Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri ismet Büyükataman'ın basın açıklaması şöyle:
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yaptığı basın toplantısında, Sayın Genel Başkanımızın, partimizin TBMM grup toplantısında söylediği sözlere cevaben “Elindeki idam mahkûmunu asamayanlar, alnının çatısından vurmaktan bahsediyor. Her halt işleyeni alnının çatısından vurmaya kalksak yollar ceset kaynar.” demiştir.
AKP yetkilileri, her başı sıkıştığında aynı yalana başvurmakta ve MHP’yi bölücübaşını idam etmemekle suçlamaktadır. Sayın Arınç da çok iyi bilmektedir ki Öcalan’ı daha yakalanmadan idamdan kurtaran süreç, 1997'de, Sayın Arınç’ın da içinde olduğu Refahyol Hükümeti döneminde Türkiye'nin AİHM'in yargı yetkisini daimi olarak kabul ettiği protokolle başlamıştır. Yani bu sürecin başlangıcı kendileri ve zihniyetleri tarafından yapılmıştır.
Teröristbaşının bu protokolden kaynaklanan hakkı kullanarak AİHM’e başvurması sonrasında AİHM 30 Kasım 1999 tarihinde ihtiyati tedbir kararı almış, yargılama bitinceye kadar infazın ertelenmesi Türkiye’ye AİHM tarafından resmen bildirilmiştir.
03 Ağustos 2002’de Meclis toplanarak idamın kaldırılmasını görüşmüş, 4771 sayılı kanun ile idam cezası kaldırılmıştır. Aralarında AKP'nin 41 milletvekilinin de bulunduğu 320 milletvekili idam cezasının kaldırılması yönünde, 117 MHP milletvekili kaldırılmaması yönünde oy kullanmıştır.
Üstelik bu kanun teröristbaşının idamını da engellemiyordu. 2002'de AKP iktidara geldi. İdam cezasının tamamen kaldırılmasını içeren AİHM sözleşmesinin 6 No'lu protokolünü 15 Ocak 2003'te imzaladı. Bu protokol gereği AKP, 7 Mayıs 2004'te 4771 sayılı kanundaki terör savaş ve yakın savaş suçları cümlesini de çıkartarak teröristbaşının idamının önünü tamamen kapatmıştır. İdam cezasını TCK'dan çıkartan AKP'nin, her başı sıkıştığında teröristbaşının asılmaması konusunda MHP’yi eleştirmesi çarpıtmadır, yalancılıktır, sahtekârlıktır.
MHP, Öcalan’ı ipten kurtarma operasyonuna tek başına ve sonuna kadar karşı çıkmıştır. Bu durum 57. Hükümet ortaklarımızla bir yol ayrımına gelinmesinde başlıca etken olmuştur.
Bu belayı Türkiye’nin başına açan inançsız ve ilkesiz AKP yönetimi MHP’nin 57. Koalisyon hükümeti ortağı olduğu dönemde teröristbaşının infaz sürecinin askıya alınmasını şimdi istismar gayreti içine girmiştir. Bu durum “cambaza bak” oyunuyla gündemi değiştirme gayretinden başka bir şey değildir.
Terörist başı Öcalan’ı ipten kurtarmak için yapılan bu ittifak Meclis zabıtlarıyla tarihe geçmiştir. Televizyonların naklen yayınladığı Meclis oturumunda AKP milletvekillerin
Teröristbaşının avukatlığına soyunarak idam cezasının kaldırılması için seferber olan AKP’nin şimdi MHP’ye dil uzatması büyük bir yüzsüzlük ve riyakârlık örneğidir.
Bölücü başına “Sayın” diye saygıda kusur etmeyenler, MHP’yi Apo’yu idam etmemekle suçlamaktadır. Arsızlık ve utanmazlık denilen durum bu olsa gerektir.
Öten yandan Sayın Arınç açıklamasında aslında suçüstü yakalandığının da farkında değildir. “Polis ve güvenlik güçleri silahı en son kullanacaktır.” derken “sahte kahraman” olan Genel Başkanını yalanladığının ve yine her zaman olduğu gibi kendi Genel Başkanınca bir terbiye edilişe daha maruz kalabileceğinin farkında değildir. Bayrağımızın alçakça indirilmesinin tek müsebbibi güvenlik güçlerinin elini kolunu bağlayan AKP iktidarıdır.
Neresinden tutarsanız tutun, garabet olan Arınç’ın açıklamaları tam anlamıyla bir rezalettir. “Adam öldüreninin cezası bile müebbet hapis.” diyen Arınç bir milletin bağımsızlığının kişi hayatlarının ötesinde olduğunun ve olması gerektiğinin şuurunda değildir. Biz “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak uğrunda ölen varsa vatandır” derken kendileri gibi hamaset yapmadığımız için kendilerinden bu veciz dizelerin anlamını idrak etmelerini beklemiyoruz.
Son olarak her fırsatta özgül ağırlığından ve şahsiyetinden bahseden ve bizi hukuk bilmemekle itham eden Sayın Arınç’a şu dörtlüğü okuyup, düşünmesini öneririz;
“Ölürsen de hak yedirme, hak yeme;
Aka kara, karaya da ak deme.
Adaletten ayrılırsa mahkeme,
Bir hâkime bir de kanuna tükür.”