Türk milletinin tarih sahnesine çıktığından bu yana pek çok badireler atlattığını ve bunların pek çoğundan büyük yaralar almadan alnının akıyla çıktığı belirten Büyükataman; İyilik yaptığı, kardeş olarak gördüğü milletlerin belli dönemlerde ihanetlerine uğradığını, emperyalist İslam düşmanı devletlerle işbirliği içerisinde isyan eden en yakınlarının bu ihanetleriyle çok acı günler geçirdiğini, Uzun dönemler boyunca hain ve gafil yöneticilerin idaresi altında eski muzaffer günlerine hasret bir şekilde yaşadığıni kaydetti.
Büyükataman yazılı basın açıklamasında şöyle devam etti:
29 Ekim 2014 tarihinde, Cumhuriyet’imizi
29 Ekim Cumhuriyetin ilanı misillemesi...
Ülkemize ve milletimize düşmanlıklarını her fırsatta dile getiren ve gösteren peşmerge bozuntuları adeta Cumhuriyetle hesaplaşır gibi tam da 29 Ekim'de Yunan askerlerinin İzmir’e çıkışını andıran bir gösteri ile Türk topraklarından geçmiş, İzmir’de işgal ordularını nümayişlerle, sevgi gösterileriyle karşılayan hainlere nispet edercesine aşağılık bir şov ile karşılanmışlardı
Türk devleti Öcalan’a teslim edildi...
Sözde açılım süreci, PKK ve terörist başının istediği doğrultuda sürdürülmektedir
Türkiye'nin PKK ve uzantısı birtakım yasa dışı yapıların peşinde oldukları “özerk/federe/bö
Bu rahatsızlık toplumun büyük tepkisini toplamakta bu nedenle toplumdan şehit haberleri gizlenmektedir. “Artık şehit haberi gelmiyor.” zırvasıyla Türk milleti kandırılırken bir yandan basına şehit haberleri duyurulmayacak yahut kaza şeklinde duyurulacak diye baskı yapılmaktadır. AKP zihniyetine göre böylece şehit haberi gelmemiş olmaktadır.
Memleket evlatlarını şehit eden PKK’lılar iktidar tarafından “yüzü maskeli kişiler” olarak tarif edilmekte ve terör örgütü ifadesi açıklamada yer almamaktadır. Bir başkası ise teröristte ahlak arayacak kadar ahlaksızlaşabilm
Her dediğini eksiksiz yaptırmak isteyen PKK, her zaman olduğu gibi kahpeliği seçerek silahsız askerlerimizi hedef alıp nasıl bir örgüt olduğunu ilan ederken, iktidar PKK’yı savunmak için PKK’lılardan daha yoğun bir gayretin içine girmiştir.
Devlet güvenlik güçlerimizi korumaktan neden acizdir?
PKK’lı katiller sürüsü Hakkâri Yüksekova’dan sonra bu kez de Diyarbakır’da ihanet sahnesine çıkmışlardır.
Çözülme sürecinde dirilen, ihanet sürecinde toparlanan, yıkım projesiyle güçlenen katiller vatan evlatlarına canice saldırmaktadır.
Ülkemizin Doğu ve Güneydoğusundaki bazı il ve ilçelerde de PKK yandaşı olmayana, örgüte vergi vermeyene hayat hakkı tanınmamaktadır. Kırsalda kesinlikle hiç kimse için güvenlik yoktur. Örgüt bölgeye tamamen hâkim olmuş, devlet otoritesine son vermiştir. Buna mukabil Başbakan Davutoğlu, dün akşam yaptığı “Ulusa Sesleniş” konuşmasında utanmadan, sıkılmadan devlet nerede diye soranlara devlet her yerde demektedir. Devlete hizmet etmiş korucular adeta geçmiş yılların intikamı alınırcasına ağaca bağlanıp kurşuna dizilmektedir. Madem devlet her yerdedir, o devlet güvenlik güçlerimizi korumaktan neden acizdir?
Unutuyorlar ki bu topraklarda son sözü daima Türk milleti söyler. Bir yüzüne Amerika bir yüzüne Kürt bölgesinin sözde bayrağı boyanmış çocuklar hiçbir zaman Amerika’nın umurunda olmayacaktır. Yunanlıları topraklarımıza saldırtarak mahvolmalarına sebep olan İngilizler gibi Amerikalılar da aslında Kürtlerin mezarını kazmaktadır. Coğrafyanın işbirlikçisi, emperyalistlerin köpeği durumuna bilerek düşürülenler yarın kendilerine sahip çıkılmayacağını görmelidir. Şerif Hüseyin örneği bölge olarak da, tarih olarak da çok uzak değildir.
Türk mahkemelerinde mutlaka yargılanacaklar
Aynı şekilde devleti yönetenler, hükümet edenler namlunun ucunda Türkiye ve Türk milletinin var olduğunu görmelidir.
Çözülmenin cinayetlere, kayıplara ve vahşi saldırılara kapı aralamasını görmemekte diretenler bu gidişle çok ağır bedel ödeyecektir.
Arap Pınarı’na PKK’nın geçişine yardım ve yataklık yapanlar suçludur, millet vicdanında müebbet mahkûmdur. Bu olayın müsebbipleri ve failleri İlk milli hükümet kurulduğunda da bu hukuksuzluğun hesabını verecek, adil Türk mahkemelerinde mutlaka yargılanacaklard