Özgür medyaya darbe operasyonunda hukuksuzca tutuklandığı belirtilen Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Karaca’nın avukatları Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaptı.
“Sulh ceza hâkimlikleri doğal yargıç ilkesine aykırıdır. Verdikleri karar yok hükmündedir.” denilen başvuruda, gözaltı sürecindeki ihlaller bir bir sıralandı.
Kamuoyunda ‘özgür medyaya darbe’ olarak değerlendirilen 14 Aralık operasyonu sırasında yaşanan hukuksuzluklar Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşındı. Operasyon sonrasında tutuklanan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın avukatları Gültekin Avcı ve Fikret Duran dün AYM’ye bireysel başvuruda bulunarak, hak ihlallerinden şikayetçi oldu.
Çıkışta Cihan Haber Ajansı’nın sorularını cevaplayan Gültekin Avcı, müvekkilinin makul şüpheden gözaltına alındığını ancak bu konuda somut deliller ortaya konulmadığını vurguladı. Anayasa ve kanunlarda belirtilenlerin dışına çıkılarak haksız ve hukuksuz biçimde tutuklama kararı verildiğini belirten Avcı, gözaltı süresine de riayet edilmediğini kaydetti. “Sorgu bitmesine rağmen müvekkilimiz silahların gölgesi altında zor kullanmak sureti ile tutuldu. Bu arada geçen 14 saat ne gözaltı süresi, ne muhafaza altına alması süresi. Böyle bir şey söz konusu değil. Ne de tutuklama kararı var. Hiçbir şey olmadığı için normalde serbest kalması gerekiyordu.” dedi. AYM’ye yaptıkları bireysel başvuruda 12 gerekçe sunduklarının altını çizen Fikret Duran, bunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, AYM kararları ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararıyla desteklediklerini anlattı. Bu süreçte ivedilikle mağduriyetin sonlanacağını düşündüklerinin altını çizdi.
DELİLSİZ TERÖR SUÇLAMASI
Hidayet Karaca’nın avukatları yaşanan hukuksuzlukları özetle şöyle dile getirdi: “2013 yılında müvekkilimiz ile Fethullah Gülen arasında geçtiği iddia edilen sahtecilik ürünü ve hakim kararına dayanmayan bir ses kaydı ile ilgili soru yöneltilmiştir. Cumhuriyet savcısı böyle bir soru yöneltemez. Bu görevi kötüye kullanmadır. Her ne kadar sorudan vazgeçmiş olsa da Sulh Ceza Hakimi bu illegal ses kaydına dayanarak, tamamen skandal bir şekilde bunu somut delil kabul etti ve tutuklama kararı verdi. Bu kararda somut delil yok. Silahlı örgütle suçluyorsanız, bu suçlamaya esas teşkil edecek deliller göstermeniz lazım. Silahlı örgütte delil televizyon dizisi değildir; silahtır, mühimmattır, terör eylemidir, terör talimatıdır. Böyle bir şey yoksa silahlı örgütün somut delili yok demektir.
Tahşiye operasyonundan bahsediliyor. Bu operasyon bir terör eylemi değil. Kaldı ki TCK’nın 314 veya 309. maddelerinde anayasayı ihlal, devleti ele geçirme suçlarında devlete yönelik bir eylem söz konusu olması lazım, Tahşiye grubu devlet mi? Değil. İllegal El Kaide ile bağlantıları kamuoyuna yansımış bir gruptur. Belli ki siyasal mülahazalarla yürütülen bir soruşturma, tamamen Anayasa’nın dışında. Hükümet El Kaide yanlısı bir grubu aklamak ve kendisine muhalif medyayı susturmak için Samanyolu Yayın Grubu’nun üzerine basmak istiyor.”