Para, ilk defa Lidyalıların icat edip insanlığa sunduğu alışverişte kolaylık aracı…
Para, icad edilmesi ile birlikte yeryüzünde Allah’tan sonra dünyaya hakim olan ikinci güç olarak görülmüştür.
Para kâinatın efendisi Hz. Muhammed(S.a.v)’in: “Âdemoğlunun bir dere dolusu altunu olsa ikincisini, iki dere dolusu altunu olsa üçüncüsünü de ister; onun gözünü ancak toprak doyurur.” Buyurduğu, ihtirasların yeryüzündeki putu…
Haram para, vicdanını cüzdanına koyan idarecilerin idarecesi… Vicdansızların vicdanlarının incisi…
Haram para; fakirin fukaranın, tüyü bitmedik yetimin hakkını yiyip sırça köşklerde saltanat süren şeref fukaralarının boyunlarına taktıkları şerefsizlik yaftası…
Haram para; zenginlik hırsı, şöhret çılgınlığı, sefahat hastalığı, uyuşturucu müptelalığının tellalıdır…
Haram para; şeytana ve nefsine uşak olmanın, şeref ve onurdan uzaklaşmanın, ar ve namusun pazara çıkarılmasının adresidir…
Paranın sihri siyahı beyaz, çirkini güzel, ayıyı dayı, namussuzu namuslu, eğriyi doğru, korkağı yiğit, sahtekâr dolandırıcıları işbilir beyefendi, hatta bürokrat ve vekil bile yapar da milletin kanına ekmek doğratır…
Para, yüzyılın maddeci anlayışının insanoğlunun kalp kabesine diktiği Lat, Menat, Uzza ve Hübel putlarıdır…
Para için okunur, para için çalışılır, para için ölünür, para için sevilir, bazılarıyla da sadece parası olduğu için adam diye konuşulur.
Para için ağlanır, para için gülünür, para için şarkılar söylenir:+
Para, para, para/ İlle de para
Para, para, para/Varlığın bir dert yokluğun yara…diye inlenilir.
Muhiddin-i Arabi parayı asrının insanının putu olarak görür. Şam da bir vaaz-ı esnasında bulunduğu kürsüden yeri tekmeleyerek: “Sizin taptıklarınız benim ayaklarımın altında der.” de asrın mahkemeleri tarafından idama mahkum edilir…
Doğduğun gün para, yaşadığın sürece para, öldüğün gün müezzine sâlâ için, manifaturacıya kefen, gassal’a(yıkayıcı) yıkama ve ardından mezarcı, taputcu hepsi der para,para…
Napolyon’a sorarlar savaşı ne kazanır. O da der para, para, para…
İnsanlar der ki: “Ne olacak para el kiridir.” Yalan söylerler! Kir yıkanır atılır… Para önce kalp sarayında sonra çelik kasalarda saklanır…
Para maymuncuk gibidir, her kapının kilidine uyar ve açar; laf ile herkes haramından kaçar, bulunca da deveyi hamuduyla birlikte yutar…
“Anasını kızından ayıran” paranın hor göreni pek çoktur da vereni yoktur. “Köpeğe dans ettiren” para üzüm suyuna benzer; çoğaldıkça nara attırır, baş döndürür… Nice nice ocaklar söndürür.
Para! Senin için istismar edilmeyen ne din kaldı, ne iman… Ne millet kaldı, ne milliyet, ne vatan kaldı ne bayrak… Ne namus kaldı ne de ar…
Para! Çivicizade çivileme yaparak senin için diyor ki:
Ger senin bir ismin de olsaydı hâşâ Allah!
Tek bir münkir kalmazdı dünyada billâh!
Necdet Rüştü Efe’de diyor ki:
Bu hasis devirde yetmişlik ninem
Diyor ki: Altınla süslensin sinem!
Mahşer de maaşlı olsa cehennem,
Atını cennete süren olur mu?...