Cumhurbaşkanlığı seçimi, paralel örgüt, diğer örgütlerin yapılanmasıyla mücadele istişare toplantımızda ele aldığımız ağırlıklı konular oldu. son 200 yıl boyunca bu toprakların asli unsurları, millet, yoksullar, okuyamamış olanlar, kendisini ifade edemeyenler, fırsatları imkanları olamayanlar, milli ve manevi değerlerine bağlı olanlar, sistematik bir tahrike aşağılanmaya maruz kaldılar.
"BİZİM ÖZGÜVENİMİZİ YOK ETMEK İSTEDİLER"
Rahmetli Oğuz Atay, onları yani bizleri "tutunamayanlar" olarak tarif etmişti. Hiçbir ayrım yapmadılar. Elit bir zümre, Türk demeden, Kürt demeden, Alevi-Sünni demeden, halk yığınlarına karşı sürekli bir kibir sergilemişti. Son yıllarda birçok konuşmamda bunların üzerinde durdum. Bizim özgüvenimizi yok etmek istediklerini, bizim de buna karşı direnmemiz gerektiğini defalarca ifade ettim. Hani dikleşmeden dik durmak diye ifade ettiğim konu. Milletin 77 milyon ayrımsız şekilde bu toprakların birinci sınıf vatandaşı olduğunu defalarca vurguladım.
"BİZİ TERBİYE ETMEYE KALKIŞTILAR"
3 Kasım 2002 seçimleri esasen bu kibir abidelerinin milletten ağır bir cevap aldığı tarih olmuştur. O kibir abideleri defalarca yolumuza çıktılar. Mürebbiye edasıyla, bizlere ve millete parmaklarını sallayarak bizi terbiye etmeye kalkıştılar. Tepeden baktılar, konuştular. Ve hani ülkede çoğunluğun oyunu alamıyorlar ya, biz azınlıkta kaldık diyorlar. Dolayısıyla azınlık olarak çoğunluğa biz tahakküm etmeliyiz diyorlar. Kendilerini ülkenin asıl sahibi addettiler. Kararları onlar vermek istediler. Ülkeye onlar istikamet çizmek istediler. Kaynakları adil biçimde paylaşmak yerine, tüm kaynakları kendileri için kullanmak istediler. Bu kesimler kibirlerinden bir milim bile geri adım atmadılar.
"AZİZ MİLLETİMİZİN ÖZGÜVEN KAZANABİLMESİ İÇİN GECE GÜNDÜZ ÇALIŞTIK"
İşte 12 yıldır biz bu kibri kırmaya, milletimize tarihinde olduğu gibi yeniden özgüven kazandırmaya çalışıyoruz. Bu ülkenin, bu milletin neler yapabileceğini, başarabileceğini göstermeye çalışıyoruz. Hamdolsun bunu da yaptık. 12 yıl içinde aziz milletimizin özgüven kazanabilmesi için gece gündüz çalıştık.
"HUKUK KATİLİ HUKUKÇULARA ARTIK HİÇ KİMSENİN EYVALLAHI YOK"
Herkes bilsin ki biz bu ülkede varız, biz bu ülkenin eşit vatandaşlarıyız. Dün de ayrıntılı şekilde ifade ettim, ihtilaller dönemi artık kapanmıştır. Seçkin bir zümrenin, parmağını sallayarak bize ya da aziz millete kibirle ders verme dönemleri artık kapanmıştır. Birileri kürsülere çıkıp konuşurken, kendilerini Yassıada mahkemelerinin savcısı, bizi de yassı ada mahkemelerinde sanık gibi görüyor. Dün söyledim, CHP genel başkanı, milli şef, diktatör, meclis kürsüsüne çıkıp "sizi ben bile kurtaramam" diyerek Meclis'i tehdit etmişti. Artık bu tehditlere boyun eğecek bir Meclis yok. Başbakanlara, hesap soracak, hukuk katili hukukçulara artık hiç kimsenin eyvallahı yok.
"KARŞINIZDA ARTIK PISIRIK BAŞBAKANLAR YOK"
Herkes haddini, konumunu sınırını bilecek. Siz babalarınızın dedelerinin çarpık istikametinde yürümek isteyebilirsiniz. Babalarınız dedeleriniz gibi siyasete parmak sallamak isteyebilirsiniz. Ama biz babalarımızın dedelerimizin kutlu ve şanlı izinden yürüyoruz. Hiç kusura bakmayın biz bu istikametimizi asla değiştirmeyeceğiz. Karşınızda artık boynu bükükler yok, yüzünü yere eğip öfkesini içine atacak mağdurlar yok. Evet geçti o günler. Yassıada günleri geçti. Sizin karşınızda Menderes'in akıbetiyle korkutulan, pısırık başbakanlar bakanlar da yok.
" O DÖNEM KAPANDI"
Kürsüye çıkıp yassıada hayali görenler bunu bilmelidir ki o dönem kapandı.
CHP'nin milli şefi diktatör çıkıp Meclis kürsüsüne 'Seni ben bile kurtaramam' deme küsthalığını göstermiştir.
Sizin karşısınızda sinen pısırık Başbakan ve bakanlar yok. Yassıada günleri geçti.
Biz Korkma ile başlayan bir İstikal Marşı'na sahibiz. Malum dün sabah 10'da burada olacaktık. Dün Danıştay'ın kuruluş yıldönümüne Adalat bakanımızla katıldık. Sayın Cumhurbaşkanı orada. Danıştay'ın Başkanı çıkıyor. 25 dakika çıkıyor herkesin saygı duyacağı bir konuşma yapıyor.Kim bu ev sahibi.
Orada konuşma hakkı olmayan, konuşma yetkisi olmayan tüzüğündeiç tüzüğünde böyle bir şey yok. Bir gelenek olduğu için bu konuşma yapılıyor.
Oraya konuşma yapan kişinin karşısında bir savunması var mı? Baro başkanı çıkıyor Danıştay başkanının 20 dk konuştuğu yerde 1 saat konuşuyor. Senin konuşma hakkın yok çıkmış zehir zemberek konuşuyorsun.
O içine sinmiş kibirle seçilmişlere parmak sallıyor. CHP kurultayı kürüsüsünde değil danıştay kürüsüsünde konuşuyorsun. Tek parti dönemi biteli 64 yıl oldu.
Bir saatte memlektin 100 yıllık olaylarını anlatıyor. Engelliler konusundan başlıyor. Engellilerden haberi yok.
Şimdiye kadar engellilerle ilgili yaptığımız çalışmayı kimse yapmadı. Van depreminden bahsederken hiçbir şey yapılmadığından bahsediyor.
Aselsan, Roketsan'dan, Havelsan'dan bahsediyor. Ya sen kim Havelsan kim? Sanattan da da bahsediyor.
Biz o gece hemen Erciş'e gittik. Hemen bakan arkdaşlarımızla işi koordine ettik. Van, Edremit ve Erciş'te 23 691 bin konut inşaa ettik. Bunlar 1 yılda oldu.
Van'a depremden sonra 5 milyar eski rakamla 5 katrilyon. Bundan haberin var mı senin? Neymiş ona öyle söylemişler. Sen haberin kaynağına inmemişsin.
Sen hukuçusun sana yalan söylemek yakışır mı? Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Konteynerda 64 aile kalıyor onlar da hak sahibi bir aile değil.
Hak sahibi olmamasına rağmen kiracılara da ev verdik. Sen nasıl hukukçusun? Önce hak sahiplerini öğren.
Yatıyorlar, kalkıyorlar Berkin Elvan. Elinde sapan, yüzünde maske cebinde patlayıcı ekmek almaya gidiyormuş.
O gece yaşanan olayda vefat eden Burak Can'ı neden anmıyorsun. Neden çünkü istismara açık değil. Menderes'in idamından, üç gencin idamından bahsediyor.
Nazım Hikmet'ten bahsediyor. Nazım'a vatandaşlığını veren biziz. Bütün bu acıları çektiren bu konuşanın dede babası da bunun imzassı var.
Üç gencin ölmünde Turhan Feyzioğlu'nun imzası var. Türkiye'ye bu büyük acıları yaşatan CHP'dir. Bu CHP zihinyeti her yerde. 1960'da bunlar oradaydı. Çorum, Maraş olayları olduğu zaman bunların zihniyeti iktidardı.
12 Eylül yapılırken, faiili meçhuller yapılırken onlar oradaydılar. 1 Mayıs 1977'de işçiler orada ölürken de bunlar oradaydı.
Çıkmış diyor ki, Taksim'de olay olmadı. Sen onu Türk-İş'in, HAK-İş'in başkanına sor. Meydanı boş buldu konuşuyor. Bunlar hukuk siyasallaşırken de oradaydılar.
Dede babalarıyla bunlar hep oradaydılar. Arşiv tarih konuşuyor. Seçmenin seçimle değişmesine bu adam karşı çıkıyor. CHP bu ülkede hiç seçim kazanamıyor. Ne yapalım ülkeyi size mi verelim.
Dün devlet protokolüne yapılan bu nezaketsizliği yapmaya çalışanlar, siyasetçilere ayar vermeye çalışanlar siz kimsiniz? Onların dede babalarının zihniyeti bitti.
Biz 5 yılda bir millete hesap veriyoruz. Bunlar kime hesap veriyor. Biz siyasete itibar kazandırdık. Bu törenlerin siyasetçilere ayar verme yeri olmayacak.
Bununla ilgili çalışma yapacağız. Bundan sonra da bunların olduğu yere gitmeyeceğim. Ne adli açılış be başka bir şey.
İllaha söz verilecekse Adalat Bakanına ve Başbaakn Yardımcısına söz verilmeli.
Baro başkanın dünkü konuşmasını karıştırdı. CHP kurulunda yapacağı konuşmayı dün yaptı. Kimseye pabuç bırakmayız.
30 Mart'ta milletimiz bize Paralel Yapı'yla mücadele yetkisi verildi. Affedilmeyen bir hainlik yapıldı. Karşımızda bunlar sütün içine karışmış pis suya benzer. 35 yıl her türlü hileyi yaparak içimize sızmışlar. Pis su dışardan nasıl farkedilmemişse bunlar da aynı.
Bunlar da her yol mübah. İnandığının tersini söyleyerek istedikleri yere sızmışlar. Hasmımız mert değil. İnsanlıktan uzak. CHP bu yapıyla işbirliği içine girdi ve mağlup oldu.
Mertçe kendini göstermeyen bir yapıyla mücadele ediyoruz. Emin olun bu yapının ayakta kalması mümkün değil. Bunların beslendiği ana damarlar kesildi.
Anadolu'daki insanımız bu yapıyla ilişkilerini kestiler. Önümüzdeki yıl çok farklı olacak. Okullar kapatılmadı. Bunlar aileleri birbirine düşürdüler. Bunlar karı kocayı birbirine düşürdüler. Bu yapının milli manevi değerleri istismar ettiler.
Hayatlarını, birikimlerini bu yapı için sefeber edenler uluslararası hainlik şebelerine hizmet ettiklerini anladılar.
Burdan yine söylüyorum. Madem bir suçun yok. Neden gelmiyorsun? Çık gel gel. Hani sen Bediüzzman'ı çok seviyorsun. Emirdağ Lahikasını okumadın mı? Neden buraya gelmiyorsun. Ama gelemez.
Suçluluk duygusuyla orada kalıyor. Mücadelemiz devam ediyor.
Adana, Ankara, İstanbul'daki yürekli savcılar gerekli adımları attılar. 1999'da Türkiye'den çıkış 15 yıl. Diyorlar ki, cadı avına dönüşmesin. Eğer vatana ihanet edenlerin yerini değiştirmenin adına cadı avı deniyorsa biz bu cadı avını yapacağız.
Biz bu işin takipçisi olacağız. Kim ne yapıyorsa bize bildireceksiniz. Bildireceksiniz ki, gereğini yapacağız. Tüm belediye başkanları, il başkanlarıma söylüyorum.
Bir cerrah hassasiyetiyle sütün içine karışmış bu pis suyu temizleyeceğiz. Paralel Yapı'yla mücadele AK Parti'nin sarsılmaz bir misyonu haline gelmiştir.
Devletin misyonu AK Parti'nin de işidir. MGK'da ne yayınladık. Devletin güvenliğini tehlikeye atacak her türlü yapıyla mücadele etmek esastır.
30 Mart öncesi bu yapı şahsıma açıkça saldrıdılar. Bununla yetinmeyip çocuklarıma, aileme, arkadaşlarıma, Filistin, Mısır, Suriye davasına saldırlar.
Bunlar yeterli değilse, istiklalimize saldırdılar. Bana arkadaşlarıma saldırıldığında susabilirsiniz ama sizin izzetinize, şerefinize saldırıldı.
Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. CHP ve MHP tarihe kara bir leke olarak geçti. Makamlar, görevler geçse de AK Parti devam edecek.
Bu alçak saldırıyı nefes alıp verdiğim sürece affetmeyeceğim. Bunları çok iyi tanıyorum. Ben bunların bu kadar yalancı, bu kadar müfteri, bu kadar takiyyeci olduğunu bilmiyordum. 2010'da ben çok şey öğrendim. Davam için bunu affetmeyeceğim. Bütün yol arkadaşlarımla bu yolda yürüyeceğiz.
Cumhurbaşkanlığı seçimini burada tartıştık. Aramızdan kim seçilirse seçilsin davamızdan sapma olamayacak. Partimize nifak sokmak isteyenler olacaktır. Partimizden ayrılıp parti kuranlara ne oldu?
Bu dönemde de tuzluklar çıktı. Bu tuzlukları da unutcaksınız. İhanet edenleri tarih hiçbir şekilde anıtlaştırmışlar. Tarihe gömer. Menderes'i asanları kim hatırlıyor?
Çatı kurmaya çalışıyorlar. CHP genel müdürü ne diyor? adayımız MHP'nin oylarını alacak. Sosyalist oyları alacak. Kürt oylarını alacak. Hem kapitalist olacak, hem faşist olacak. Bu özelliklere Pensilvanya'daki zat uyuyor ama o da üniversite mezunu değil.