CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kan dökülmemesinin, kavga olmamasının çok güzel olduğunu, buna kimsenin itirazı bulunmadığını ifade ederek, "Ülkeye huzurun gelmesi çok güzel bir olay ama çözüm süreci nedir, ben bilmiyorum. İçeriği nedir, onu da bilmiyorum" dedi.
Kılıçdaroğlu, Kadın Girişimciler Derneği'nin (KAGİDER) Şişli'deki Genel Merkezi'nde düzenlediği "Biz'de kahvaltı" etkinliğinin konuğu oldu.
Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmanın ardından soruları yanıtladı. "Çözüm sürecine nasıl bakıyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Kan dökülmemesi çok güzel bir olay. Kavga olmaması çok güzel bir olay. Hiç kimsenin buna itirazı yok. Ülkeye huzurun gelmesi çok güzel bir olay ama çözüm süreci nedir, ben bilmiyorum. İçeriği nedir, onu da bilmiyorum. Sayın Başbakan'a 4 koşul söyledim. Örneğin 'süreci açık götür, şeffaf götür, halka hesap ver, hesabını veremeyeceğin şeyin altına imza atma' diye... Onun dışında 'biz size kredi açıyoruz, buyurun çözün' dedik. Ertesi gün dedi ki, 'Ne kredisi kardeşim, senin kredine ihtiyacımız yok.' İyi, sen çöz. Ne olduğunu bilmiyoruz. Zaman zaman karşılıklı atışmalar oluyor. 'Yok kesildi', 'hayır kesilmedi...' Şöyle oldu, böyle oldu. Bilmiyoruz... Masanın bir ucunda Abdullah Öcalan var, diğerinde Recep Tayyip Erdoğan var. İkisi görüşüyorlar, pazarlık yapıyorlar. Birbirlerine mektuplar gidip geliyor. Bazen Kandil'e gidiyor. Beni rahatsız eden olay şu; 76 milyon insan, çözüm süreciyle ilgili bilgileri Kandil'den alıyor. Bu sizi rahatsız etmiyor mu? Bu ülkenin bir hükümeti yok mu? Bu ülkenin bir başbakanı yok mu? Bu ülkenin bir İçişleri Bakanı yok mu? Neden halkı bilgilendirmiyor? Neden Kandil'den bilgi almak zorunda kalıyor bu halk. Beni rahatsız ediyor. Demokratikleşme paketi, biz açıkladık ama iktidar gerçekten demokrasiyi istiyor mu? Asıl sorgulamamız gereken bu. Yoksa seçimlere kadar biz bu işi oyalayalım, seçimden sonra Allah kerim mi demek istiyor? Daha önce 3 kez böyle oldu. "
Uludere'de 34 kişinin hayatını kaybetmesi olayına değinen Kılıçdaroğlu, "Uludere'de 34 çocuğu öldüreceksin, hesabını vermeyeceksin, sonra kalkacaksın 'demokrasi' diyeceksin. Olmaz. Uludere'de öldürülen 34 çocuğumuz bizim çocuğumuz. Onların etnik kimlikleri çok önemli değil, onlar bizim çocuklarımız. Hesabı verildi mi? Hayır. 'Ankara'nın derin dehlizlerinde bu kaybolmayacak' diyordu. Kayboldu gitti. Var mı bunun sorumlusu? Sorumlu kim? 1 kişi. Başbakan. Çünkü sınırötesi operasyon yapma yetkisini parlamento Hükümet'e verdi. Hükümet'in başında kim var? Malum kişi var. Yetki sende, operasyonun talimatını da sen verdin. O nedenle kapatılmak isteniyor" ifadelerini kullandı.
- "Hitler seçimle geldi"
Demokrasinin zor kazanılan ama kolay kaybedilen bir olgu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bütün diktatörlerin, demokrasiyle geldiğini sonra diktatör olduğunu anlattı. Kılıçdaroğlu, "Hitler, seçimle geldi, en yüksek oyu aldı. Hitler'in demokrat olduğunu söyleyen var mı dünyada? Mussolini yine öyle" diye konuştu.
Demokrasinin kadın-erkek eşitliği olduğunu ve herkesin üzerine titremesi gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, sorunun çözümünün özgürlük ve demokrasiden geçtiğini aktardı. CHP'nin 17 maddelik "özgürlük ve demokrasi manifestosu" hazırladığını, bunun da kanun tekliflerini TBMM'ye sunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Biz bunu açıkladığımızda, bize şunu söylediler; 'Siz samimi değilsiniz, bugün söylersiniz ama yarın bundan vazgeçersiniz.' Arkadaşlarıma talimat verdim, hepsiyle ilgili kanun tekliflerini verdik. Hepsinin altında CHP'nin imzaları var. Getirsinler kim samimi, kim değil?" değerlendirmesinde bulundu.
- "Yerel seçimlerde işbirliği düşünmüyoruz"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Yerel seçimde MHP ve BDP ile işbirliği düşünüyor musunuz?" şeklindeki soruyu "Biz herhangi bir işbirliği düşünmüyoruz. CHP olarak seçimlere gireceğiz. En yüksek oyu almaya çalışacağız. En iyi adaylarla çıkmaya çalışacağız. Süreç bakalım nasıl gelişecek" diyerek yanıtladı.
- Anayasa çalışmaları
"60 maddelik anayasa paketiyle ilgili görüşmeler sürüyor. Bu tutuklu milletvekillerini de kapsayacak mı?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun bir çalışma tutanağı var. Kararlar nasıl alınacak ve nasıl hayata geçirilecek... 4 partinin üzerinde uzlaştığı maddeler sorunsuz maddeler. Tutuklu milletvekiliyle ilgili olarak, bildiğim kadarıyla 4 partinin uzlaştığı bir metin çıkmadı. Çıkarsa memnun oluruz" karşılığını verdi.
- MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın konusu
Bir başka soru üzerine, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a yönelik "Saldırı yapılırsa sahip çıkarız" gibi bir düşüncesinin olmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Sayın Fidan'a yönelik olarak ciddi suçlamalar var. Bu suçlamalar ne kadar gerçek, onu bilmiyoruz. Bu konuda Anamuhalefet Partisi olarak bilgilendirilmedik. Bürokrat olduğu için kendisi hakkında konuşmanın çok doğru olmadığını ifade ettim. Bir bürokrattır. Ona yönelik suçlamalar var. Olayın ayrıntılarını bilen kişi, hükümetin başındaki kişi. Haklı mıdır haksız mıdır, bunu zaman gösterecektir. Bu konuda bizim özel bir düşüncemiz söz konusu değil" dedi.
Devletin önemli makamlarında oturan kişilerin belirli aralıklarla Anamuhalefet Partisi'ni bilgilendirmesi gerektiğini, bunun demokrasinin bir kuralı olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, ancak bu kuralın Türkiye'de işletilmediğini söyledi.
- Sarıgül'un durumu
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün CHP'e katılmak için dilekçe verdiği yönündeki iddiaların sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"CHP Genel Başkanı olduğum tarihten bu yana, sorulan her soruya samimi ve doğru yanıt vermek için çaba harcadım. Bana ulaşan hiçbir dilekçe yok. İl Başkanımız burada, ona da toplantıdan sonra sorarım ama olsa bana sabahleyin söylerdi. Biz bir partiyiz. Hukukun üstünlüğüne inanan bir partiyiz. Bizim bir tüzüğümüz var. Bir kişinin partiye nasıl üye olup olmayacağı orada yazılı. O tüzük, partinin kurultayında kabul edilmiş bir tüzüktür. O tüzüğe göre partiden ihraç edilmiş kişinin partiye dönmesinin kuralları vardır. Dilekçeyle başvurur, dilekçeyi alırız, dosyasıyla beraber Parti Meclisi'ne indiririz. Parti Meclisi'nde görüşürüz, gizli oylama yapılır, partiye üyeliği kabul edilirse bir sorun kalmamış olur. Önümüzdeki süreç içinde süreç tamamlanır mı? Umuyorum, tamamlanır."
- "Sarıgül, saygı duyduğumuz bir siyasetçi"
Ayrışmaya değil, birleşmeye ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, Türkiye Değişim Hareketi'ne de kapılarının açık olduğunu vurguladı.
Kılıçdaroğlu, Mustafa Sarıgül'ün adaylığı konusundaki bir başka soruya ise şöyle cevap verdi:
"Sarıgül de saygı duyduğumuz bir siyasetçi. Ben ayrışmaya tahammülümüz yok derken, onun için de söylüyorum. Türkiye Değişim Hareketi'ni onun için söylüyorum. Gençler gerçekten Türkye'yi değiştirmeyi istiyorlarsa, şöyle bir tabloya baksınlar. Hangi partinin içine girersem ben değiştiririm. Değişime açık, statükocu devlet partisi hangisi? Şu anda tek parti düzeni var. Vali AKP'li, kaymakam AKP'li, emniyet müdürü AKP'li. Nereye bakarsanız AKP'li. Vali ne diyor? 'Beni kim bu makama getirdiyse ben onun düdüğünü çalarım' diyor. O valiye sormak lazım, sen o zaman niye arabanda Türk bayrağı taşıyorsun? Başbakan'ın taşıyamadığı bayrağı o arabasında taşıyor. Neden çünkü o devletin valisi, hükümetin değil. Ancak o kendisini Hükümet'e endekslemiş. Tipik, tek parti dönemini yaşıyoruz. Herkesin bu gerçeği görmesi lazım. Bizim zorluğumuz da ondan kaynaklanıyor. Biz bir siyasal partiye karşı muhalefet yapmıyoruz. Biz AKP devletine karşı muhalefet yapıyoruz. Parlamento AKP'nin arka bahçesine dönmüş durumda. Tutanakları açın, bakın AKP Grup Başkanı, 'Burada kanunları AKP yapar' diyor. 'Parlamento yapar' demiyor. Bunun üzerinde yeteri kadar durduk mu? Hayır durmadık."
Genel başkan yardımcılığı görevinden istifa eden Emrahan Halıcı ile henüz görüşmediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Duygusal bir rahatsızlığı var ama görüşürüz. Partimizin değerli bir milletvekilidir. Özellikle kendi konusunda çok birikimli bir arkadaşımızdır" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın kamuda başörtüsü serbestisi getirilen düzenlemeyi bireysel olarak yargıya taşıdığını ifade ederek, "Bireysel bir davadır. Partinin açtığı bir dava söz konusu değil" diye konuştu.