Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Recep DUMANLI Kaçak sarayla ilgili olarak “AKP’nin Büyük Devletsek Büyük Düşünmek Durumundayız” Savunması ile ilgili basın açıklaması yaptı.
MHP Genel Sekreteri Recep Duman'lı basın açıklaması şöyle
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ne kadar büyük bir devlet olduğunu dosta düşmana göstermek amacıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla yapımına başlanan ve geçtiğimiz günlerde faaliyete geçirilen kaçak Saray tartışma konusu olmaya devam etmektedir.
Başbakan Davutoğlu’nun azamet, debdebe ve şatafat kokan bu saraya ilişkin açıklamalarını inandırıcı bulmak mümkün değildir. Kendi iktidarlarının sefasını sürmek olan asıl maksatlarını gizleyerek konuyu büyük devlet olmanın gerekliliği ile ilişkilendiren bu yaklaşımı da Türk Milletinin kabul etmesi mümkün değildir.
O kaçak Sarayın her zerresinde bu milletin evlatlarının gözü ve hakkı vardır. 1000 odalı sarayın bu ülkenin hangi ihtiyaçlarını karşılamak üzere inşa edildiğini bilmek hepimizin hakkıdır. ABD’de bile Başkan ve ailesi “Beyaz Ev “de kiracı konumunda ve kira dışındaki masrafları kendileri tarafından karşılanırken, acaba bizim Kaçak Saray’da durum nasıldır? Örneğin 1000 odanın kışın ısıtma, yazın soğutma bedeli ne kadardır ve bu bedel kimden tahsil edilmektedir?
Atatürk Orman Çiftliği arazisi adeta yağmalanarak yaptırılan ve dünya basınında da alay konusu yapılan Kaçak Saray’la ilgili tartışmalar hız kesmeden devam etmektedir. AKP’ye göre bir gereklilikten kaynaklandığı söylenen bu saray inşaatının 1,3 katrilyon TL’ye ulaşan bedeli, ihtiyaçlarla doğru oranda bir ilişkiyi yansıtmamaktadır
Bir ülkenin büyük ve güçlü bir ülke olduğunun göstergeleri o kadar değişik alanlarda yoğunlaşmaktadır ki bunu bilmek için ekonomist veya siyaset bilimci olmaya gerek yoktur. Herhangi bir ülkenin gerçekten büyük bir ülke olabilmesi ve güçlü bir biçimde ayakta durabilmesinin temel bazı temel şartları bulunmaktadır. Bunlar güçlü ekonomi, güçlü insan gücü varlığı, güçlü teknolojik altyapı ve güçlü bir Ordu’dur. Ancak iktidardaki AKP Hükumeti ve Ülkeyi yöneten zevat büyük saraylar yapılınca ülkenin büyük ve güçlü olacağı yanılgısına düşmektedirler. Eğer Ülkemiz, büyük ve görkemli yapısıyla aslında despotik özlemleri yansıtan bir görüntü oluşturan Kaçak Sarayla büyük olacaksa vay halimize demekten başka çaremiz kalmamış demektir.
Büyük ve görkemli saraylar veya devlet binaları son dönem komünist diktatörlüklerin simgesi konumunda olmuştur. Bunlar arasında yakın tarihte hafızalardan çıkmayan örnek ise Çavuşesku’nun önünde kurşuna dizildiği muhteşem görünüşlü devasa sarayı olmuştur.
O büyük saraya rağmen Romanya bugün AB’nin istenmeyen çocuğu konumunda bir ülkedir. Bu büyüklükte yapılan ve yeni dönemde Köşk yerine kullanılmaya başlanan söz konusu Kaçak Saray’da tarihteki örnekleri gibi Türkiye’yi güçlü bir devlet yapmaya yetmeyecek, olsa olsa turistik gezi için görülmesi gerekli yerler listesinin bir parçası olacaktır.
Türkiye’de Kaçak Saray’ın büyüklüğü ile avunan ve halkı da bu yolla kandıranların aslında büyük ve güçlü olması gereken Türkiye’nin altını nasıl oyduğunu görmek gerçekten büyük önem taşımaktadır.
Gelelim Başbakanın Kaçak Saray’la ilgili savunmasına. Büyük Devletsek Büyük Düşünmek Durumundayız ifadesi aslında doğrudur. Tarihe damgasını vuran bütün büyük devletler büyük düşünmüşlerdir. Ancak burada küçük ve ince bir durum vardır ki bu noktada düzeltme yapılması zorunludur. Dünya bilimde, sanatta, siyasette, dış politikada, nüfusta, ekonomide, kültürde, teknolojide, insani gelişmede, kentleşmede, toplumsal zenginleşmede ve askeri güçlenmede büyük olmayı düşünürken, AKP’nin önceliği büyük saraylarda devlet imkânlarıyla saltanat sürmektir.
Büyük devlet olmanın gereği olarak büyük düşünürsek, AKP’nin 12 yıldır Türkiye’yi bölüp ufalamayı amaçlayan çalışmalarını nereye koymamız mümkün olacaktır?
Kaçak Saray için büyük düşünen şimdiki Cumhurbaşkanı ile emanetçi Başbakan acaba Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan nasıl bir büyük düşünce çıkarmış olabilirler?
Sadece Kaçak Saraylarda debdebe içinde yaşamayı kendileri için büyüklenme sayanların Türkiye’yi ne hale getirdiğini sizlerle paylaşalım.
Büyük devlet olmak, öncelikle adalet ve hukuk temelinde hakları korunmuş bir toplumsal bütünleşme yanında insan sevgisine dayalı vatan ve millet sevgisiyle ancak mümkün olabilir. O halde öncelikle terörle mücadele konusuyla başlamak üzere aşağıdaki konularda AKP’nin cevaplamasını istediğimiz hususlar bulunmaktadır.
Soruyoruz. Türkiye’yi nasıl büyüteceksiniz?
-
İmralı canisi ile pazarlık masasında mı?
-
Sıfır terörle teslim aldığınız Türkiye’de on iki yıldır PKK’ya verdiğiniz tavizlerle ülkemizi parçalanma noktasına getirdiniz. Türkiye’yi açılım ve çözüm zırvalarıyla mı?
-
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde kanton bölgeler ilan eden, güvenlik güçlerinin buralara girmesinin engelleneceğini duyuran PKK’yı seyrederek mi?
-
Şırnak’ta Belediye Meclisinin aldığı kararla Gazipaşa’nın, İsmet Paşa’nın, Yeşilyurt’un, Gündoğdu’nun, Dicle’nin, Aydınlık’ın, Cumhuriyet Meydanı’nın isimlerini KCK yapılanması marifetiyle değiştirilmesine müsaade ederek mi?
-
6-7 Ekim olaylarında sokaklarımızı savaş alanına çeviren ve 40’tan fazla vatandaşımızın ölümüne yol açan iç savaş hazırlıklarına müsaade ederek mi?
-
Türk Silahlı Kuvvetlerini önünüzde bir engel olarak görüp, çeşitli yöntemlerle küçültüp, baskı altına alıp, etkisizleştirere
k mi? -
Silahsız ve sivil kıyafetle çarşıya çıkmış Mehmetçikleri arkalarından vurdurarak mı?
-
Mübarek şehit kanlarıyla sulanmış aziz vatan topraklarımızdan Peşmergelerin geçişi için koridor açıp bu toprakları kirleterek mi?
-
Suriye’den her hangi bir kısıtlamaya tabi tutmadan getirdiğiniz iki milyona yakın insanı hiçbir tedbir almadan Anadolu’ya dağıtarak bozduğunuz iç huzur ile mi?
-
Cumhuriyetin sizden önceki dönemlerini yok sayarak, o dönemlere ait milli varlıkları ise özelleştirme yoluyla yandaşa peşkeş çekerek mi?
-
4+4+4 diyerek ve 12 yılda en az 6 kez eğitim sistemine müdahale ederek mi?
-
İlkokul seviyesine kadar uyuşturucu madde kullanımının yaygınlaştırılma
sına göz yumarak mı? -
Kadın ve çocuğa karşı uygulanan şiddet ve suiistimale seyirci kalarak mı?
-
Yüksek oranlı büyüme yalanlarıyla son 12 yılda ortalama yüzde 4,8 büyüyerek mi?
-
Tasarruf oranlarını yüzde 25’lerden yüzde 12’lere düşürerek mi?
-
Cari açığı 50 milyar dolara, kısa vadeli borçları 130 milyar dolara, dış borçları da 400 milyar dolara çıkartarak mı?
-
Asgari ücretle çalışanlara, işsizlere yaşama hakkı vermeyerek mi?
-
Geçmiş on iki yılda yapmayı vaat edip yapmadığınız projeleri yeni bir ambalajla yeniden halka sunarak mı?
-
Teknolojik ürünlerin ihracat ve üretim içindeki payını 12 yıl öncesine göre düşürerek mi?
-
Gelir ve servet dağılımını her geçen gün bozarak, ekonomimizi orta gelir tuzağına düşürerek ve ülkemizi AB’nin ve OECD’nin en fakir ve gelir dağılımı en bozuk ülkelerinden birisi yaparak mı?
-
İnsanı gelişme seviyesi açısından Ülkemizi gelişmezlik bataklığına sokarak mı?
-
Enflasyon oranlarındaki artışı Türk Milletinden gizleyerek mi?
-
İşçiyi, memuru, emekliyi sarı ve yandaş sendikalarla rehin alarak, onların maaş ve ücretlerinin ödenmesinde Kaçak Saraya harcadığınızın binde birini bile layık görmeden mi?
-
2023 yılında 2 trilyon dolar GSMH ile onuncu ülke olacağız derken, Hindistan’ın bugün bu rakamı aştığını bilerek mi?
-
İşsizlik, yoksulluk ve yozlaşma tavan yapmış durumdayken mi?
-
25 milyon yoksul yaratarak, 26,5 milyar TL sosyal yardım yaprak ve 2,2 milyon ton kömür dağıtarak mı?
-
Hafriyat bedeli proje bedeline ulaşan havalimanı yaparak mı yoksa 12 yılda 12 kez yeniden yapılan bölünmüş yol inşaatları ile mi?
-
Soma’da, Ermenek’te, Kozlu’da ve daha birçok maden işletmesinde vahşi üretim metotlarına müdahale etmeyerek her yıl binlerce insanımızı canlı canlı toprağın altında ölüme terk ederek mi? Yoksa Soma’da zeytin ağaçlarını katlederek mi?
-
Demokrasi, hukuk, yargı, adalet ve insan hakları ihlallerinin artışıyla mı?
-
Rüşvet ve yolsuzluk dosyalarının parmak hesabıyla kapatıldığı bir ortamda mı?
-
Yandaş ve havuz medyası ortaklığınızı geliştirerek mi?
-
Sıfır sorundan sırf sorun dönemine geçerek ve başta komşu ülkeler olmak üzere neredeyse bütün dünya ile sorunlu hale gelerek mi Türkiye’yi büyüteceksiniz?
Şimdi konuyu biraz daha netleştirelim ve gerçek resmi ortaya koyalım.
Kamuda lojman, bina ve taşıt alımını kısıtlayarak dar gelirli memurların lojmanlarına, servislerine, vatandaşın ödediği vergilerine göz dikip kendinize lüks araç, süper lüks uçak ve 1000 odalı süper lüks bir Kaçak Saray yaptırarak mı Türkiye’yi büyük ülke yapacaksınız?