MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "AKP valisi sanki sokak kabadayıları gibi, sanki ona buna sataşmak, çatmak ve kavga çıkarmak için fırsat kollayan bir meczup gibi terör estirmiştir. Adana'nın başına musallat olan, Adanalı kardeşlerime gözdağları veren bu zat; şovmen midir, sokak dövüşçüsü müdür, derebeyi midir? Görevi, taşıdığı unvan ve mevkii ne olursa olsun, kalabalıkların üstüne hakaretlerle, ağza alınmayacak galiz ifadelerle yürüyen ve burnunun dikine giden bir devlet görevlisine Adana müstahak değildir ve olmamalıdır" dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Filipinler'in tayfun felaketine maruz kalmasından üzüntü duyduğunu belirterek, AK Parti hükümetinin de Filipinlere insani yardım ve desteklerden kaçınmaması gerektiğini söyledi.
Hafta sonu düzenledikleri mitingde Tandoğan Meydanı'nın dolup taştığını anlatan Bahçeli, "Bir kez daha gördük ki Türk milleti, milli ve manevi değerlerini korumaya ve yaşatmaya kararlıdır. Ne pahasına olursa olsun kaderini, kardeşliğini ve kutlu geleceğini lekeletmemeye, şaibe ve belirsizlik altında bırakmamaya tahminlerin ötesinde azimlidir. Türk milleti vahdetin yolunda, kardeşliğin izinde, bağımsız yaşamanın ısrarındadır. Aziz milletimiz bölünmeye, bölücü emellere, pazarlıkçı yüzlere, felaket elçilerine, terörist planlarına tamamen kapalı ve karşıdır. Açık hava toplantılarımız bunu kuşkuya yer bırakmayacak ölçüde ispatlamıştır" diye konuştu.
Türk milletini böldürtmeyeceklerine, Türklüğü mahcup ettirmeyeceklerine işaret eden Bahçeli, Türkiye'yi Çanakkale ruhu ve milli mücadele vakarıyla sahipsiz bırakmayacaklarını bildirdi.
"Türk milleti, Başbakan ve hükümetine hakaret etmesi, ihanete yönelmesi, Türkiye'yi iflasa sürüklemesi için destek vermemiştir" diyen Bahçeli, "Türk milleti Başbakan Erdoğan'ı, oğluna altıncı gemiyi alsın, banka hesaplarını dolgunlaştırsın, trilyoner olsun, yolsuzluk markası haline gelsin diye yetki bahşetmemiştir. Ne acıdır ki iktidar, despotluğu, barbarca yaklaşımları, iptidai uygulamaları tekeline almış ve milletimize esir kamplarındaki tutsaklar gibi muameleye girişmiştir" görüşünü dile getirdi.
"Başbakan Erdoğan otoriterleştikçe, kamu görevlileri de kendisini örnek almış, beğenisini alabilmek, övgüsünü kazanabilmek, terfi edebilmek için her türlü ahlaksızlığın, her türlü şiddetin ve her türlü işgüzarlığın içine girmişlerdir" değerlendirmesini yapan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Başbakan Erdoğan küfür çıtasını, hakaret ibresini yükselttikçe kendisini takip eden, rehber gören ve partisinin il başkanı gibi davranan bazı zavallı valililer ve devlet görevlileri durumdan vazife çıkarmışlardır. Millete hizmetkar olduğunu iddia eden Başbakan'ın kraldan çok kralcı bürokratları, vatandaşlarımıza baskı, kabalık ve zorbalıkta ölçü ve eşikleri aşmıştır. Vatan ve millet sevgilerine güvendiğim AKP'nin değerli milletvekilleri lütfen söylesin, ileri demokrasi bu mudur? 29 Ekim ve 10 Kasım günleri Adana'da yaşananlara artık üçüncü dünya ülkelerinde bile nadiren tesadüf edilmektedir. AKP valisi sanki sokak kabadayıları gibi, sanki ona buna sataşmak, çatmak ve kavga çıkarmak için fırsat kollayan bir meczup gibi terör estirmiştir.
Adana'nın başına musallat olan, Adanalı kardeşlerime gözdağları veren bu zat; şovmen midir, sokak dövüşçüsü müdür, derebeyi midir? Görevi, taşıdığı unvan ve mevkii ne olursa olsun, kalabalıkların üstüne hakaretlerle, ağza alınmayacak galiz ifadelerle yürüyen ve burnunun dikine giden bir devlet görevlisine Adana müstahak değildir ve olmamalıdır. Coşarak iktidar nimetlerine konacağını zanneden gayretkeşler, AKP gittikten sonra ne yapacaklarını, nereye çadır kuracaklarını, bugünlerin hesabını nasıl vereceklerini de şimdiden düşünmelidir. Görüldüğü kadarıyla Başbakanla valisi tencere kapak misali yuvarlana yuvarlana birbirini bulmuş, millete hazımsızlıkta, şiddet ve nefret dolu sözlerde hevesle buluşmuştur. Başbakan Erdoğan ve hükümeti Adanalılardan özür dileyerek, gerekli idari tasarrufu hemen hayata geçirmelidir. Başbakan Erdoğan ve devlet görevi icra eden bürokratları vatandaşlarımıza büyüklük taslayamaz, parmak sallayamaz, haksız ve hukuksuz yere peşlerine emniyet görevlilerini takarak yaka paça gözaltına aldıramaz.
Benzerlerine Baasçı yönetimlerde rastlanan ve ele geçirme saplantısıyla ilerletilen, sadece bir işgal gücünde olabilecek hınç ve intikam felsefesi ile kendi dışındakileri hasım gören iktidar zihniyeti demokratik nezaket ve hassasiyeti tamamıyla kaybetmiştir. Bu zamana kadar bürokraside yaşanan kadrolaşma, kıyım ve partizanlık bu durumun doğal bir uzantısıdır. AKP'nin düdüğünü çalan, farklı görüş ve fikirlere hayat hakkı tanımayan, milliyetçilerin ekmeğiyle oynayan yandaş bürokratlar iktidar değiştiği anda yaptıklarını misliyle ödeyecekler, sebep oldukları hak mahrumiyetlerinin faturasına katlanacaklardır. Bakalım o zaman güvendikleri, köle gibi emrini dinledikleri Recep Tayyip Erdoğan kendilerine ne yapacak ve nasıl yardımda bulunacaktır? Şunu herkes bilsin ki doğru düşmez, hak yerde kalmaz, haklı mağdur ve mahcup olmaz, hiçbir zaman da olmayacaktır."