Tarih : 15 Temmuz 1840, Londra Konferansı
Konu : Mısır.
İşin ucu Navarin deniz savaşına kadar gider. 1827 yılında Osmanlı ve Mısır donanmalarının, Mora yarımadasında bulunan Navarin limanına demirlediği bir günde, Rusya, Fransa ve İngiltere donanmalarına ait savaş gemileri Navarin limanına geldiler. Amaçlarının savaş olmadığını söylediler. Fakat olmadık bahanelerle ve anlık bir saldırıyla Osmanlı ve Mısır donanmalarına ait gemileri batırdılar.
Bu olay, yunan tarihinde deniz zaferi olarak geçer. Ne zaman kalleşliğe bir örnek arayacak olsam aklıma Navarin gelir.
Her yıl Yunanistan, bu zafer gününü kutlar ve olayın diğer aktörlerini yani Rusya Federasyonu, Fransa ve İngiltere Deniz Kuvvetlerini şenliklere davet eder. Çok az insanın bildiği bir şey söyleyeyim. İngiltere, kutlamalara –yaptıklarının askerlik onuruna yakışmaması nedeniyle- katılmaz.
Biz Kavalalı İbrahim Paşa adını bu yıllarda duyarız. Daha sonra kendisini Mısır valisi olarak görürüz. Devamında, Fransa’nın desteğini arkasına alan meşhur Kavalalı Paşa’nın ayaklanması ve savaşamayacak durumdaki Osmanlı İmparatorluğunun anlaşmaya zorlanması.
Londra Konferansından sonra Mısır’da hiç aklıselim hâkim olmamıştır. Bugün de gördüğümüz gibi egemenliği kendi ellerinde olsa da üzerinde sürekli dış odakların baskısı var. İngiliz dış siyaseti çok iyi çalışıyor. Savaş döneminde olduğu gibi barış döneminde de siyaseti çok iyi yönetirler.
Hemen örneklendirelim: Avrupa devletleri diktatör yetiştirme konusunda gayet başarılıdır. II. Dünya Savaşında Almanya, İtalya ve İngiltere gibi devletler diktatörleriyle iş başındaydı. Hitler ve Mussolini’nin durumu ortada. Ya İngiltere, W.Chörchil’e savaşın bittiğini ve artık kendisine ihtiyaç kalmadığını çok güzel izah ettiler. Kültürlerinde siyasetin tüm incelikleri var. Mısır konusunda da bu incelikleri çok iyi gösterdiler.
Son yüzyılda, Mısır’da İslam’ın demokrasi ve adalet yönünü ön plana çıkarmak için Hasan el Benna ve altı arkadaşı tarafından kurulan Müslüman Kardeşler, halk arasında ve diğer İslam ülkelerinde ilgi görmüştür. Hasan el Benna’nın idamı ve diğer arkadaşlarının yıllarca süren mahkûmiyet hayatı ve günümüze kadar gelen acılı bir süreç.
Müslüman Kardeşler örgütünün desteklediği isim: Mursi bir yıl sonra, hem de geldiği günde askeri darbe ile gitti. Bundan sonra ne olacak., yine kan ve gözyaşı..
Olayların Türkiye’deki yansımaları hakkında birkaç şey söylenebilir. Gezi Parkı olaylarında bir kez konuşan Cumhurbaşkanımız, Mısır’daki ihtilaldan sonra defalarca demokrasiden dem vurdu Mursi’ye iyi davranılması gerektiğini söyledi.
Başbakan, ihtilalın çözüm olmadığını defalarca dile getirdi. Kendi ülkesinde lobi avcılığına çıkıp başkasına demokrasi çağrısında bulunmak nasıl bir psikolojidir?
Bence şu olabilir. Gezi Parkında iyi kurgulanmış bir korku filmi vardı ve film olduğunu bildiklerinden korkmadılar. Olayları ellerinde, patlamış mısırla seyrettiler. Mısır’da filmin hayata geçirilmiş halini görünce sebep oldukları şeyin vebalinden ürktüler.
Yazımızı, acı, güzel ve tecrübe edilmiş bir sözle bitirelim.
“Allah (c.c.) imhal eder, ihmal etmez.”
Zulmeedenlere mühlet veren Allah (c.c.), zulümde ısrarcı olanları en ağır şekilde cezalandırır. Allah (c.c.) zulmeden ve zulmedenlere destek verenlerden etmesin. Âmin.