BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "İktidar hazırsa, hakim ve savcıların bağımsızlığını, tarafsız bir yargıyı sağlayacak anayasal düzenlemeye hazırız" dedi.
Demirtaş, partisinin Meclis grubunda yaptığı konuşmada, artık mızrağın çuvala sığmadığı, sözün, lafın kifayetsiz kaldığı günlerden geçildiğini söyledi.
"Bir şey çalmadıysanız, bunlar hırsızlık parası değilse, yapmanız gereken sözle, lafla savunmak değil, kendinizi açık, şeffaf bir denetime tabi tutmaktır" ifadesini kullanan Demirtaş, şunları söyledi:
"Bu yargı, yasayı uygulamıyor. Var olan antidemokratik yasaları bile uygulamıyor. Başka yerlerden talimat alarak operasyon yapıyor. 10 bin Kürt siyasetçisi dalga dalga içeri alınırken aynı savcılar, özel yetkili mahkemeler, polisler, bakanlar ve Başbakan görevdeydi ve canhıraş şekilde bu operasyonları savundular.
Hırsızlık, rüşvet, yolsuzlukla ilgili kamuoyunun önüne serilen dosyalarda 'komplo var' diyorsanız, bunu açığa çıkarmanın yolu, başka komplolar düzenlemek değildir. Demokrasiye sarılmanız gereken yerde aynı zihniyetle hareket ediyor olmanız, sizi masum göstermez. Hırsızlık, rüşvet gibi toplumun hassas olduğu konularda herkesi tatmin edecek cevaplar vermeden derin yapılarla mücadele edemezsiniz.
Asgari ücrette bir lira daha fazla vermemek için haftalarca masada müzakere ediyorsunuz. Peki oradaki hassasiyeti, hırsızlık ve rüşvet iddialarında niye göstermiyorsunuz? Hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarının üstünün örtülmesini asla kabul etmeyeceğiz. 34 Kürt çocuğunu sınırdan kaçakçılık yaptı diye katlettiniz. Kaçakçılık, hırsızlık meselesinde 34 çocuğu öldürüp üstünü örtecek kadar hassassınız. Hesap vereceksiniz."
-"Hırsızlık ve yolsuzlukların mutlaka üzerine gidilmesi lazım"
"Cemaatin hangi niyetle yaptı, bunu bir kenara bırakalım. Önce hırsızlık yapıldı mı yapılmadı mı bunun hesabını verin" diyen Demirtaş, "Cemaatin ve ondan emir alan polislerin, savcıların derdinin hırsızlık ve yolsuzluk olmadığını biz de biliyoruz. Temiz eller operasyonu olmadığını, vicdanen hareket etmiş savcılar olmadığını biliyoruz ama bu sizin durumunuzu kurtarmaz. Bu hırsızlık ve yolsuzlukların mutlaka üzerine gidilmesi lazım" dedi.
"81 ilin tamamında en küçük ihaleden en bugüne kadar hepsinin şaibeli olduğunu" öne süren Demirtaş, paralel devletin yanında bir de paralel ekonomi olduğunu kaydetti.
Ortada bir mağdur varsa onun da halk olduğunu belirten Demirtaş, "AK Parti döneminde 50 milyar dolarlık özelleştirme yapılmış. Bunun bir kısmının yollara bir kısmının da yolsuzluğa gittiği şimdi daha iyi anlaşılıyor" dedi. Demirtaş, şunları söyledi:
"Başbakan'ın yapması gereken otoriterleşme değil, HSYK'yı Adalet Bakanı'na, yargıyı kendisine bağlamak değildir. Doğru olan, bağımsız ve tarafsız bir yargıyı oluşturmaktır. Anayasa değişikliği gerekiyorsa ki gerekiyor onun için hazırız. HSYK teklifi, kimin içine sinebilir? Bir Adalet Bakanı, hakim ve savcıların neredeyse bütün kurum ve kuruluşlarını, neredeyse mahkemeleri bile kendisine bağlayarak mı bu süreci demokratikleştirecek? Bundan kurtulmanı yolu yargıyı cemaatten alıp AKP'ye bağlamak mıdır? Biz bunu kabul etmeyeceğiz. İktidar hazırsa, hakim ve savcıların bağımsızlığını, tarafsız bir yargıyı sağlayacak anayasal düzenlemeye hazırız.
Bunlar hep mağdur. Her şeyi yapan bunlar, yetki, sorumluluk, para, bütçe bunlarda ama yine mağdurlar."
-"İkisinden de hesap sorulmalı"
Yolsuzluğa ve hırsızlığa da paralel, derin yapılara da karşı olduklarını belirten Demirtaş, "Bu ikisine aynı karşı olmayı anlayamıyorsanız, bu bizim suçumuz değil. İkisi de aynı suça bulaştı ve ikisinden de hesap sorulmalı. Bizim derdimizi AKP'yi kurtarmak değil. BDP'nin hırsızlığın ve yolsuzluğun yanında durduğunu iddia etmek için aklını peynir ekmekle yemek lazım. Bizim dışımızda Türkiye'de muhalefet yok" dedi.
"Paralel devlet inşa etmişler haberin olmamış, bunu da başbakan olarak mağdur sıfatıyla söylüyorsun. Bu senin yeterince Başbakanlık yapamadığının göstergesidir" ifadesini kullanan Demirtaş, Başbakan'ın "bu kesimlerde devlette alan açarak, göz yumarak hata yaptık" demesi gerektiğini öne sürdü.
Özel yetkili mahkemelerin tetikçi olarak kullanıldığını şimdi ise "çete" denildiğini ifade eden Demirtaş, "Bunların bizim insanlarımızı yargılamalarına nasıl izin veririz. Hepsi tahliye olsun dosyalar genel mahkemelere gitsin. Yargılansınlar ve çıkan sonuca razı olalım. Biz de razı olalım. Kim ne suç işlemişse, bakan çocuğu mu yapmış senin çocuğun mu yapmış, kim suçluysa cezasını çeksin" diye konuştu. Demirtaş, şunları kaydetti:
"(Ben çocuğumu bunlara emanet etmem) dediğin mahkemelerde kaç bin tane ananın evladı yargılanıyor biliyor musunuz? Poşu taktı, slogan attı diye 15 yıl ceza verdiler. Bunların hepsi bu dönemde masaya yatırılması gereken konulardır.
Bizim derdimizi sadece Başbakan'dan hesap sormak değil. Hesap soralım da yerine ne gelecek? Biz yerine güçlü bir demokrasi inşa etmek istiyoruz. Biz AKP'yi sandıkta götüreceğiz. Yol ve yöntem budur. Bunun dışındaki yöntemler bizim destekleyeceğimiz yol ve yöntemler değil. AKP'yi götürüp yerine cemaati getireceğiz derdi bizim derdimiz değil. Başkalarının derdi bu olabilir, yolları açık olsun. Kuru bir AKP karşıtı değiliz. Ana muhalefet de dahil doğru bir yol yöntem izleyebilirsek ilk seçimlerde AKP sandığın dibini görecek."