayasa'da Türkçenin devlet dili olma özelliği korunmalıdır.
Yaklaşık 2 saat süren konferansı büyük bir ilgi ile dinleyen Türk Ocaklılar adına Sayın AKALIN'a Samsun Türk Ocağı tabağını Prof. Dr. K. Tuncer ÇAĞLAYAN ve kupasını OMÜ Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet AYDIN tarafından takdim edildi.