MHP Genel Sekreteri İsmet Büyüküaman Bursa'da Bayramda partililerle buluştu. Büyükataman Ramazan Bayramı münasebetiyle bayram kutlaması mesajı verdi. Büyükataman; "Mübarek Bayramın şahsınıza, aziz milletimize ve Türk-İslam âlemine hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Gönüllerindeki vatan sevgisine, kalplerindeki millet aşkına, gözlerindeki mücadele azmine şahit olduğum dava arkadaşlarıma bu vesileyle şükranlarımı sunuyorum." dedi.BAYRAMLAR KARDEŞLİĞİN HİÇ DEĞİŞMEYEN ADRESİDİRRamazan ayının güzelliklerinden insanlar için ne kadar büyük nimet olduğundan bahseden İsmet Büyükataman şöyle konuştu: "Mübarek Ramazan ayının nimet ve ibadetlerini idrak ettikten sonra bayramla bütünleşmek ve bayram günlerinin coşkusunu yüreklerimizde hissetmek eşsiz bir manevi haz ve değerdir. "Bayramlar vefanın sırrını, hatırlamanın ve sadakatin zenginliğini, tanışmanın ve kaynaşmanın derin anlamını yaşadığımız ve yaşattığımız eşsiz zamanlardır. Bayram; kavuşmanın, kaynaşmanın ve kucaklaşmanın sıcacık tebliğidir. Bayram; kardeşliğin, dostluğun ve yakınlığın hiç değişmeyen adresidir. Bayram; güzelliğin, temizliğin ve samimiyetin yuvası ve himayecisidir. Bizi ayırmak isteyenlere en güçlü ve kalıcı cevap bayramın manevi hikmetlerle dolu anlamında
saklıdır. Bizi biz yapan, bizi köklerimize ve kimliğimize sımsıkı bağlayan bağlardan birisi de böylesi anlam dolu gün ve dönemlerdir. Biz millet olarak geleneklerimizden aldığımız kuvvet ve kudretle, milli ve manevi değer hükümlerimizle geleceğin yolunu açıyoruz. Bu sayede yarınlara ışık tutuyor; itibarlı, iddialı ve saygın ülke hayalini kuruyoruz." diye kaydetti.TEYAKKUZ HALİNDE BEKLİYORUZ..."Milliyetçi Hareket olarak da, meselelerinden arınmış, yüklerinden kurtulmuş ve kilitlerinden sıyrılmış bir Türkiye için dua ediyoruz, elimizden gelen ve üstümüze düşen çabayı gösteriyoruz." diyen Büyükataman; "Altın çağını yaşayan ihanetin, zincirlerinden boşalan kötü niyetin hak ettiği ders ve karşılığı almasını inanç ve kararlılıkla temenni ediyor ve bu yolda her şeyi göze alıyoruz. Bozulan ahlakın düzelmesini, yıpranan kardeşliğin sağlamlaşmasını ve yozlaştırılan milli kimliğimizi yeniden ayağa kaldırmayı umutla temenni ediyoruz.Tehdit edilen güvenliğimizin, sarsılan muhabbetimizin korunmasını arzu ediyoruz, bunu bekliyoruz. Biz Türk milletinin sözünü, değerlerini ve hedeflerini heyecanla taşıyoruz. Biz Türk milletinin varlığını, bağımsızlığını ve bin yıllık kardeşlik hukukunu cesaretle savunuyoruz. Son yurdumuza gözümüz gibi bakıyoruz. Üzerine gölge düşmemesi, sırtına hançer saplanmaması için teyakkuz halinde bekliyoruz. Biz ne yaptığımızı, neye sahip olduğumuzu ve nereye varmak istediğimizi biliyor ve bunu yüreklerimizde taşıyoruz." şeklinde konuştu.KİMLER HANGİ İHANETLERİ ORTAYA KOYDU1 Kasım seçimleri sonrası Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin neden hedef yapıldığını, Kimler ülkücü camianın aklını bulandırma gayreti içine girdiğini, 7 Haziran’dan 1 Kasım’a kadar ülkücü camia içerisinde sistemli bir şekilde kimlerin kara propaganda yaptığını,1 Kasım seçimlerinde MHP'nin başarısız olsun diye kimler hangi ihanetleri ortaya koyduğunu belirtti.İsmet Büyükataman konuşmasına şöyle devam etti:MHP'Yİ HEDEF SEÇMESİ BU NEDENLEDİR"Ülkemizin ve ülkümüzün geleceği ve teminatı adına bu soruları çok iyi düşünüp analiz etmeliyiz. Bunların cevapları bellidir. Ülkücüler feraset sahibidir. O sebeple ülkücüler tehlikeyi çok iyi görmüş, bu tezgâhları kuranlara prim vermemiştir. Kim, Türk milletinin düşmanıysa elbette ki Milliyetçi Hareketi de düşman bilecektir. Kim, yurdumuzun birliğine göz dikecekse elbette ki önce milliyetçileri, önce ülkücüleri hedefine alacaktır. Unutmayalım ki, bir gün bizimle uğraşan alçaklar şayet artık etrafımızda dolaşmıyorlarsa, Unutmayalım ki, ülkücülük ve ülkücüler üzerinde yürütülen fitne ve fesat eğer son bulmuşsa; işte o zaman ihanetin bile ciddiye almadığı sıradan bir topluluğa dönüşmüşüz demektir. İşte o zaman ülkemizin yıkılmadık hiçbir değeri, ayakta duran hiçbir temeli kalmamış demektir. İşte o zaman, Allah muhafaza, Türkiye bölünmüş, Türk milleti dağılmış hain emeller isteklerine ulaşmış demektir. Çok şükür ki, milletin güvencesi olarak hala ayaktayız. Çok şükür ki, ayakta kalmış son kale olarak hala varız. Ve tıpkı kutlu ceddimize yakışır şekilde şer odaklarına hala korku salıyoruz. Türkiye üzerine oyun kuranların ilk olarak MHP’yi hedef seçmesi bu nedenledir. Son yüzyıldır senaryo aynıdır.YERLİ İŞBİRLİKÇİLER...Partimiz üzerinden hesap yapanların, “değişim”, “dönüşüm” ve “yeni” gibi sihirli sözcüklerin arkasına sığınarak ülkemizi sürüklemek istedikleri nokta, batılı
emperyalist güçlerin Osmanlı’nın yıkım projesinin ismi olan “Şark Meselesi”nin izlerini taşımaktadır. Bu küresel projeler aslında muhteva olarak bir asır önceki planların tekrar ısıtılarak önümüze konulmasından başka bir şey değildir. Bu çerçevede Türk siyasi ve sosyal hayatını yerel işbirlikçiler eliyle dizayn etme çabaları bu sefer sert kayaya çarpmıştır. 19 Haziran 2016’da yapılan korsan kurultay ve bu sözde kurultayda alınan kararlar, adil ve tarafsız mahkeme tarafından yok sayılmıştır. Türk milleti adına yargı yetkisini kullanan bağımsız Türk mahkemelerinin kararlarını tartışmak, bunlara siyasi etki izafe etmek hukuk anlayışımızla bağdaşmaz.Belli ki FETÖ, MHP’de aradığını bulamayınca gözünü partimizin tabanına dikmiştir. Bu ihanet şebekesi, şimdi de sözde muhalifleri kullanarak partileşme ve milliyetçi-muhafazakâr oyları sözde “hizmet” çatısı altında toplama hesapları yapmaktadır. Milliyetçi-muhafazakâr seçmen, adalet ve hukuk gibi kavramlar üzerinden avlanmaya çalışılmaktadır.15 Temmuz ihanet kalkışması öncesinde FETÖ’cü yargı mensuplarının desteğiyle olağanüstü kurultay için mahkemelerden karar çıkartanlar; FETÖ’cüler ayıklanınca öksüz ve yetim kalmışlar, durum aleyhlerine dönmüştür. Bölücü terör örgütü PKK’nın siyasi kanadına kol kanat gerenlerin ve FETÖ ile dayanışma içine girenlerin kirli işbirliği yollara serilince yolları aşındırma eylemleri başlatılmıştır.AMAÇ MHP'Yİ YA İMHA YA DA TESLİM ALMAKTIR
15 Temmuz kalkışmasında verilen şehitler ve sonrasındaki Yenikapı Ruhu bile bunların kirli ruhlarını arıtamamıştır. “Ülkede adalet yok.” çığlıkları bu yüzdendir. 2016 Haziran’ında FETÖ destekli mahkeme kararlarına sevinirken Twitter’dan “Hukuk ve adalet arayışını, büyük bir olgunlukla göstererek hukuki haklarımızı almayı başardık.” diye yazanlar, bugün FETÖ’süz yargıda adalet tecelli edince “Adaletin ruhuna el Fatiha.” paylaşımında bulunmuşlardır. Yargı kimin aleyhinde karar verirse o, adaletsizlikten söz etmektedir. Yargı kimin lehinde karar verirse o, adaletin tecellisinden dem vurmaktadır. Okyanus ötesinde adalet arayanlar elbette ki adil hâkimlerin verdiği karardan rahatsızlık duyacaktır. Tarlalarda yapılan kongrelerden sonuç alınamayacağını belli çevreler nihayet öğrenmiş olmalıdır. MHP'yi mahkeme koridorlarına düşürenlerin asıl amacı iç muhalefet değildir. Amaç MHP'yi ya imha ya da teslim almaktır. Bu karar hamdolsun buna da set çekmiştir. Olağan kurultay sürecimiz halen devam etmektedir. Bu kapsamda, 732 ilçe 44 il kongremizi tamamladık, inşallah bir büyük şölenle de 18 Mart 2018 tarihinde 12. büyük kurultayımızı yapacağız.FETÖ'NÜN KALINTILARIFAAY,HÜCRELERİ AKTİFTİRTürkiye çok ağır ve olumsuz şartların hüküm sürdüğü kritik bir dönemden, bir ateş çemberinden geçmektedir. İç ve dış güvenliğimiz çok ciddi tehlike ve tehditlere maruzdur. Milli güvenlik sorunları ağırlaşmaktadır. Türkiye’yi içine alan husumet çemberi giderek daralmaktadır. İç bünyemiz yara almıştır. Toplumsal huzursuzluk ve tedirginlik derinleşmektedir. Türk milleti 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişiminin travmasını henüz tümüyle atlatamamıştır. 15 Temmuz’un artçı sarsıntıları sürmektedir. Devlet kurumlarının FETÖ virüsünden temizlenmesi için geniş çaplı idari ve adli süreçler devam etmektedir. 15 Temmuz’da ülkemiz büyük bir felaket atlatmıştır. Ne kadar inkâr edilse de, algılar ne denli denetim altında tutulmaya ve yönlendirilmeye uğraşılsa da FETÖ’nün kalıntıları faal, hücreleri aktiftir. TÜRKİYE'NİN EN KANLI İÇ ÖRGÜTÜ,,,FETÖ ile mücadelede hala kesin sonuç alınamamıştır. Bu ihanet yapılanmasının siyasi ayağına dokunulmadıkça, sonuç almak hiçbir zaman mümkün olmayacağı gibi, tehdit ve tehlike de bitmeyecektir. Milli namusa musallat olan, milli bekamıza kast etmeye kalkan kan içici yarasaların tam bir temizlik ve tasfiye işlemi artık vakit kaybedilmeden yapılmalıdır. İhanet yumduğu gözünü bir daha açamamalıdır. İşgal emel ve niyeti bir daha ayağa kalkamamalıdır. Biz sadece durumu değil, sadece bugünü değil, geleceğimizi de kurtarmak, kutlu bir diriliş ruhuyla güvenceye almak mecburiyetindeyiz.Öte yandan Türkiye; tarihin en kanlı üç terör örgütü PKK/PYD, IŞİD ve FETÖ’ye karşı Türkiye içinde ve dışında yoğun bir mücadele içindedir. İç savaş şartlarının hâkim olduğu komşumuz Irak ve Suriye’deki yangın giderek büyümektedir. PKK terör örgütünün saldırıları tırmanmıştır. PKK ile amansız bir mücadele Türkiye içinde ve sınır ötesinde sürmektedir. Bölücü hainler Türkiye’yi karıştırmak için yeni tezgâhlar peşindedir. Türkiye çok ciddi beka sorunlarıyla karşı karşıyadır. Adeta sırat köprüsünden geçmektedir. Karşımızdaki Türkiye tablosu maalesef budur.MHP DİK DURDUĞU SÜRECE....Bugünkü şartlarda yaşadığımız krizleri, karşılaştığımız buhranları aşmanın yolu ilk olarak ortak aklı çalıştırmaktır. Çalkantılardan kurtulmanın reçetesi müşterek ve milli aklı harekete geçirmektir. Milletçe doğruda buluşmak, mantık ve makulde söz kesmek, mutabakat kanallarını genişletmek tarihi bir sorumluluktur. Türkiye herkesin küçük siyasi hesapları bir tarafa bırakarak milli sorumluluk anlayışı içinde hareket etmesini zorunlu kılan zor bir dönemden geçmektedir.
Milliyetçi Hareketin bu dönemdeki yaklaşımlarına bu milli zaruretler yön vermektedir. Milliyetçi Hareket’in vatan ve millet sevgisine dayanan onurlu duruşu ve sağduyulu tutumu herkes tarafından çok iyi bilinmektedir. MHP dik durduğu sürece, Türkiye’nin milli birliğini sarsmak, bölünmez bütünlüğünü yıkmak, bölücü senaryoları hayata geçirmek mümkün değildir.HUZUR VE REFAH BU MİLLETİN ÖNCELİKLİ VE İVEDİ MESELESİDİRTürkiye yeni bir döneme girmiştir. Türk milleti yolu açmış ve yönetim sistemindeki belirsizlik, çift başlılık ve fiili durum garabeti ortadan kalkmıştır. İktidar partisi 15 yıldır yapamadıklarını, yetersizliklerini hep sisteme yüklemiştir. Ancak artık bahane kalmamıştır. Terörden dış politikaya, ekonomiden toplumsal huzura kadar her alanda acil olarak tedbir alınması elzemdir. Huzur ve refah bu milletin öncelikli ve ivedi meselesidir. Yeni ve hızlı bir başlangıç yapmak, bahane üretmek yerine icraata yönelmek gerekmektedir. Bugünkü ortam ve süreçte Türkiye’nin önünde 5 aşamalı ve birbiriyle bağlantılı gündemi vardır ve bunların üstesinden gelmek artık milli sorumluluktur. Birinci ve öncelikli olarak; terörle mücadelenin çok etkin, çok acımasız, çok kararlı ve milli güç unsurlarının çok yoğun katılımıyla icra ve devamı şarttır.AB İLE MESELELER YAY GİBİ GERİLMİŞTİR
İkinci gündem maddesi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine istikrar içinde geçebilmek amacıyla uyum yasalarının uzlaşmayla çıkarılması, devlet ve toplum hayatının yeni sisteme yönelik uyarlama ve ayar işlemlerinin yapılmasıdır.Üçüncü ve ilk iki gündem konusuyla eşzamanlı olarak, gecikmiş, ihmale uğramış, vatandaşlarımızın umutla beklediği sosyal ve ekonomik iyileştirmeleri ve yapısal reformları acilen hayata geçirmektir. Dördüncü gündem maddesi ise dış politikadan kaynaklanan zincirleme açmaz ve kördüğümlerdir. AB ile ilişkiler yay gibi gerilmiştir. Ve kopma an meselesidir. Türkiye yalnızlığa itilmekte, aleyhimize kurulan cephe sürekli milli onurumuzu incitmektedir.TÜRKİYE BİR HUKUK DEVLETİDİR
25 Nisan 2017’de, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Genel Kurulu’nun “Türkiye’de Demokratik Kurumların İşleyişi” konulu oturumunda ülkemizin siyasi denetim sürecine dâhil edilme kararı alınması skandal niteliktedir. Avrupa’nın Türkiye’ye şaşı bakışı, kuşkulu, samimiyetsiz ve önyargılı duruşu her açıdan ibretlik, her anlamda ikiyüzlülüktür. Önümüzdeki bir diğer gündem ise adalet ve ahlaki alanda yapılması gereken kalıcı ve kapsayıcı düzenlemeler olmalıdır. Türkiye bir hukuk devletidir. Üstünlerin değil, hukukun üstünlüğü esas ve bağlayıcıdır. Hiçbir şart altında hukuk dairesinden çıkmamak, ahlak ilkelerinden ayrılmamak devlet olmanın gerek ve kaçınılmaz sonucudur. Şu anda Türkiye zahmetli, bedeli yüksek ve maliyeti oldukça ağır terörle mücadele sürecindedir. Buna rağmen adalet ve hukuktan taviz verilmemesi en başta tarihimize ve ecdadımıza karşı manevi borcumuzdur.NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Ülkemizin bekası için gösterdiğimiz duruş ve kararlılığı siyaset icabı, zayıflık, acizlik zannederek göz ardı edenler, geçen yüzyılın başlarında milletimizi kurtaran ve devletimizi kuran tarihi misyonumuzu tıpkı dönemin işgalcileri gibi fark edememiş olanlardan başkası değildir. Bu bakımdan Türkiye’nin milli birliği ve kardeşliğinin devamı için sergilediğimiz sorumlu ve sağduyulu tutumu ve öngördüğümüz uyarıları hiç kimse bir zaaf belirtisi olarak görmemeli, sonu ağır olacak hesap hatasına düşmemelidir. Milliyetçi Hareket Partisi 19 Mayıs şuurunu iliklerinde taşıyan, kurucu ve kurtarıcı bir fikre dayanan, işgal ve ihanete asla prim vermeyen, vermeyecek olan muhteşem bir milletin eseridir. Bu eserin kapağında “Ne mutlu Türküm diyene” yazmaktadır. Bu eserin her satırı Türk tarihidir. Bu eserin her sayfası şehit ve gazilerimiz tarafından mühürlenmiştir. Aziz ceddimize, Cumhuriyetimizin muhterem kurucularına ve tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.Sözlerime son verirken Cenab-ı Allah’ın, kutsal gaye uğruna bu kutlu yolda sarf ettiğimiz emekleri, millet aşkını ve heyecanını karşılıksız bırakmayacağına yürekten inanıyorum. Bayramınızı tekrar tebrik ediyor, hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun.
Ne mutlu Türküm diyene.
|
|
15 Temmuz kalkışmasında verilen şehitler ve sonrasındaki Yenikapı Ruhu bile bunların kirli ruhlarını arıtamamıştır. “Ülkede adalet yok.” çığlıkları bu yüzdendir. 2016 Haziran’ında FETÖ destekli mahkeme kararlarına sevinirken Twitter’dan “Hukuk ve adalet arayışını, büyük bir olgunlukla göstererek hukuki haklarımızı almayı başardık.” diye yazanlar, bugün FETÖ’süz yargıda adalet tecelli edince “Adaletin ruhuna el Fatiha.” paylaşımında bulunmuşlardır. Yargı kimin aleyhinde karar verirse o, adaletsizlikten söz etmektedir. Yargı kimin lehinde karar verirse o, adaletin tecellisinden dem vurmaktadır. Okyanus ötesinde adalet arayanlar elbette ki adil hâkimlerin verdiği karardan rahatsızlık duyacaktır. Tarlalarda yapılan kongrelerden sonuç alınamayacağını belli çevreler nihayet öğrenmiş olmalıdır. MHP'yi mahkeme koridorlarına düşürenlerin asıl amacı iç muhalefet değildir. Amaç MHP'yi ya imha ya da teslim almaktır. Bu karar hamdolsun buna da set çekmiştir. Olağan kurultay sürecimiz halen devam etmektedir. Bu kapsamda, 732 ilçe 44 il kongremizi tamamladık, inşallah bir büyük şölenle de 18 Mart 2018 tarihinde 12. büyük kurultayımızı yapacağız.FETÖ'NÜN KALINTILARIFAAY,HÜCRELERİ AKTİFTİRTürkiye çok ağır ve olumsuz şartların hüküm sürdüğü kritik bir dönemden, bir ateş çemberinden geçmektedir. İç ve dış güvenliğimiz çok ciddi tehlike ve tehditlere maruzdur. Milli güvenlik sorunları ağırlaşmaktadır. Türkiye’yi içine alan husumet çemberi giderek daralmaktadır. İç bünyemiz yara almıştır. Toplumsal huzursuzluk ve tedirginlik derinleşmektedir. Türk milleti 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişiminin travmasını henüz tümüyle atlatamamıştır. 15 Temmuz’un artçı sarsıntıları sürmektedir. Devlet kurumlarının FETÖ virüsünden temizlenmesi için geniş çaplı idari ve adli süreçler devam etmektedir. 15 Temmuz’da ülkemiz büyük bir felaket atlatmıştır. Ne kadar inkâr edilse de, algılar ne denli denetim altında tutulmaya ve yönlendirilmeye uğraşılsa da FETÖ’nün kalıntıları faal, hücreleri aktiftir. TÜRKİYE'NİN EN KANLI İÇ ÖRGÜTÜ,,,FETÖ ile mücadelede hala kesin sonuç alınamamıştır. Bu ihanet yapılanmasının siyasi ayağına dokunulmadıkça, sonuç almak hiçbir zaman mümkün olmayacağı gibi, tehdit ve tehlike de bitmeyecektir. Milli namusa musallat olan, milli bekamıza kast etmeye kalkan kan içici yarasaların tam bir temizlik ve tasfiye işlemi artık vakit kaybedilmeden yapılmalıdır. İhanet yumduğu gözünü bir daha açamamalıdır. İşgal emel ve niyeti bir daha ayağa kalkamamalıdır. Biz sadece durumu değil, sadece bugünü değil, geleceğimizi de kurtarmak, kutlu bir diriliş ruhuyla güvenceye almak mecburiyetindeyiz.Öte yandan Türkiye; tarihin en kanlı üç terör örgütü PKK/PYD, IŞİD ve FETÖ’ye karşı Türkiye içinde ve dışında yoğun bir mücadele içindedir. İç savaş şartlarının hâkim olduğu komşumuz Irak ve Suriye’deki yangın giderek büyümektedir. PKK terör örgütünün saldırıları tırmanmıştır. PKK ile amansız bir mücadele Türkiye içinde ve sınır ötesinde sürmektedir. Bölücü hainler Türkiye’yi karıştırmak için yeni tezgâhlar peşindedir. Türkiye çok ciddi beka sorunlarıyla karşı karşıyadır. Adeta sırat köprüsünden geçmektedir. Karşımızdaki Türkiye tablosu maalesef budur.MHP DİK DURDUĞU SÜRECE....Bugünkü şartlarda yaşadığımız krizleri, karşılaştığımız buhranları aşmanın yolu ilk olarak ortak aklı çalıştırmaktır. Çalkantılardan kurtulmanın reçetesi müşterek ve milli aklı harekete geçirmektir. Milletçe doğruda buluşmak, mantık ve makulde söz kesmek, mutabakat kanallarını genişletmek tarihi bir sorumluluktur. Türkiye herkesin küçük siyasi hesapları bir tarafa bırakarak milli sorumluluk anlayışı içinde hareket etmesini zorunlu kılan zor bir dönemden geçmektedir.
Milliyetçi Hareketin bu dönemdeki yaklaşımlarına bu milli zaruretler yön vermektedir. Milliyetçi Hareket’in vatan ve millet sevgisine dayanan onurlu duruşu ve sağduyulu tutumu herkes tarafından çok iyi bilinmektedir. MHP dik durduğu sürece, Türkiye’nin milli birliğini sarsmak, bölünmez bütünlüğünü yıkmak, bölücü senaryoları hayata geçirmek mümkün değildir.HUZUR VE REFAH BU MİLLETİN ÖNCELİKLİ VE İVEDİ MESELESİDİRTürkiye yeni bir döneme girmiştir. Türk milleti yolu açmış ve yönetim sistemindeki belirsizlik, çift başlılık ve fiili durum garabeti ortadan kalkmıştır. İktidar partisi 15 yıldır yapamadıklarını, yetersizliklerini hep sisteme yüklemiştir. Ancak artık bahane kalmamıştır. Terörden dış politikaya, ekonomiden toplumsal huzura kadar her alanda acil olarak tedbir alınması elzemdir. Huzur ve refah bu milletin öncelikli ve ivedi meselesidir. Yeni ve hızlı bir başlangıç yapmak, bahane üretmek yerine icraata yönelmek gerekmektedir. Bugünkü ortam ve süreçte Türkiye’nin önünde 5 aşamalı ve birbiriyle bağlantılı gündemi vardır ve bunların üstesinden gelmek artık milli sorumluluktur. Birinci ve öncelikli olarak; terörle mücadelenin çok etkin, çok acımasız, çok kararlı ve milli güç unsurlarının çok yoğun katılımıyla icra ve devamı şarttır.AB İLE MESELELER YAY GİBİ GERİLMİŞTİR
İkinci gündem maddesi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine istikrar içinde geçebilmek amacıyla uyum yasalarının uzlaşmayla çıkarılması, devlet ve toplum hayatının yeni sisteme yönelik uyarlama ve ayar işlemlerinin yapılmasıdır.Üçüncü ve ilk iki gündem konusuyla eşzamanlı olarak, gecikmiş, ihmale uğramış, vatandaşlarımızın umutla beklediği sosyal ve ekonomik iyileştirmeleri ve yapısal reformları acilen hayata geçirmektir. Dördüncü gündem maddesi ise dış politikadan kaynaklanan zincirleme açmaz ve kördüğümlerdir. AB ile ilişkiler yay gibi gerilmiştir. Ve kopma an meselesidir. Türkiye yalnızlığa itilmekte, aleyhimize kurulan cephe sürekli milli onurumuzu incitmektedir.TÜRKİYE BİR HUKUK DEVLETİDİR
25 Nisan 2017’de, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Genel Kurulu’nun “Türkiye’de Demokratik Kurumların İşleyişi” konulu oturumunda ülkemizin siyasi denetim sürecine dâhil edilme kararı alınması skandal niteliktedir. Avrupa’nın Türkiye’ye şaşı bakışı, kuşkulu, samimiyetsiz ve önyargılı duruşu her açıdan ibretlik, her anlamda ikiyüzlülüktür. Önümüzdeki bir diğer gündem ise adalet ve ahlaki alanda yapılması gereken kalıcı ve kapsayıcı düzenlemeler olmalıdır. Türkiye bir hukuk devletidir. Üstünlerin değil, hukukun üstünlüğü esas ve bağlayıcıdır. Hiçbir şart altında hukuk dairesinden çıkmamak, ahlak ilkelerinden ayrılmamak devlet olmanın gerek ve kaçınılmaz sonucudur. Şu anda Türkiye zahmetli, bedeli yüksek ve maliyeti oldukça ağır terörle mücadele sürecindedir. Buna rağmen adalet ve hukuktan taviz verilmemesi en başta tarihimize ve ecdadımıza karşı manevi borcumuzdur.NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Ülkemizin bekası için gösterdiğimiz duruş ve kararlılığı siyaset icabı, zayıflık, acizlik zannederek göz ardı edenler, geçen yüzyılın başlarında milletimizi kurtaran ve devletimizi kuran tarihi misyonumuzu tıpkı dönemin işgalcileri gibi fark edememiş olanlardan başkası değildir. Bu bakımdan Türkiye’nin milli birliği ve kardeşliğinin devamı için sergilediğimiz sorumlu ve sağduyulu tutumu ve öngördüğümüz uyarıları hiç kimse bir zaaf belirtisi olarak görmemeli, sonu ağır olacak hesap hatasına düşmemelidir. Milliyetçi Hareket Partisi 19 Mayıs şuurunu iliklerinde taşıyan, kurucu ve kurtarıcı bir fikre dayanan, işgal ve ihanete asla prim vermeyen, vermeyecek olan muhteşem bir milletin eseridir. Bu eserin kapağında “Ne mutlu Türküm diyene” yazmaktadır. Bu eserin her satırı Türk tarihidir. Bu eserin her sayfası şehit ve gazilerimiz tarafından mühürlenmiştir. Aziz ceddimize, Cumhuriyetimizin muhterem kurucularına ve tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.Sözlerime son verirken Cenab-ı Allah’ın, kutsal gaye uğruna bu kutlu yolda sarf ettiğimiz emekleri, millet aşkını ve heyecanını karşılıksız bırakmayacağına yürekten inanıyorum. Bayramınızı tekrar tebrik ediyor, hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun.
Ne mutlu Türküm diyene.